2. Felsefe Çalıştayı Sonuç Bildirgesi Yayınlandı

Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nce düzenlenen "Geleneksel Düşünce Birikimimizin Felsefe Hayatımız İçin Değeri" konulu 2. Felsefe Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. 

Ülkemizde çeşitli üniversitelerden 22 akademisyenin katıldığı Çalıştay'ın sonuç bildirgesinde, "Felsefe 'philosophia' adıyla anıldığı zaman ve zeminden bu yana çağların ve toplumların etkileriyle oluşan farklılıkları bünyesine katarak içerik ve üslup bakımından zenginleşmiş ve çağdaş zamanlardaki yapılışları ile de bu zenginlik hem artmış hem de çeşitlenmiştir" denildi.

Çalıştay'ın sonuç bildirgesinde, bu birikime bakıldığında, birbirinden farklı felsefe yapma biçimlerinin olduğunun görüleceği belirtildi.
Çalıştay'ın sonuç bildirgesinde ayrıca, "Aynı zamanda, felsefe etkinliğinin ilgi alanları, sorunları da düşünce ortamına göre, filozoflara göre farklılaşabilmiştir" denildi. 

Bildirgede, Türkiye'nin de felsefe etkinliği bakımından, şimdiki zamanlarda kendisine yöneldiği birikim ile tarih bakımından içinden geldiği birikimle birlikte düşünüldüğünde önemli bir zenginliğe sahip olduğunun görüleceği belirtildi.

Bildirgede, "Bir taraftan Yeniçağ sonrası Avrupa'da ortaya çıkan ve bugün çeşitlenmiş durumdaki felsefe birikimi ya da felsefe ortamına açılıp onunla beraber olurken diğer taraftan da aynı geleneğin uzak tarihiyle yani ilkçağ birikimi ile de müşterekliklere sahip olduğu" anlatıldı.

Bunu Türkiye'deki felsefe yayınlarından ve felsefe öğretimi ile ilgili birimlerin program içeriklerinden anlamanın mümkün olduğu belirtilerek şöyle denildi: "Türkiye'deki felsefe etkinliğinin, felsefenin 'felasife', 'hikmet' adıyla anıldığı zamanlardaki birikimini hatırlaması ve felsefe yapmaya katması, bazılarının zaaf olarak görmesine rağmen bilakis meziyeti ya da ayırdı olacaktır. Zira bu birikim özgünlüğü ile beraber bize bir ilkçağ okuması ve anlaması sunmaktadır. Bu sebeple felsefecinin ya da felsefe yapma becerisinin felsefe tarihi ile ilgisi hatırlandığında böyle bir imkandan uzak durmak eksiklik olacaktır. Hatta bu okuma ve anlamaya aynı zamanlarda ortaya çıkmış diğer entelektüel alanların da eklenebilmesi başarılabildiğinde kendine özgü bir felsefe yapma ortamı sağlanmış olacak ve Türkiye'deki felsefe etkinliğinin ayırt edilişi kendiliğinden gerçekleşecektir. Felasifeyi de içine alan zamanlarda kavram ve sorunları belirginleşip farklı üslup ve usullerle çözümleri üretilerek bu günlere uzanan bu alanların felsefi olup olmadıklarını tartışmaksızın, bu alanların özgünlüğünü tanıyarak ve koruyarak disiplinler arası ilişki, benzer konu ve kavramların farklı şekillerde ele alınıyor oluşunu görme, değerlendirme zenginliği açısından faydalı olacaktır."

Çalıştay'ın sonuç bildirgesinde ayrıca şu ifadeler yer aldı: "Böyle bir yakınlaşmanın alanlar arasındaki kavramsal teması, düşünce evrelerinin birbirine yabancılaşmamasını, bu alanlardaki uzmanların disiplin körlüğüne engel olması anlamına gelecektir. Bundan daha değerli olanı ise örneğin tasavvufun düşünce birikimine dair okuma ve anlama çabasının felsefenin bazı alanları için yapıcı, yaratıcı katkı sağlayacağının görülebilmesidir. Bu tip bir etkinlik, bir takım çekinceler hatıra getirse de felsefenin her alana yönelik eleştirel ve evrensel nitelikli ilgisi hatırlandığında geçerli sayılmalıdır. Diğer bir deyişle, elbette felsefenin, felsefe dışı alanlara ilgisinde kendine özgülüğü ne ise o korunmalı; felsefe felsefe, tasavvuf tasavvuf olarak varolmaya devam etmelidir. Başka bir deyişle felsefeyi bir teosofiye çevirmekten sakınılmalı."

Bildirgede ayrıca, "Kısaca bir alanın diğerine yaklaştırılması şeklindeki bir etkinlikten uzak durulması gerektiği ve alanların birbirini anlayabilmelerinin sağlanması gerektiği" ifade edildi.

Çalıştay'ın sonuç bildirgesi şu sözlerle sona erdi: "Türkiye'deki felsefe etkinliğinin geleneksel düşünce birikimine dair okumalarının, özelde tasavvuf için düşünüldüğünde, bazı problem alanlarında anlamlı olabileceği; metafizik, epistemoloji, aksiyoloji problemlerinde hem çağdaş birikimi anlamada hem de yeni değerlendirmelerde bulunmada işlevsel olacağı söylenebilir. Felsefenin tarihsel bir etkinlik olarak sürekli yeniden inşası gereği de böyle bir girişimi haklı kılacaktır." 

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]