Hüseyin Cumalı istifa etti!

Gazeteci Hüseyin Cumalı, haber müdürlüğü görevinden istifa etti.

Sakarya basınının duayen isimlerinden olan Hüseyin Cumalı, Adapostası Gazetesi Haber Müdürlüğü görevinden istifa ettiğini açıkladı.

Usta isim sosyal medya hesabından, "Bu saat itibariyle Adapostası Gazetesi Haber Müdürlüğü görevinden istifa ettim. Eski mesai arkadaşlarıma başarılar dilerim" şeklinde açıklamada bulundu

İşte Cumalı'nın son 3 yazısı:

Yazı 1

Yıllık izni kullandık...
İzinden geldik...
Bir iki gün yazdık...
Bu kez Kurban Bayramı tatili geldi...
Bayramın 1. günü kulağımda ince bir ağrı başladı...
Daha önce iki kez orta kulak iltihabı yaşadığım için hemen antibiyotik kullanmaya başladım...
Ama ne çare...
Kulağımdaki ağrı gittikçe artmaya başladı...
Don lastiği gibi çektirmeyelim...
Kulağım iltihaplandı...
***
Kurban Bayramı'nın 2. günü...
Kulak ağrısından ölüyorum...
Kabız eşek gibi kıvranıyorum...
Gece yarısı kalktık 'Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü'ne gittik...
Sıra aldık ve bekliyorum...
Sıra bize geldi...
İçeri girdik...
Nöbetçi doktor sordu...
--Neyin var...
Kulak...
--Hangisi...
Sol kulak...
Ne kullanıyorsun !
Antibiyotik...
***
Kulağa baktı ve 'Fena halde iltihap' dedi...
Hemşireye 'Ağrı kesici falanca iğne yapalım' dedi...
Bir kulak damlası ve ağrısı kesici hap yazdı...
'Antibiyotiğe devam et' dedi...
'Nöbetçi Kulak Burun Boğaz (KBB) doktoru yok mu' diye sordum
'Kurban Bayramı tatili' dedi..
Geçtik sedyeye, çaktılar bir iğne...
***
Eve geldik...
Acı biraz dindi ama kabız eşek gibi kıvranmaya devam ediyorum...
Uyku desen zaten yok...
Sabah karşı 05.00 veya 06.00...
Yine Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü'ndiyiz...
Sıra aldık...
Bu kez başka bir doktor...
"Kulağım iltihaplı ve gece geldim. İğne oldum ama ağrıya dayanamıyorum" dedim...
Doktor "Aynı iğneden yapalım" dedi...
***
Yine evdeyiz...
Uyku yok...
Sabah oldu...
Özel Konak Tıp Merkezi'nde bulunan Operatör Doktor Cevdet İzmirli'yi telefonla aradım...
Tek kelime ile 'Ölüyorum' dedim...
Tatilde olduğunu belirten İzmirli, yapmam gereken ve almam gereken ilaçları söyledi...
Akşam oldu...
***
Kabız eşek gibi kıvranıyorum...
Ver elini Özel Ada-Tıp Hastanesi...
Nöbetçi doktor Hakan Çeviker...
Aylar önce hasta gittiğim Ada-Tıp Acil Servisi'nde kendisini tanımıştım...
Adam mesleğinin hastası...
Eline düşmeye gör...
Saç tellerine kadar araştırıyor...
Zannetmeyin kii beni tanıyor da ilgili...
Hem beni tanımıyor, hem de herkese aynı ilgiyi gösteriyor...
***
Yemin ediyorum...
Yok böyle ilgili bir doktor...
On numara iş yapıyor...
Neyse, kulağımı muayene etti...
'Bu kulağın içi cehennem gibi olmuş. İçini göremiyorum. Uzman gerekli ama Kurban Bayramı talili' dedi...
İki iğne çaktılar...
Ada-Tıp Hastanesi'nden çıktım...
Sabah karşı yine hastanedeyim...
***
Dr. Hakan Çeviker 'Ne oldu' dedi...
Sonra mı !
Çak iki iğne daha...
Size bir sır vereyim...
Hayatımda bir kaç kez kıçımın büyük olmasından dolayı mutlu olduğum anlar oldu...
Kulak iltihabı nedeniyle bir kez daha kıçımın büyük oluşundan mutlu oldum...
Harbiden büyük mutluluk...
Arazi geniş yaaa...
İstedikleri çaksınlar...
Hiç önemli değil...
Yeter kii o kabir azabı gibi olan kulak ağrısı dinsin...
***
Bir gecede kıçımın iki yanından toplamda 4 iğne olunca ağrı dindi...
Ve günlerden Perşembe, yani bayramın son günü...
Bizim için Kurban Bayramı tatili bitti...
İş başı yaptık...
Saat 18.00...
Arkadaşımız Zemine İşçi'ye  'Ölüyorum' dedim...
Yine Ada-Tıp'tayım...
***
Bu kez Ada-Tıp Hastanesi Hasta İletişim Birimi Yöneticisi ve Basın Yayın Halkla İlişkiler Sorumlusu Ayşegül Kadıoğlu'ndan yardım istedim...
Sağ olsun ilgilendi ama bayram tatili...
Yani !
Uzman yok...
Yani !
Çak iki ağrı kesici iğne daha...
Gece...
Ada-Tıp Acil...
Çak iki ağrı kesici iğne daha...
***
Dedik yaaa...
Kıçım iyi kii büyük...
Biz daha ne iğneler yeriz...
Bize daha ne çakarlar, belli değil...
Ama kıçımız büyük...
Yaa bizim SRT'deki Yunus Arslan gibi olsaydık !
Yaa kemik torbası gibi kıçımız olsaydı !
Dimi !
Cuma Sabahı...
Ada-Tıp Hastanesi Acil...
Çak iki ağrı kesici daha...
***
Kıçım, kıçım güzel kıçım...
İyi kii büyüksün güzel kıçım...
Çakın Cumalı'nın kıçına gitsin...
Dedik yaaa...
Arazi geniş...
Kaldırır...
Ve Cuma günü öğlen...
Hastanelerin poliklinikleri açıldı...
Soluğu Opr. Dr. Cevdet İzmirli'nin yanında aldık...
Devam edecek...
---------------
Vatandaşa cart-curt heee...
Kulak iltihabıyla beraber Kurban Bayramı'nın ilk gününden, geçen Cuma günü sabahına kadar yaşadıklarımı yazdım...
Kabız eşek gibi nasıl kıvrandığımı, uykusuz geceleri yazdık...
Kıçımın büyük oluşu nedeniyle iğnelerden etkilenmediğimi de yazdık...
Bugünlük burada duralım...
Bugünlük isteyen herkes 'Koca kıçlı Cumalı' geyikleri üzerinden makarasını yapsın...
Neşe-i muhabbet...
Bugün makara o biçim...
***
Peki yarın !
Sana geliyorum Kamu Hastaneleri Birliği Sakarya Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Sağlam abi...
Senle biraz hastaneleri gezelim...
Beraber bakalım...
O başında olduğun, yönettiğin hastanelere beraber bakalım...
Ben anlatayım, sen 'Yine masala başladı' diye benle makara yap...
Hiç önemli değil...
Ben anlatayım da sen isteğin gibi benle makara yap...
Hatta beni gördüğün zaman yine surat as...
Dedik yaaa Sağlam abi...
Hiç önemli değil...
***
Ama şunu iyi bil...
Vatandaşın ödediği vergilerle maaşını alan o çok bilmiş personelin var yaaa...
Hani acil servislerde canıyla uğraşan hastalara 'Höt Höt' davranan personelin...
Hani adamına göre muamele yapan personelin...
Yerinde durmayan personelin...
Hani hastalara fırça atmayı meziyet sayan personeli...
Onlara bakacağız...
***
Hani o kendini film artizi zanneden güvenlikçiler var yaa...
Hani kendini kasabanın Sheriff'i zanneden şekil tıraşlı güvenlikçiler...
Hani kendini Teksas 55 cadde suçluları sorgulayan Sheriff gibi hisseden güvenlikçiler var yaa...
Onlara da bakacağız...
***
'Nöroloji nerede' sorusuna 'Danışma mıyım ben' diyerek, vatandaşa fırçası atan abla var yaaa...
Hani 'Danışma mıyım ben' yerine '1. katta' diyemeyen abla...
Hani vatandaşın parası ile maaşına alan o hemşire abla...
O ve onun gibi burnundan kıl aldırmayanlara da bakacağız...
***
Senin anlayacağın Sağlam Hasan...
Diyeceğim o kiii...
Devletin verdiği parayla ek servisler açmak başka...
O servislerde vatandaşa hizmet etmek çok başka...
Yani Sağlam abi...
Gittim, gördüm, yaşadım ve yazacam ama...
Şimdiden sana erken teşhisimi söyleyim mi !
Sıfıra sıfır, elde var yine sıfır...
Tıbbi değimle söyleyim mi !
Kardiyak Arrest... (*)
Devam edecek...
-------------------
(*) Kardiyak arrest nedir !
Kalp durması, dolaşım durması veya kardiyak arrest; kalbin pompalama işlevinin durması veya bitmesidir. Ayrıntılı olarak kardiyak arrest, miyokardın herhangi bir sebepten dolayı sistol ve diastol işlemlerini yerine getirememesidir.Miyokardın sistol (kasılma] ve diyastol (gevşeme) işlevini yerine getirememesi nedeniyle kalp işlevini yitirir. Ritim olmadan hayati organlara kan gitmez ve hasta tıbben ölmüş sayılır. Ritmi geri getirmek için kalp masajı uygulanmaya başlanır. Kardiyak arrestin beklenmediği durumlarda gelişmesi halinde "akut kardiyak arrest" (İngilizce: Sudden cardiac arrest, SCA) terimi kullanılabilir.
Kaynak: Vikipedi


Yazı 2

Kurban Bayramı'nın ilk günü yakalandığım kulak iltihabı ile ilgili neler yaşadığımı dün yazdık...
Bayram süresince defalarca acillerde iğne yediğimizi dile getirdik...
Bu kısımları kaçıran internette okusun dedikten sonra yazı dizimize devam edelim...
Bayram sonrası ilk mesai günü...
Yani geçen Cuma Günü...
Özel Konak Tıp Merkezi'nde Operatör Doktor Cevdet İzmirli'nin yanındayım...
Daha önce iki kez kulak sorunumu aşan İzmirli, kulağıma bir baktı...
'Çok fena' dedi...
İğne verdi...
İğneleri olmaya başladık...
Kulak ağrım tam 8 gün sonra, geçen Pazartesi günü dindi...
Ağrım dindi ama kulağım halen tam iyileşmedi...
***
Şimdi bu nokta da benim kulak iltihabıma ara verilim...
Zaten asıl mevzu benim kulak iltihabım ve koca kıçıma18-20 iğne yemem değil...
Buraya kadar yaşadıklarımızı yazdık...
Asıl mevzu bundan sonra başlıyor...
Yazdıklarımı okudukça, her satırında kendinizi bulacaksınız...
Yazdıklarımı okudukça, her satırında 'Öküz, möküz ama doğruyu yazıyor' diyeceksiniz...
Şimdi dalalım mevzuya...
***
Şiddetli kulak ağrısı çeken bir vatandaş olarak Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü Acil Servis kapısına geldik...
Sıra aldık ve pratisyen doktora muayene olduk...
Geç sedyeye çak bir ağrı kesici iğne...
Evalla...
Hasta olarak 'Nöbetçi Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı yok mu' dedik...
Cevap hazır, bayram tatili...
***
Zamanında müdahale olsa belki de 4-5 günde önlenecek olan kulak iltihabı...
Ama uzman tarafından bakılmadığı için 14 gün geçmesine rağmen düzelmiyor...
Düz vatandaş gibi davrandık, süreç tamda böyle işledi...
Şimdi madalyonun öteki yüzüne bakalım...
Gazeteciyiz...
Değişen ne !
Bir şey yok...
Çak bir iğne...
Haa vatandaş, haa gazeteci...
Durum aynı...
***
9 günlük Kurban Bayramı tatili ve nöbetçi uzman doktor yok...
Durum bu ise burada neyin muhabbetini yapıyoruz !
Dimi !
Değişen ne !
Sonuçta gazeteci olsan ne olur !
Vatandaş gibi bende 14 gün inim, inim inledim...
İşte şimdi 'Vatandaş ile Gazeteci' arasındaki ince çizgiye geldik...
Elbette bizde vatandaşız ama bunun yanında da mesleğimiz gazetecilik...
Gazeteci olmanın çok ince bir ayrıntısı var...
Bu kısımdan sonra okuyacağınız o ince çizginin eseridir...
***
Kulak ağrım dinip, gözlerim açılınca ilk işim 'Neden nöbetçi Kulak Burun Boğaz uzmanı yok' sorusunu araştırmak oldu...
Başladım araştırmaya...
Bir iki sondaj yaptık...
Aldığımız cevap şu...
Ne demek nöbetçi Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı yok. Elbette var...
Haaaaaaaaaaa...
Var demek, nerede !
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Kampüsü'nde...
Eeeeee, biz bayramda geldik ve tatil dediler...
***
Aldığımız cevap ne biliyor musunuz !
Hazır mısınız !
Aldığımız cevabı okumaya hazır mısınız !
Sıkı durun o zaman...
Nöbetçi uzman doktor Korucuk Hastanesi'ndeki serviste yatan hastalara bakıyor...
Yani !
Kulak ağrın var...
Hastanenin aciline geldin...
Pratisyen doktor sana ağrı kesici iğne yapıp gönderdi...
***
O arada 'Nöbetçi Kulak Burun Boğaz doktoru yok mu! Uzman yok mu ! diye sordunuz...
Cevap 'Kardeşim 9 günlük Kurban Bayramı tatili var'
Kabız eşek gibi 9 gün acıdan kıvranıyorsunuz...
İğne üstüne iğne...
İşin uzmanı zamanında müdahale etse, 4-5 günde iyileşecek düz bir kulak iltihabını, tam 14 gün çekiyorsunuz...
***
Sonra !
Bir gazeteci ortaya çıkıyor...
'Neden Nöbetçi Kulak Burun Boğaz Uzmanı yok' diye araştırıyor...
Gazeteciye 'Ne alaka var' deniyor...
Gazeteci 'Neden bize bakmadı' diyor !
'Nöbetçi ama bir tek Korucuk Hastanesi'ndeki Kulak Burun Boğaz servisinde yatan hastalar bakıyor' diyorlar...
***
Allah'ınızı severseniz, siz söyleyin...
Şimdi bunlara ne yazarsınız !
Bunlara ne yazılır !
Bunlar var yaa bunlar...
Bunlar Sakarya halkı ile dalga geçiyor...
Yeminle dalga geçiyor...
Bunlar bizimle alay ediyor...
Bunlar bizim aklımızla bilmem ne geçiyor...
Bence bunun başka izahı yok...
***
Adamlar resmen makara yapıyor...
Vatandaş isen 'Kurban Bayramı tatili 9 gün, uzman yok' diyor...
Gazeteci ise 'Ne alaka Korucuk'ta nöbetçi uzman var' diyor...
İşin rezilliği ise nöbetçi uzman doktor, Korucuk Hastanesi'nde bulunan KBB servisinde yatan hastalardan başka kimseye bakmıyor...
Ve bütün bunlara rağmen Kamu Hastaneleri Birliği Sakarya Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Salih Sağlam bu kentte halen 'Sağlığın başındayım' edasıyla geziyor...
Çok basit bir dille yazıyorum Sağlam Hasan...
Al pılını pırtını çek git o makamdan...
Devam edecek...
------------------------
Sheriff, 56'ıncı caddedeki genel cerrahi nerede !
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü'ndaki özel güvenlikçilerin bazılarından çok çektim...
Sabah Gazetesi Sakarya Muhabiri olduğum için benimle uğraşanlar oldu...
Sabah Gazetesi Muhabiri olduğum için benimle uğraşanları Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) şikayet ettim...
Kesmedi...
Sağlık Bakanlığı'na şikayet ettim...
Yine kesmedi...
Başbakanlık makamına şikayet ettim...
***
Bunları şikayet ederken de "Sabah Gazetesi muhabiri olduğum için benimle uğraşıyorlar. Bunların içinde Fethullahçı Terör Örgütü üyesi veya yandaşı olabilir" diye şikayet ettim...
O günlerde kimse bizi iplemedi...
Zamanın Sakarya Valisi Mustafa Büyük 'Ne oluyor Cumalı' diye sormadı...
Her hastaneye gittiğimde 'Malum şahıs geldi' diye telsizden anons eden o özel güvenlikçilerin nefesi ne zaman kesildi biliyor musunuz !
Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş göreve başladığı gün...
Alayının tepesine bindi...
***
Bir zamanlar hastane bahçesinde zevk için bana fotoğraf çektirmeyen...
Dikkat edin...
Hastane içinde demiyorum...
Hastane bahçesinde benle fantezi yapmak için fotoğraf çektirmeyen...
Bana hakaret, tehdit edip, darp etmeye kalkan...
Mesleğimi yapmama engel olan güvenlikçiler o gün bu gün benle uğraşmıyor...
Uğraşamıyor...
Çünkü yemiyor...
***
Ama beni bilen bilir...
Bir konuya el attıysam dibine kadar giderim...
Bana Sabah Gazetesi muhabiri olduğum için artistlik yapanlarla işim bitmedi...
Aralarında FETÖ olan veya yandaşı olanlar varsa onlarla işim hiç bitmedi...
Şimdi gelelim güncel mevzuya...
Kulalığımdaki iltihap nedeniyle son günlerde yine hastanedeydim...
Özel güvenlikçileri gözlemliyorum...
İçlerinde işini yapan, ekmeğinde olan, adam gibi adam olanlar var...
Ama bazıları var kiii...
Halen kendini kasabanın Sheriff zannediyor...
Şiiiii çakma Sheriffler...
Sizinle de işim var...

Yazı 3

Geçen Kurban Bayramı...
Kulağım iltihaplandı...
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin kapısını çaldık...
Acildeki pratisyen doktor çaktı bir iğne gönderdi...
Nöbetçi Kulak Burun Boğaz (KBB) doktorunu sorduk...
Yok !
Niye !
Kurban Bayramı tatili...
Ağrı bitti ve araştırdık...
"Ne alaka nöbetçi uzman doktor var" dediler...
Sağlık Bakanlığı...
Sakarya Valiliği...
Gazeteci sorduğu zaman 'Nöbetçi Kulak Burun Boğaz var'
***
Peki ne zaman yok !
Vatandaş sorunca...
Vatandaş sordu mu "9 günlük Kurban Bayramı var"
Bu rezilliği araştırdım...
İşin aslı şöyle çıktı...
Nöbetçi var ama Korucuk Hastanesi'ndeki Kulak Burun Boğaz servisinde var...
Bu serviste yatan hastalara bakıyor.
Acile hastalara ise bakmıyor...
***
Bu ne biliyorsunuz dimi !
En hafif şekli ile yazıyorum...
Samimiyetsizlik...
Saygısızlık...
Türk Milleti ile alay etmek...
Neyse, biz yazacağımızı 3 gündür yazdık...
Kamu Hastaneleri Birliği Sakarya Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Salih Sağlam'a "Bırak git" dedik...
Peki ama gider mi !
Şaka mısınız siz !
Burası Japonya mı !
Adam makam koltuğundan kalkıp, acil servisleri denetlemiyor...
O makam koltuğunu bırakıp da gider mi !
***
Bu kısmı artık bırakalım ve gelelim bu günkü mevzuya...
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü...
Sakarya'daki sağlık kuruluşlarının amiral gemisi...
Bu hastane ile ilgili bir çok sorunu yazacağımı anons etmiştik...
Sırada hastane personelin hasta ve hasta yakınlarına 'Höt Höt' davranması var...
Sırada görevli personelin yerinde durmaması var...
Sırada personelin burnundan kıl aldırması var...
***
Ama bunlardan önce çok çirkin ve çarpık iddialar var...
Onlardan başlayalım...
Duyduk kii hastanenin çatı katına yatak atmışlar...
Peki o yatak, o çatı katına niye atılmış !
Malum, çatı katında kimse yok...
Kimsenin olmadığı çatı katında, beden dinlendirici seanslar mı yapılıyor !
Ne yapıyorsunuz çatı katında !
Ne yapıyorlar bunlar !
İşte bizde bunu merak ediyoruz...
O yatağı çatı katına kim attı !
O yatakta kim ne yapıyor !
Kim, kime ne yapıyor !
Kısacası 'O' yatakta neler oluyor !
***
"Çatı katındaki yatakta neler oluyor" sorusunu araştırırken, başka bir iddiaya ulaştık...
Hastanede görevli bir doktor ile hasta bakıcı arasından su sızmıyormuş !
Hatta anlatanların yalancısıyım...
Bir ara 'Su sızar mı' diye bir kova su atmışlar...
Aralarından damla sızdırma olmamış...
Nasıl bir izolasyon maddesi kullandılarsa, aradan suyun geçmesinin imkanı yok !
Hatta ve hatta ünlü bir izolasyon firması Sakarya'ya gelmiş...
Doktor ile hasta bakıcı arasında kullanılan ve damla sızdırmayan maddenin formülünü almak için girişimde bulunmuş...
Firmanın kimya mühendisleri "Böyle izolasyon görmedik. Hiç mi sızdırmaz! Hiç mi rutubet yapmaz! Bu izolasyonu seri üretime kazandırırsak, ülke ekonomisi rahatlar" demiş...
Dedik yaaa...
Biz, bize anlatılanların yalancısıyız...
***
Bir başka iddia daha...
Yine aynı hastane...
Sakarya halkının şifa aradığı hastane...
Evli bir profesör ile evli bir kadın ilişkisi...
Bu olay mahkemelik oldu...
Erkek hoca açığa alındı...
Kadın ise sürüldü...
İki hasta bakıcı ilişkisini de unutmayalım...
Şimdilik burada nokta koyalım...
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim ve Araştırma Hastane Yöneticisi Doç. Dr. Yakup Tomak'a  soralım...
***
Şiiiiiii Tomak...
Ne oluyor orada
Heeeeeeee...
O hastanenin çatı katındaki yatakta ne oluyor !
O hastane içinde ne oluyor !
Bunlar oluyor da sen ne iş yapıyon !
Ne iş yaparsın sen !
Yoksa bunlar yalan mı !
Mesela 'Alayı iftira, alayı yalan' diyebilir misin !
Hade, göreyim seni...
Bunlar iftira de...
***
Yaa sen Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hasan Salih Sağlam...
Diğerleri gibi bu kamu hastanesi de sana bağlı...
Çatı katındaki yatak iddiası için şimdi sen 'Yalan' diyebilir misin !
Veya 'Doktor ile hasta bakıcı arasından su sızmıyor' iddiası yalan mı !
Mahkemelik olan ve açığa alınan profesör işine ne diyecen !
O da mı yalan mı !
Dikkat et ama Sağlam Hasan...
Bu iş mahkemelik, belgeli yani...
Eeeeeee...
Ne diyorsunuz !
Hade canlarım, cevapları alalım !!!!
Ya da "Bu Cumalı denen öküz başlı antilop, yine popüler olmak için yalan söylüyor" deyin...
Buyursunlar efendim...
Söz sizde...
----------------
İşi gücü bırakmışlar 'Pompa' yapıyorlar...
Şimdi "Yüzünce sivilce çıksa Vali Coş'a sesleneceksin" diye bilirsiniz...
Haklısınız ama kime seslenelim...
Şırnak Valisi'ne mi !
Elbette Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'a seslenecem...
Sayın Valim...
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Merkez Kampüsü'nü mercek altına alın...
Bu hastaneden "Türk Milleti'nin ahlak değerlerine uygun olmayan" bazı çirkin ve çarpık iddialar bize yansıyor...
Hatta bu iddialardan bazıları mahkemeye yansımış durumda...
***
Sakarya halkı şifa bulmak için gittiği 'O' hastane de çarpık ilişkiler mide bulandırıcı hal aldı...
Ve ne yazık kiii sayın Valim...
Bu olaylarla ilgili ciddi bir çalışma yok...
Örnek mi !
Hastanede görevli evli bir kadınla ilişkisi olan bir profesör açığa alındı...
Sonuç !
Aylar geçti ama profesörün Sakarya Üniversitesi ile ilişkisi kesilmedi!
Niye !
Neden !
Ne bekleniyor !
***
Sayın Valim...
Sakarya halkı bu hastaneye şifa bulmak için gidiyor...
Biz oraya analarımızı, bacılarımızı, eşlerimizi, çocuklarımızı şifa bulmak için gönderiyoruz...
Biz can derdindeyiz, bunlar ise 'Pompa' derdinde...
Biz 'Ölüyoruz' diye inliyoruz, bunlar çatı katında 'Pompa' yapıyor...
Birileri bırakmışlar işi gücü, sürekli 'Kalp Pompası' yapıyor...
Böyle hastane olur mu !
Böyle yönetim olur mu !
Bir kez daha rica ediyorum Valim...
Bu iş daha büyümeden, daha büyük rezillikler yaşanmadan, lütfen gereğini yapın...
------------------------------
Vali Hüseyin Avni Coş ve Kasabanın Sheriffleri !!!
Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi başta olmak üzere...
Bir çok hastane de görevli olan özel güvenlikçilerden bazıları...
İstirham ediyorum...
Lütfen dikkat edin...
Hepsi demiyorum...
Ekmeğinin peşinde olanlara zerre sözüm yok...
Ekmeğinin peşinde olanlar adam gibi adamlar...
Benim işim kendini "Kasabanın Sheriffi" zannedenlerle...
***
Vatandaşa kan kusturuyor...
Vatandaşa cart curt yapıyor...
Bunlar kendini "Kasabanın Sheriffi" zannediyor...
Bunlar kendini fena kaptırmış...
Kendini Dallas'ta zanneden mi ararsın !
Kendini 69'uncu caddede bir yandan kurabiye ve çayını yudumlarken, diğer yandan da pizzacıdaki zenciyi gözleyen Sheriff gibi zanneden mi ararsın !
Ne ararsan var...
***
Sürekli şekil...
Gelene, gidene atar...
Canı ile uğraşan hastaya fırça...
Hasta yakınına rulo ile fırça...
Kimse bunlara ağzını açmıyor...
Şiiiiii, şekil tıraşlı kardeş...
Nesin sen !
Heeeeee !
Nesin sen !
Vatandaşın vergisiyle maaşını aldığını unutup, vatandaşa gider mi yapıyorsun !
Kime atar yapıyorsun !
Dayı mısın sen !
Artist misin !
Adam gibi ekmeğine sahip çıksana...
Şiiiiii, yumurta topuklu güvenlikçi...
Bak koçum, bir gün gelir...
O şekil saçların, oynayan kıçın başın seni kurtarmaz...
***
Son sözüm mü !
Yine Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'a sesleniyorum...
Sayın Valim hatırlar mısın !
Zannedersem 1 veya 1.5 yıl önceydi...
Kendini Kasabanın Sheriffi zannedenlere yine vatandaşa cart curt yapıyordu...
Kendini Özel Harekatçı zanneden bazıları, millete kan kusturuyordu...
Sonra bunlara hassas bir ayar  (!) yaptınız...
Hatta o ayardan zamanın hastane yöneticisi de nasibini almıştı...
Alayı kuzu gibi olmuştu...
***
İşte sayın Valim...
Zatıalinizin yaptığı hassas ayarda bu sıralar oynama var...
Kıçı başı oynayan sayısı artmaya başladı...
Kendi Kasabanın Sheriffi zannedenler yine vatandaşa cart curt yapıyor...
Bazıları yine senteden atmaya başladı...
***
Sizden ricam Valim...
Hatta vatandaşlar adına sizden ricam Valim...
'Kendini Kasabanın Sheriffi' zanneden ukalalara yine bir hassas ayar (!) yapsanız...
Kendilerine, Kasabanın Sheriffi değil, özel güvenlikçi olduğunu anımsatsanız...
Hastane kapılarında vatandaş için görev yaptıklarını anımsatsanız...
Vatandaşa cart curt yapanlara haddini bildirseniz...
Allah Rızası için sayın Valim...
Devletin kapısına sığınan vatandaşlara, kan kusturanlara haddini bildirseniz...

7 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]