Arifiye

1) TARİHÇE

Bölgemiz Geç Roma ve Bizans dönemlerinde Bitinya adıyla anılan bölgenin içinde kalmaktaydı. Bölgemiz hiçbir zaman büyük yerleşimlere sahne olmamıştır. Sapanca Gölünün baharda kabarması ve Sakarya Nehrinin sıkça yatak değiştirmesi kalıcı bir yerleşime imkan tanımamıştır. Kalıcı yerleşim ancak Geç Roma dönemiyle Bizans dönemlerinde olmuştur. Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalan ve tarihi İpek Yolunun üzerinde bulunan beldemiz, Bizansın başkenti İstanbul’u almak isteyen bir çok ulusun gelip geçtiği güzergah durumundaydı.

Bölge 7. ve 9. yüzyılda Arapların ve Perslerin saldırılarına, 944 yılında da Rusların saldırılarına uğramıştır. Bizans kendini doğudan gelecek saldırılardan korumak için bölgede ordu kurmuştur. Bitinya denilen bölgemiz Avrupa’dan gelen orduların toplanma bölgesiydi. Ordunun ahırları burada bulunur ve atlar bölgedeki otlaklarda bakılırdı. Bizans ordusu sefere çıkacağında toplanan kuvvetler Bitinya bölgesinde buluşurdu. 1071 yılında Anadolu’ya ayak basan Türkler 1074 yılında Bitinya’ya ulaşmıştır. Bu tarihlerde içinde bulunduğumuz bölge sıkça el değiştirmiştir. Anadolu Selçuklu devletini kuran Süleyman Şahın yerine geçen Ebu’l Kasım 1081’de İzmit’e kadar uzanan Bitinya bölgesini ele geçirmiştir. Bizans İmparatoru Alexios ülkesinin doğu sınırlarını korumak ve Türkleri bölgeden uzaklaştırmak için 1095 yılında Sapanca Gölünün doğusunda bir kale yaptırmıştır. Adliye Köyü sınırlarında halen kalıntıları mevcuttur. 1097 yılında bölgemiz Haçlı seferlerine güzergah olmuştur. 13. yy. ortalarındaki Moğol istilasında Türk boyları Bizans sınırlarına doğru sürülmüştür. 1260 yılında Türkler Sakarya Nehrinin doğusunu ele geçirmiştir.

CUMHURİYET DÖNEMİ

Arifiye’nin tarihi İpek Yolu üzerinde kalması sebebiyle diğer ulaşım yolları da bu güzergahtan geçmiştir. 1887 yılında tamamlanan İstanbul-Bağdat demiryolu da ilçemizden geçmektedir. 1899 yılında Adapazarı—Arifiye yolu hizmete girdiğinde ilçemiz tam bir kavşak noktası konumuna gelmiştir.1923 yılında Lozan Antlaşması'na ek protokol uyarınca Nüfus Mübadeleleri ve Cumhuriyet döneminde çıkarılan İskan Kanunları sonucu Kafkaslardan gelen Müslüman Gürcü, Abaza ve Çerkeslerin yanı sıra Balkanlardan Müslüman Arnavut, Boşnak ve ayrıca Bulgaristan, Romanya ve Kırım’dan gelen soydaşlarımızın yerleşimi ile 1956 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur.

1970 yıllardan itibaren Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesinden günümüze gelen yoğun göç sonucu İlçemiz 22.03.2008 gün ve 26824 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5747 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun gereğince Arifiye İlçesi kurulmuştur.

2) COĞRAFİ KONUMU

Arifiye İlçesi Sakarya şehir merkezine yaklaşık 8 km uzaklıkta olup asfalt bir yolla Dörtyol mevkiine ve buradan da Sakarya şehir merkezine bağlanmaktadır. Ayrıca D-100 Devlet Karayolu,TEM Anadolu Otoyolu ve Bilecik-Eskişehir yolu kullanılarak ta diğer şehirlere ulaşılmaktadır.

Kuzeyi ve güneyi topografya eğimi bakımından birbirlerinden çok farklıdır. Kuzeyde ve dar bir şerit halinde doğuda mostra veren alüvyonda eğim %5’in altındadır. Güney kesiminde daha çok %5-10 olmak üzere %10-15,%20-25,%35-40 ve dar bir alanda %50-60 değerlerine sahip değişken bir topografya bulunmaktadır.Özellikle Örencik Formasyonunun Kuzey Anadolu Fayı’ndan etkilendiği kesimlerde topografik eğimler yüksektir. Buna karşın Örencik Formasyonunun orta ve güneydoğu kesimlerinde %5-10 eğim değerleri bulunmaktadır.

3) İKLİMİ

Bölgede Karadeniz ve Akdeniz iklimlerinin ortak etkileri görülmektedir. Bu yüzden zaman zaman her iki iklim kuşağına ait özellikleri görülmesi doğaldır. Hava sıcaklığı ortalamaları yaz aylarında 20-24 derece kış aylarında 4-8 derece arasında değişir. Daha çok cephesel daha az oroğrafik yağış türlerinin görüldüğü bölgede metre kareye düşen yıllık yağış miktarı 650-750 mm arasında değişmektedir.

4) NÜFUS

İLÇENİN YERLEŞİM VE CİNSİYET DURUMUNA GÖRE NÜFUS DURUMU: 38.293

Kaynak: wikipedia.org, arifiye.gov.tr

OSMANLI DÖNEMİ

Bol ve verimli arazilere sahip bölgemiz 1326 yılında Orhan Gazi tarafından Türk hakimiyeti altına alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin özellikle İstanbul’un Fethin’den sonra, tüm Anadolu ve Balkanlarda istikrarı sağlaması ve müreffeh bir toplum yaratmasıyla başlayan süreçten Adapazarı ve çevresi de nasibini aldı. Osmanlının çöküş dönemlerine kadar Sakarya bölgesine sulh ve sükun egemen oldu. Ancak çöküş dönemlerindeki olumsuzluklar Sakarya’yı da olumsuz etkilemiş, özellikle 2. Mahmut dönemindeki Ayanlık sistemi bölgeye de zarar vermiştir.

Öte yandan bu dönemlerde Adapazarı bölgesine, çok önemli miktarda mülteci akını olmuştur. Bu akınları doğuran olaylar, 1853 Kırım Savaşı, 1850-60 arası Şeyh Şamil olayı ve 1877-78 Osmanlı-Rus (93 Harbi) Savaşı’dır. Ayrıca gerek Balkan Savaşları, gerekse II. Meşrutiyetin ilanından sonra Bosna-Hersek’in Avusturya’ya geçmesiyle çok sayıda göçmen bölgemize yerleştirilmiştir. Bu göçler, bugünün Sakarya’nın zengin kültürel varlığının oluşmasına da zemin hazırlamıştır.

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]