"Geç olmadan topyekün önlem alınmalı"

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar, Silivri merkezli depremin ardından başlatılan “hasarlı bina” incelemelerini olumlu karşıladıklarını belirterek, yaşanacak olası depremler öncesinde Sakarya ve Kocaeli başta olmak üzere bölgedeki mevcut yapıların güvenliliğinin de incelenmesi gerektiğini söyledi.
 
SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Naci Çağlar, deprem bilinci ve binalara yoğunlaşılması gerektiğine vurgu yaparak, çok geç olmadan topyekün önlem alınmasını söyledi. Çağlar, “Ülkemiz aktif deprem kuşakları üzerinde bulunmakta, bu sebeple belirli periyodlarla deprem olması beklenen ve olağan bir durum. Toplum olarak depremin oluşumu ile ilgili detaylara odaklanmaktan, içinde yaşadığımız binaların depreme ne kadar hazırlıklı olduğu ve binaların depreme hazırlıklı hale getirilmesi için nelerin yapılması gerektiği konusuna odaklanamıyoruz. Bizlerin hem birey hem de toplum olarak asıl odaklanmamız gereken konu “Depreme ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur”. Zira olası şiddetli bir depremden sonra bu konuları konuşamayabiliriz, çok geç olmadan topyekün önlem almalıyız” dedi.

Deprem öncesi yapılan binalar daha da riskli

1998 yılı ve sonrasında yürürlüğe giren deprem yönetmelikleri ile kaliteli ve dayanıklı binalar yapılması yolunda önemli adımlar atıldığını söyleyen Prof. Dr. Çağlar, “1999 Marmara ve Düzce depremleri sonrasında depreme dayanıklı yapı tasarımı ve yapımı konusunda, gerek yönetmelik gerekse uygulama ve denetim açısından çok büyük ilerlemeler kaydedildi. Özellikle 1998 yılı ve sonrasında yürürlüğe giren deprem yönetmelikleri ile kaliteli ve dayanıklı binalar yapılması yolunda önemli adımlar atıldı. Ancak Yalova, İzmit, Düzce ve özellikle de Sakarya’da depreme maruz kalmış, hasar almış veya almamış binaların birçoğu halen büyük bir bilinmezlik ile karşı karşıyadır. 1998 Deprem Yönetmeliği öncesi yapılmış bu binaların genelinde kullanılan betonun basınç dayanımının yönetmeliklerde öngörülen değerin çok altında olması, düz donatı kullanılmış olması, yanlış donatı konfigürasyonlarının yaygınlığı ve ayrıca 1999 Marmara Depremini yaşamış olmaları dikkate alındığında bu binalar ve özellikle de çok katlı binalar ciddi riskler taşımaktadır” diye konuştu.

4 ve üzeri katlı binalar öncelikli olmalı

Çağlar, “5.8 şiddetindeki Silivri Depremi sonrası yapılan incelemelerde güvenli olduğu sanılan birçok yapıya mevcut durumundaki yetersizlikler ve kusurlar nedeniyle boşaltılma kararı verildi. Mevcut yapı stokumuzun depremlere hazır olmadığı gerçeği bu deprem sonrası yapılan incelemelerde de ortaya çıkmıştır. Sakarya’da 1967 depremini hasarsız atlatan birçok betonarme binanın 1999 depreminde yıkıldığı unutulmamalıdır. 1999 Depremi sonrası az veya orta hasarlı olarak belirlenen binaların yanı sıra depremi hasarsız olarak atlatan binalar da risk taşımaya devam etmektedir. 1998 Deprem Yönetmeliği öncesi yapılmış ve özellikle 4 ve üzeri katlı binaların ivedilikle incelenmesi ve sonrasında gerekli görülenlerin kentsel dönüşüm kapsamında güçlendirilmesi ya da yıkılarak yenisinin yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Bölge zemini yumuşak

Yumuşak zeminler üzerinde bulunan veya zemin problemi olan binalar çok daha fazla riskli durumda olabileceğini belirten SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çağlar, “26 Eylül’de Silivri’de meydana gelen deprem, ilimize yaklaşık 190 kilometre uzakta olmasına rağmen kuvvetli bir şekilde hissedilmiştir. Bunun nedeni Adapazarı ve civarının zemin yapısıdır. Marmara bölgesinde ve İstanbul’da olabilecek şiddetli bir depremin Adapazarı ve civarının zemin yapısından dolayı ilimizi derinden etkileyeceği açıktır. 1999 depreminde, komşu binalarında aşırı oturma veya yan yatan yapı bulunan bina sahiplerinin bir an önce binalarını ve binalarının oturduğu zeminleri inceletmesi gerekmektedir. Şiddetli bir deprem olması durumunda yumuşak zeminler üzerinde bulunan veya zemin problemi olan binalar çok daha fazla riskli durumda olabilecektir. Ayrıca, aynı zemin üzerine yapılmış ve kat planı, kat yükseklikleri, kat sayısı ve yapım şekli gibi özellikleri benzer olan yapı blokları içerisinde 1999 depreminde ağır hasar alan veya yıkılan bina varsa geri kalan aynı tip yapı bloklarının mutlaka detaylı bir şekilde incelenerek deprem güvenliklerinin belirlenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Vatandaş da harekete geçmeli

Naci Çağlar, vatandaşları da kendi evleri ile ilgili çalışmaları sadece devletten beklememesi gerektiği, içerisinde yaşadıkları konutların depreme karşı güvenliğinin belirlenmesi konusunda bireysel olarak da gerekli adımları bir an önce atmaları konusunda uyardı. Çağlar, “Mevcut yapı stokumuzun ve ulaşım hatlarımızın ne kadarının güvenli olduğu, güvensiz yapıların hangi bölgelerimizde yoğunlaştığı gibi hayati bilgileri hala yeterince bilmiyoruz. Bölgemizde olabilecek şiddetli bir depremden en çok etkilenebilecek olan Yalova, Kocaeli, Düzce ve özellikle de Sakarya gibi şehirlerimizin biran önce deprem senaryo çalışmalarını tamamlamaları ve gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir. Depreme hazırlık konusunda yetkililerin görev ve sorumlulukları olmakla birlikte bina sahiplerinin de sorumlulukları bulunmaktadır. Kamu binaları ile ilgili çalışmalar kamu tarafından yürütülmeli fakat vatandaşlarımız da kendi evleri ile ilgili çalışmaları sadece devletten beklememelidir. İçerisinde yaşadıkları konutların depreme karşı güvenliğinin belirlenmesi konusunda bireysel olarak da gerekli adımları bir an önce atmalıdırlar. Riskli olan mevcut yapı stokumuzun depreme güvenli hale getirilmesi için üniversiteler, kamu kurumları, meslek odaları ve bu tür riskli evlerde yaşayan insanların işbirliği yapması bir zorunluluktur. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi olarak bizler; bu konuda üzerimize düşen tüm görevleri yerine getirmeye her zaman hazır olduğumuzu tekrar belirtmek isteriz” dedi.
4 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]