Halkın siyasetinin devlette görünür kılınması için mücadele kaçınılmaz

Sakarya’daki 446. hafta basın açıklamasında iktidarın temerküzüne dikkat çekildi ve önümüzdeki süreçte sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının kökten ve devrimci bir mücadeleyle değiştirilmesinin esas tartışma ekseni olması gerektiği ifade edildi.

Sakarya’daki her cumartesi yapılan adalet ve özgürlükler eyleminde 446. hafta basın açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi okudu. Açıklamada içinde bulunduğumuz süreçte çatışma dilinin evlerin içine kadar girmiş olduğunu belirten Mendi, “Toplumun bütün tarafları ötekilere karşı öfke, nefret, kin, korku ve kaygı besliyor.” dedi.

Karşı karşıya olduğumuz temel sorunun iktidarın kesinlikle kabul edilemeyecek şekilde temerküz etmesi ve tek elde toplanmasının yarattığı yozlaşma olduğunu söyleyen Mendi, “Böylesine başına buyruk bir iktidar Allah tarafından peygamberlerine dahi verilmemiştir.” ifadelerini kullandı. Mendi, yüzde kaç alırsa alsın sıradan bir insanın böyle bir iktidar kurmasının İslam’da yeri olmadığını belirtti.

Mendi, önümüzdeki süreç için “sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının değiştirilmesinin ve yeni, kökten ve devrimci bir çıkışla; halkın siyasetinin devlette görünür kılınmasının yol ve yönteminin tartışılmasının” kaçınılmaz ve belirleyici olacağına dikkat çekti. Açıklama önümüzdeki seçimin hiçbir ayırım yapmaksızın tüm halkımız için hayırlara vesile olması temennisiyle son buldu.


446. Hafta Basın Açıklaması:

Değerli Sakaryalılar,

Türkiye çok hareketli, çok zor günler geçiriyor. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla yükselen çatışma dili evlerin içine kadar girmiş durumda. Toplumun bütün tarafları ötekilere karşı öfke, nefret, kin, korku ve kaygı besliyor.

Bu dilin oluşmasında iktidarın belirleyici rolü kadar, iktidar karşısındaki muhalif yapılar içindeki kafa karışıklığının da etkili olması maalesef düşündürücü;  ulusalcılar Kürt siyasetini, cemaatçiler “İslamcılar”ı, AKP tabanı bir takım uluslararası komploları tezlerine gerekçe yapmaya çalışıyorlar.

Oysa esas mesele halkın farklı kesimlerinin birbirlerine ilişkin “gizli yok etme planları” değil.

Karşı karşıya kaldığımız sorun; iktidarın kesinlikle kabul edilemeyecek şekilde temerküz etmesi ve tek elde toplanmasının yarattığı yozlaşmadır.

Böylesine başına buyruk bir iktidar Allah tarafından peygamberlerine dahi verilmemiştir. Tarih boyunca hiçbir peygambere hangi gerekçe ile olursa olsun yolsuzluğa, hırsızlığa, yalana, fitneye insanlar arasında düşmanlık tohumları ekmeye, yeryüzünde kan dökmeye ilişkin ruhsat verilmemiştir.

Dolayısıyla sıradan bir insanın yüzde kaç alırsa alsın böyle bir iktidar kurmasının İslam’da hiçbir karşılığı yoktur.

Karşı karşıya kaldığımız sorun bu ülkede yaşayan vatandaşların tamamının hakkını ve hukukunu gözeten ve asla denetim dışına çıkmasına müsaade edilmeyecek; yeni bir iktidar biçiminin kotarılmasına ilişkin sorumluluk almada çok geçmiş kalınmış olunmasıdır.

Bir iktidarın sürdürülmesinde “meşruiyet” ve “baskı” her zaman ters orantılıdır. İktidar uğruna eğer baskı arttırılmak zorunda kalınıyorsa bilin ki bu “meşruiyet” azaldığı içindir. Tam tersinden de bir iktidarın meşruiyeti yüksekse orada baskıya gerek kalmadığı görülür.

Bu özeleştiriyi öncelikle İslamî camianın kanaat önderleri ve aydınlarının yapması gerekmektedir.

Seçimde oyu ne olursa olsun bu ülkenin tüm insanlarının adalete, barışa ve hukuka hakkı olduğunun kabul edilmesine, ve sonuçlar ne olursa olsun bunun bir öç alma vesilesi kılınması tehlikesine karşı ortak bir bilinç geliştirilmesine şiddetle ihtiyaç vardır.

İktidarlar gelip geçer. Asıl olan arkadaşlıklar, komşuluklar, şairin dediği gibi “bir bütün olarak insanlığımız”dır.

Önümüzdeki süreçte sistemin totalitarizme evrilmeye müsait yapısının değiştirilmesi, yeni, kökten ve devrimci bir çıkışla; halkın siyasetinin devlette görünür kılınmasının yol ve yönteminin tartışılması zorunluluğu bizim için kaçınılmaz ve belirleyici olacaktır.

9 yıldır bu meydandan çoğu zaman kendi tabanımızla ters düşme pahasına doğrunun ve hakkın tarafında durmaya çalıştık.

"Sözümüzü eğip bükmedik"


Yapamayacağımız şeyleri söylememeye çalıştık, söylediğimizin de arkasında durduk.

Bu tavrımızı iktidar kim olursa olsun bundan sonrada devam ettireceğimizi buradan Sakarya halkına deklare ediyoruz.

Sözlerimizi Rabbimizin sözleriyle bitirmek istiyoruz.

“Ey iman edenler… Bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi saldırganlığa sevk etmesin! İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın.

Allah’tan korkun çünkü Allah’ın cezası çetindir.” Maide Suresi 2. ayet

Önümüzdeki seçimin hiçbir ayırım yapmaksızın tüm halkımız için hayırlara vesile olması temennisiyle…
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]