Devlet Bahçeli Sakarya'ya geldi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türk milleti Kürdistana izin vermeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti evinin önünde kurulması planlanan ruhsatsız bölücülük ve düşmanlık kampına müsaade etmeyecektir. Bunun için 'beka' diyoruz." dedi.

Bahçeli, partisince Sakarya Demokrasi Meydan'ında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, vatandaşların meydana renk ve heyecan kattığını söyledi.

"Ne mutlu sizlere, kıvrım kıvrım akan Sakarya gibi coşup çağlıyorsunuz." diyen Bahçeli, 16 Nisan halk oylamasının yeni bir diriliş ruhuna vesile olmasını temenni ettiğini vurguladı.

Bahçeli, Sakarya'nın Türkiye'nin özeti, kardeşliğin güvencesi olduğuna işaret ederek, "Burada milli kaynaşmanın asaleti vardır, burada birlik ve beraberliğin sönmeyecek meşalesi yanmaktadır. Sakarya'da köken ayrımı, yöre farkı, etnik ve soy çeşitliliği çoktan aşılmış, herkes millet şemsiyesi altında toplanmıştır. Bu durum gıpta edilecek bir kucaklaşma örneğidir. Acıda bir oldunuz, ayrımcılık peşinde koşanları hayal kırıklığına uğrattınız. Sevinçleri birlikte paylaştınız, aranıza fitne sokmaya çalışanları heder ettiniz, kederde ve kıvançta ortak oldunuz. Siz Sakarya'sınız birlik ve beraberliğin zafer tacısınız. Sizler şahlanmış kardeşliğin eseri, Türk milletinin soylu evlatlarısınız." ifadesini kullandı.

- "Düşünmemiz gereken bir devletimiz vardır"

Türkiye'ye pranga vurulmaya çalışıldığını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'yi dara düşürüp, tarihsel haklarından tavize zorluyorlar. Terör örgütleri bu maksatla adice kullanılıyor, emparyalizm tekrar önümüzü kesmeye çalışıyor. Bölgemizde her taşın altı nifakla kaynıyor, çevremiz fesat kuması olmuş, tehdit saçıyor, Türkiye'nin bekası risk altındadır, Türkiye'nin güvenliği günden güne aşınmaktadır. Biliniz ki biz güçlü olmazsak, istiklalimizle oynayacaklar, biz diri kalmazsak, istikbalimizi elimizden alacaklar. Bu kadar yoğun ve karmaşık tehlikeler karşımızda duruyorken, ikbal kaygısı taşıyamayız, nefsimize teslim olamayız, egolarımıza 'tamam' diyemeyiz. Düşünmemiz gereken bir devletimiz vardır. Savunmamız gereken bir vatanımız vardır. Varlığını korumamız gereken bir milletimiz vardır. Dalgalandırmamız gereken bir bayrağımız vardır ve bu bayrağımıza eş tutulmaya çalışılan bez parçalarına, milletimize meydan okuyan düşmanlık paçavralarına da asla tahammülümüz yoktur."

- "Türk milleti Kürdistana izin vermeyecektir"

Kerkük'te yaşananlara değinen Bahçeli, "Hatırlarsanız 28 Mart 2017 Salı günü Kerkük Vilayet Meclisi, bir oylama yaptı. Maalesef Barzani'nin Ankara ve İstanbul'da da göndere çekilen sözde bayrağının Kerkük'te tüm resmi dairelerde asılmasına karar verildi. Yeni bir kepazelik, böylece somutlaştı. Karar altına alındı. Dışişleri Bakanlığımız bu kararın yanlış olduğundan hareketle Türkiye'nin endişelerini tam ve yerinde bir şekilde açıkladı." dedi.

Devlet Bahçeli, yine haklı çıktıklarını söyleyerek, Kerkük'ün şu anda baskı ve dayatmayla kültürel haklarından kopartılmak istendiğini vurguladı.

Türkmenlerin peşmergenin taciz ve tahrikiyle boğuştuğunu dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:

"Kerkük'ün Türk kimliğini silmek, Türkçe'yi tasfiye etmek için küstah bir rekabet sahnelenmektedir. Sakarya'dan söylüyorum, muhataplarını uyarıyorum, herkesin kendisine çekidüzen vermesini bekliyorum. Kerkük pırıl pırıl bir Türk şehridir. Bu hakikat Allah'ın izniyle değişmeyecektir. Türkmeneli namusumuza, Misak-i Milli'nin hiç unutmadığımız çağrı ve sınırlarına emanettir. Kerkük dün Türk'tü, mutlaka ne pahasına bedeli ne kadar ağır olsa da bugün Türk'tür, yarın da Türk kalacaktır. Dalgalanan gök bayrak inmeyecek, Türkmenlerin hakkını hiçbir terörist, hiçbir gaddar ve şiddet yanlısı gasp edemeyecektir. Kerkük Sakarya'dır, Musul Kocaeli'dir, Telafer Bolu'dur. Tuzhurmatu Düzce'dir. Türkmenlerin hakları, alacağımız varlıkları yeminimizdir. Barzani'den asla dost olmayacak, olsa da yalnızca üzerine basıp keseceğimiz post olacaktır. ABD eski başkan yardımcısı Biden, bir defasında Barzani'ye demişti ki, 'Müsterih olun sizin de benim de ömrüm bağımsız bir Kürdistan kurulmasını görmeye yetecek.' Kimin ömrünün neye yetip yetmeyeceğini, yaşadığı müddetçe neyi görüp görmeyeceğini sadece Cenab-ı Allah bilecektir fakat bizim bildiğimiz, inandığımız bir şey vardır. Türk milleti aziz şehitlerimizin emsalsiz kahramanlığının ve tarihe yön vermiş şerefli mücadelesinin eseridir. Bağımsız Kürdistan demek yıkım demektir. Bağımsız Kürdistan demek Türkiye'nin kopuşu anlamına gelecektir. Değil Biden, Barzani'nin ömrü gelecekteki torunlarının hayatı bile, böylesi bir zehir ve zillete şahitlik edemeyecektir. Türk milleti Kürdistana izin vermeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti evinin önünde kurulması planlanan ruhsatsız bölücülük ve düşmanlık kampına müsaade etmeyecektir. Bunun için 'beka' diyoruz."

- "Avrupa adeta deliye dönmektedir"

Bahçeli, devletin toparlanması, sistemsel ve yönetimsel dengeye kavuşmasını öngördüklerini çünkü Türkiye'nin hükümet etme sisteminde aksaklık ve arızalar giderilmezse karşılarındaki husumet cepheleriyle mücadelenin sekteye uğrayacağını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti'nin küresel ve bölgesel derin komplolara karşı yönetimdeki fiili çarpıklıklarla karşı koyamayacağını ve cevap veremeyeceğini söyledi.

PYD/YPG'nin sözde üç kantonda federal yönetim ilanı yaptığını, PYD elebaşısının Rakka'nın da bu federal yönetime katılmasını beklediğini, bununla ilgili beyanat verdiğini aktaran Bahçeli, ABD'nin PYD/YPG'yi ağır silahlarla donattığını, Rusya'nın teröristleri pışpışladığını, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün resmen bozulup kırılırsa, bu kapsamda kırılan fay hatlarının Türkiye'ye yansımasının acıklı sonuçlara yol açacağını kaydetti.

Devlet Bahçeli, 16 Nisan halk oylamasına Almanya, Hollanda, Norveç, İsviçre ve diğerlerinin müdahil olmak için her fırsattan istifadenin peşinde olduğuna dikkati çekerek, Avrupa'da PKK'ya, FETÖ'ye, DHKP-C'ye 16 Nisan'a "Hayır" propaganda ve faaliyetinin serbest olduğunu, ne var ki milletvekili ve bakanlara yasak olduğunu ifade etti.

İsviçre'nin başkenti Bern'de 25 Mart 2017 Cumartesi günü PKK yandaşlarınca düzenlenen "Hayır" mitinginde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef gösterildiğini hatırlatan Bahçeli, "Devrimci Gençlik Bern Anarşist Örgütü pankartı sahiplenmiş, mücadelenin her yolunun meşru olduğunu duyurmuş ve hain provokasyonun arkasında durmuştur. Bu rezil ve düşmanca muameleye sözde soruşturma açmaktan başka hiçbir şey yapılmamıştır. Avrupa adeta deliye dönmektedir. Demokrasi güdümlü özgürlük vesayet altındadır. Bunu anlamak mümkün değildir. 16 Nisan referandumu Türkiye'de yapılacaktır. Sakarya bizzat ve bilfiil hükümet etme sistemi üzerindeki tercih ve seçim hakkını kullanacaktır. Peki Almanya niye hoplayıp zıplamaktadır, İsviçre ve Hollanda niye paniğe kapılmaktadır, bunları ilgilendiren nedir?" diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, meydandaki vatandaşlara, "16 Nisan'da gittiğinizde Türkiye'nin onurunu savunacak mısınız? Türkiye düşmanlarına dersini verecek misiniz? Türk'e kefen biçenleri bıçkın iradenizle püskürtecek misiniz? Millet için 'Evet' mi? Devlet için 'Evet' mi?" diye sordu.

Meydandaki kalabalık da Bahçeli'nin sorularına "Evet" diyerek karşılık verdi.

Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

"Evet diyorsanız inşallah oyun bozulacaktır. 'Evet' diyorsanız çirkin ve şiddetin oyuncuları bozguna uğrayacaktır. 'Evet' diyorsanız Kürdistan hayali kuranlar, Kerkük'te bez parçası sallandıranlar, bölünme rüyasına dalanlar mahvu perişan olacaklardır. Bunun için kaçış yoktur, kurtuluş yoktur. Bir 'Evet'e Kerkük'ün satıldığını söyleyecek kadar küçülen, küçüldükçe çürüyüp kokuşan döneklere siyasette yuvalanmış kripto hücrelere 16 Nisan'da Türk milleti haddini bildirecektir. Bereketsizliklerini iftirayla örtbas örtmeye çalışan, korkularını sahte diklenmelerle telafiye kalkışan Pensilvanya parazitleri inanıyorum ki Sakarya'da paspas gibi çiğnenecektir. Bizim bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilmeyecektir. Yemin yurttur, yuvadır. Yemin ecdada sadakat borcu, gelecek nesillere verilmiş sözdür, yemin Türkiye'dir, yemin Sakarya'dır. Birliğimizi çekemeyen korkaklar, kıskanan ahmaklar, milli kardeşlik ruhundan alerji duyan karanlık odaklar, çatlasalar da patlasalar da diyorum ki 'Evet' yine 'Evet' bir kez daha 'Evet'. Sonuna kadar devlet, sonuna kadar millet.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Hükümet sistemi vahiy değildir, değişebilecektir. Hükümet sistemi vazgeçilmez değildir, dönüşebilecektir. Şartlar olgunlaşır, sosyal, siyasal ve tarihi gerçekler oluşursa milletimiz kendisine uygun sistem yapısını elbette tekrar tayin ve tespit edebilecektir. Bunda ne mahsur vardır? Bunca gürültü, patırtı neye hizmettir?" dedi.

Bahçeli, partisince Sakarya Demokrasi Meydan'ında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 1982 Anayasasında şimdiye kadar 18 değişiklik yapıldığını, 19'uncusunun da 16 Nisan'da yapılacağını söyledi.

Meclis'teki 11 Ekim 2016 tarihli grup toplantısında Türkiye'nin fiili açmazlıkla daha fazla mesafe alamayacağını ve süratle bu fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin yol ve yöntemlerinin aranması gerektiğini söylediğini hatırlatan Bahçeli, bu teklifin, kanaatlerine esas teşkil eden üç dönüm noktası olduğunu kaydetti.

Devlet Bahçeli, bu dönüm noktalarından ilkinin cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesine 21 Ekim 2007 referandumuyla karar verilmesi olduğunu ve bu andan itibaren cumhurbaşkanı seçimini milletin aracısız üstlendiğini ve yetkiyi eline aldığını anlatarak, bunun sebebinin ise 2007'de TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırmamak için 367 toplantı yeter nisabını çıkaran müflis ve kriz siyaseti olduğunu ifade etti.

Meclis'e cumhurbaşkanı seçtirmemek için çırpınan odakların çuvalladığını, aslında bugüne ortam açtığını, bu güruhun şimdilerde "hayır" diye yollara düşmesinin tam anlamıyla kara mizah ve iki yüzlülüğün tescili olduğunu aktaran Bahçeli, "İkinci olarak 10 Ağustos 2014'te ilk kez halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilmesi ve bunun sonucunda yeşeren, kök salan sistem tartışmalarıdır. Direkt millet tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının ağırlığı ve doğurduğu ihtiyaçlar sistemsel onarım ve normalleşmenin kaçınılmazlığını ortaya çıkarmıştır." ifadesini kullandı.

En önemli dönük noktasının ise FETÖ'nün 15 Temmuzdaki darbe girişimi olduğunu vurgulayan Bahçeli, "15 Temmuz, siyasetin diyaloğa geçmesini mecburi kılmıştır çünkü vatan, millet ve devlet dehşet bir suikaste maruz kalmıştır. Türkiye dağılmanın, parçalanmanın, bölünmenin eşiğine gelmişti. 22 Haziran 1920'de Yunan taarruzu neyse 15 Temmuz FETÖ işgal girişimi aynısıdır. 1920'lerde iç isyanların daha şiddetlisi, daha vahşisi 15 Temmuz'da az kalsın Türkiye'yi yutacaktı. Milliyetçi Hareket Partisi beka meselesinin ağırlaştığını, kayıp ve mahvın eşiğine gelindiğini görmüştür. Bu itibarla milli ve tarihi sorumluluğumuzun gereğini yaptık. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' dedik." diye konuştu.

Bahçeli, "Devletteki dağınıklığı görüyorduk, siyasetteki çarpıklığı ve çalkantıyı biliyorduk. Kavga edemez, kutuplaşmaya hizmet edemezdik. Mutlaka ki siyasetin toplum sözleşmesinin sınırlara çekilmesi lazımdı. Devletin fiili durumdan kurtarılması gerekiyordu. Aksi halde yeni darbe, kriz, kaos ve kargaşa ataklarıyla başa çıkabilmek imkansız olabilecekti. Hainleri güldürmemek için milli uyanış şarttı." ifadelerini kullandı.


 "Biz bu vatana sahip çıktık"

MHP lideri Bahçeli, Mehmet Akif Ersoy'un "Sahipsiz olan memleketin batması haktır / Sen sahip olursan bu vatan batmayacatır / Feryadı bırak, kendine gel çünkü zaman dar / Uğraş ki telafi edecek bunca zarar var." dizelerini okuyarak, şöyle konuştu:

"Nitekim biz bu vatana sahip çıktık. Biz bu devletin batışına göz yummadık. Feryadı bırakıp zarar, ziyanı telafi için sorumluluk aldık. Ne diyor şair; 'Bir yerin adına denince Türk ülkesi, gözüm bayrak arar, kulağım ezan sesi.' 15 Temmuz gecesi verilen selalar aşkına, tankın önüne atılan kahramanlar anısına, darbeye göğsünü geren vatan evlatları hatırına devletin önünü açtık, sistemsel düğümü çözdük. Devlet anayasal yörüngeye çekilmezse işimizin çok zor olduğunu gördük. Sistemin teklediğini fark ettik. Sistemin su kaynattığını, bilye dağıttığını anladık. Yönetim yapısında gel git ve anlaşmazlıklar devam ettiği sürece içten ve dıştan çığ gibi üzerimize gelen mütecaviz saldırıların söndürülmesini imkansız değerlendirdik. Bir olmalıydık, bir araya gelmeliydik, milli şuurda birleşmeliydik. Eften püften kavgalarla vakit geçiremezdik. Mevzu vatansa ayrı düşemez, birbirimizden kopamazdık. Aynı elin parmakları, aynı gövdenin dalları olduğumuzu bilmeliydik. Tıpkı 7 Ağustos Yenikapı ruhunda olduğu gibi yan yana, çelikten irade gibi sağlam durmalıydık. Bu amaçla sistemin reforma tabi tutulması zaruretti. Devlet yönetimindeki karmaşanın son bulması, fiilen uygulanan hükümet etme sisteminin toplumsal sözleşme alanına çekilmesine ihtiyaç vardı. Bunu yapmadığımız takdirde yeni istila denemelerine hazırlıksız yakalanabilirdik. Devlet güçlü olmadığı, siyasal birliğimiz teyitle takviye edilmediği takdirde Türkiye düşmanları tekrar şanslarını deneyebilirlerdi."

Milli bekayı müdafaa için devreye girdiklerini ve devleti meşru alana çekmek için üzerlerine düşeni yaptıklarını ifade eden Bahçeli, "Bu kapsamda Adalet ve Kalkınma Partisi ile anayasa değişikliği esasında oturup konuştuk, görüşüp anlaştık. Sonuç itibarıyla 18 maddelik değişiklik paketi üzerinde uzlaştık. Biz düşmana karşı aynı hizada, aynı mevzideyiz. Biz canilere karşı aynı milli tepkinin, aynı iradenin kanatlarıyız çünkü biz Türkiye'yiz. Hükümet sistemi vahiy değildir, değişebilecektir. Hükümet sistemi vazgeçilmez değildir, dönüşebilecektir. Şartlar olgunlaşır, sosyal, siyasal ve tarihi gerçekler oluşursa milletimiz kendisine uygun sistem yapısını elbette tekrar tayin ve tespit edebilecektir. Bunda ne mahsur vardır? Bunca gürültü, patırtı neye hizmettir?" şeklinde konuştu.

Bahçeli, "Devlet için evet, millet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet, Türkiye için evet." ifadelerini kullandı.
 16 Nisan anayasa referandumunda Türk milleti kendi geleceğini tertemiz iradesiyle belirleyecektir. Hangi hükümet sistemiyle yönetilebileceğimize, Vatikan'da Papa'nın huzurunda toplanan haçlı yedekleri, küresel vahşet çetesi değil, ayağa kalkan Sakarya verecektir. Sancıları bu yüzdendir." diye konuştu.

Bahçeli, PKK'nın "16 Nisan'da 'Evet' çıkarsa bittik." dediğini hatırlatarak, "Allah var ya bölücü terör örgütü doğru görüştedir, teşhiste isabet kaydetmiştir çünkü 16 Nisan'da PKK bitecek, yerin bin kat dibine gömülecektir. Kazdıkları hendeklerin bedelini ödeyecekler, döktükleri şehit kanlarının hesabını sonuna kadar verecekler." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin 16 Nisan'da üzerindeki ölü toprağı atacağını vurgulayan Bahçeli, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bundan dolayı sıkıntılıdır. 'Hayır' dedikçe hayırsızlığın kalın hatları gün yüzüne çıkmaktadır. Kılıçdaroğlu, yalan dolan, cehaletin boranı olmuş çıkmıştır. 16 Nisan'da uygulayacağımız 18 maddelik anayasa değişiklik paketi Kılıçdaroğlu'nu soluksuz bırakmıştır." şeklinde konuştu.

Devlet Bahçeli, yargı bağımsızlığının yanında tarafsız olacak dediklerini, bazı kesimlerin kabus gördüğünü, saptırdıklarını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkacak diyoruz, 'Ne gerek var, nereden çıktı, doğacak maliyeti kim karşılayacak?' diyorlar. Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahını Ali'ye giydiriyorlar. Olmuyor, tutmuyor. Milletvekili seçilme yaşını 25'ten 18'e indireceğiz diyoruz, yaklaşık 9 milyon gencimizi yok sayıp küçümsüyorlar. Sakaryalı kardeşlerim söyleyiniz, bu değişikliklere tamam diyor musunuz? 18 yaşındaki kardeşlerimiz vatan nöbeti tutuyor, şehit oluyor. Milleti ve devleti için her zorluğa katlanıyorlar. Milletvekili seçme hakları varken, seçilme hakkına neden sahip olmasınlar? Sevgili gençler, sizlere seçilme hakkı verilmesinin önüne geçenleri ya maskaraya çevirin ya da demokratik tokadı indirin."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin 5 yılda aynı günde olacağını, TBMM'nin görev ve yetkilerinin genişlediğini, milletvekillerinin kanun teklifi vermesinin önündeki yapay engellerin kaldırıldığını, bu alanda tekrar oluşturulmuş hükümet etkisinin sıfıra düştüğünü belirtti.

Meclis'in yasa yapacağını, bürokratik engellerin en aza çekileceğini, bekayı tehdit eden musibetlerle etkili ve zamanında mücadele edileceğini vurgulayan Bahçeli, "Kuvvetler ayrımı daha da güçlenecek, buna destek veriyor musunuz? TBMM'nin denetim fonksiyonları aynen korunmaktadır. Kılıçdaroğlu, 'Gensoru niye yok, güven oyu neden kullanılmıyor?' diyor. Bilmiyor ki, gensoruya yeni sitemin ruhundan dolayı artık ihtiyaç yok, güven oyu doğrudan millete geçiyor." ifadelerini kullandı.

 "Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor"

Bahçeli, rejimin elden gittiğini söylemenin akılsızlık olduğu kadar ahlaksız bir uydurma olduğunu söyledi.

"Hayır" cephesinin İzmir Marşı çaldığını, ortak değerin siyasileştirilip karartıldığını belirten Bahçeli, "Ama bu millet bunların ardından teneke çalacak, basiretleri bağlandığından henüz görüp uyanamıyorlar. Değişen yalnızca hükümet etme sistemidir, anlamıyorlar. Tesis edilecek bu yeni sistemin adı Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemidir. Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor." diye konuştu.

Hükümet etme sisteminin meşru anayasal sınırlarda yeniden tanımlandığını, bazı kesimlerin tek adamdan, diktatörden bahsettiğini, bu suçlamayla aslında Türk milletinin demokratik seçim haklarına leke sürüp, hakaret edildiğini bildiren Bahçeli, "Siyasi devşirmelerle söz ve fikir birliği yapan Kılıçdaroğlu, tarihin hangi döneminde Türk milletinden diktatör çıktığını yüreği ve bilgisi varsa açıklasın da görelim. Bin 500 başkan yardımcısından, bütün il başkanlarının başkan yardımcısı olabileceğinden söz eden bir şahsın bu ülkede ana muhalefet lideri olması günahtır, gülünçtür." diye konuştu.

Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 27 Mart'ta İnegöl'de "Cumhurbaşkanı ikinci dönem Meclis'i feshedebilir. Kendisi de seçime girer böylece 5 yıllık süreyi doldurmadan 3. dönemde seçim ihtimali olacak." dediğini aktararak, şunları kaydetti:

"CHP Genel Başkanı TBMM'de anayasa maddeleri görüşülürken nerelerde geziyordu? Değişen maddeleri hiç mi açıp okumadı veya yanında yöresinde hiç mi anlatan çıkmadı? Yeni sistemde cumhurbaşkanına iki dönem seçilme hakkı getiriliyor. Burası tamam. Ne var ki cumhurbaşkanı ikinci dönemde seçim kararı alırsa kendisi aday olamıyor. Burası kesin. Kılıçdaroğlu, yine çakıyor, yine batıyor, yine sallıyor. Zira anlattığını kendisi bilmiyor. Sakaryalı kardeşlerim Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine 'Evet' diyor musunuz? Anayasa cahili 'Hayır'sızlara demokratik ceza kesecek misiniz?"



 "Cumhurbaşkanına cezai sorumluluk getiriliyor"

Bahçeli, cumhurbaşkanına ilk defa cezai sorumluluk getirildiğini, TBMM'yi fesih hakkının verilmediğini sadece hem Meclis'e hem cumhurbaşkanına aynen şu anda olduğu gibi seçimleri yenileme hakkı sağlandığını, askeri mahkemeler ve sıkı yönetim uygulamasının kaldırıldığını belirterek, OHAL ilan yetkisinin cumhurbaşkanına verildiğini fakat bunun onay yetkisinin yine TBMM'de bulunduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanının yürütme konularında kararname çıkartabileceğini ancak münhasıran kanunlarla düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi olamayacağını, yeni ismiyle Hakim ve Savcılar Kurulunun üye sayısının 22'den 13'e, Anayasa Mahkemesinin de 17'den 15'e indiğini anlatan Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'nin hak ve hukukunu savunacak mısınız? Devlet, millet, Cumhuriyet, Türklüğün bekası için 'Evet' mi? 16 Nisan'da anca beraber kanca beraber miyiz? Maşallah Sakarya kararını vermiş. Çürük yumurtaları ayıklamak için harekete geçmiştir. 'Evet', yine 'Evet', bir kez daha 'Evet'. Sonuna kadar devlet, sonsuza kadar millet."
7 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]