"Yeni Anayasa Tepeden Dayatmayla Yapılamaz"

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 542. hafta açıklamasında yeni anayasa tartışmalarının başkanlık sistemine kilitlenmesi eleştirilerek “İhtiyacımız, halkın bir arada yaşama iradesini, hakkaniyete dayalı bir hukukla teminat altına alacak adil bir toplumsal sözleşmedir.” denildi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 542. hafta açıklamasında yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak “Anayasa meselesi, toplumsal tabanın talepleriyle birlikte konuşulmuyor. Memleketin tek derdi başkanlık sistemiymiş gibi, tüm tartışmalar bu konuya odaklanıyor.” denilerek, “Üzülerek gözlemliyoruz ki, insanlarımız birbirinin acılarına yabancılaşmış bir hale geldi. Toplumun bir kesimi, diğer kesiminin yaşadığı haksızlıklara giderek duyarsızlaşıyor… Neredeyse “barış” demek, insanların ölmemesini istemek suç, savaş çığırtkanlığı yapmak marifet sayılır oldu! Böyle bir vasatta, yeni bir anayasadan önce, baskı, korku ve sindirme siyasetinin bitmesi gerekiyor. Hepimiz, toplumsal barış ve kardeşliğimizin aldığı ağır yaraları sarmak için, iyileşmek için sulh ve sükunet dönemine ihtiyaç duyuyoruz. Yeniden birbirimize kulak vereceğimiz bir ortam istiyoruz.” çağrısı yapıldı. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği tarafından yapılan açıklamada “Toplumları bir arada tutan iktidarlar, askerler, bürokratlar, liderler ya da başkanlar değil, insanların bir arada yaşama iradesidir. Unutulmasın ki, bu iradeyi ayakta tutacak olan da ancak haktır, adalettir, özgürlüktür.” denildi.

Basın açıklamasında, platformun 10 yıldır ülkede bir sistem sorunu yaşandığına dikkat çektiği hatırlatılarak “Mevcut sistem, bu ülke insanlarının hiçbir gerçekliğine uymuyor; hiçbir hakkını gerçekten karşılamıyor, hiçbir beklentisine hak ettiği gibi cevap vermiyor. Halkı değil, yalnızca devleti baz alıyor. Devletin tüm imkânları ise maalesef halkın değil askeri, siyasi ve ekonomik çıkar gruplarının hizmetine koşuluyor. Sanki devlet halk için değil, halk devlet içinmiş gibi… Sanki tüm vatandaşlar, siyasal iktidarların kulu, kölesiymiş gibi… Yeni bir anayasa, ancak bu durumu altüst edecekse anlamlıdır. Aksi takdirde sadece zaman kaybıdır. Evet; herkesin ister siyasal, dini veya kültürel, isterse ekonomik hakları ve özgürlükleri olsun; tüm taleplerinin karşılık bulacağı bir anayasa şart. Böyle bir anayasa, şahsileştirilmiş bir iktidarı tescillemek üzere tepeden dayatarak olmaz. İhtiyacımız, halkın bir arada yaşama iradesini, hakkaniyete dayalı bir hukukla teminat altına alacak adil bir toplumsal sözleşmedir. Güç ve çıkar gruplarının değil, kamu yararının gözetilmesidir. İşte böyle adil bir sistemi sağlamak üzere yeni bir anayasa elbette yapılmalıdır, ama bunu yapacak olan toplumdur.” denildi. 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 542. Hafta Açıklaması

Değerli basın mensupları, duyarlı Sakarya halkı,

Yeni bir anayasa, Türkiye’nin gündemine yeniden taşınmak isteniyor. Lakin önceki dönemde olduğu gibi, bugün de anayasa meselesi, toplumsal tabanın talepleriyle birlikte konuşulmuyor. Memleketin tek derdi başkanlık sistemiymiş gibi, tüm tartışmalar bu konuya odaklanıyor. Anlayacağınız, bundan önceki darbe anayasalarında olduğu gibi, bir kez daha siyasal yönetimi eline alan; kendi arzusuna, kendi keyfine uygun bir anayasanın peşine düşüyor.

Platformumuz, 10 yıllık açıklamaları boyunca, Türkiye’de bir sistem sorunu yaşandığını defalarca belirtmiştir. Bu tespitte hâlâ aynı noktadayız. Mevcut sistem, bu ülke insanlarının hiçbir gerçekliğine uymuyor; hiçbir hakkını gerçekten karşılamıyor, hiçbir beklentisine hak ettiği gibi cevap vermiyor. Halkı değil, yalnızca devleti baz alıyor. Devletin tüm imkânları ise maalesef halkın değil askeri, siyasi ve ekonomik çıkar gruplarının hizmetine koşuluyor. Sanki devlet halk için değil, halk devlet içinmiş gibi… Sanki tüm vatandaşlar, siyasal iktidarların kulu, kölesiymiş gibi… Yeni bir anayasa, ancak bu durumu altüst edecekse anlamlıdır. Aksi takdirde sadece zaman kaybıdır.

Toplumları bir arada tutan iktidarlar, askerler, bürokratlar, liderler ya da başkanlar değil, insanların bir arada yaşama iradesidir. Unutulmasın ki, bu iradeyi ayakta tutacak olan da ancak haktır, adalettir, özgürlüktür. Ne yazık ki, bu ülkede son yıllarda ne adaletin ne hukukun karşılığı kalmamıştır. Daha kötüsü; toplumun bir yarısı, diğer yarısına karşı adeta düşmanlaştırılmaktadır. Sadece ideolojik değil, etnik ve mezhebi farklılıklar dahi bu çatışmacı siyasetin zemini yapılmıştır. Siyasi iktidarı elde tutma çabası, toplumun tüm geleceğinin ateşe sürüldüğü tehlikeli bir noktaya varmıştır.

Sevgili Sakarya halkı, duyarlı dostlar;

Üzülerek gözlemliyoruz ki, insanlarımız birbirinin acılarına yabancılaşmış bir hale geldi. Toplumun bir kesimi, diğer kesiminin yaşadığı haksızlıklara giderek duyarsızlaşıyor. Bu durum; öylesine korkunç bir noktaya vardı ki; ülkenin batısında yaşayan milyonlarca insan, doğusunda yaşanan çatışmalara, çocukların ve hatta doğmamış bebeklerin ölümüne, yaralanmış insanların bodrumlarda ölmeyi beklemesine karşı umursamaz davranıyor. Onlarca yıldır defalarca denenmiş ama her seferinde daha fazla acıya yol açmış şiddet politikalarına kayıtsız kalabiliyor.

Dahası, yaşanan şiddet sarmalı devam ederse, ülkenin doğusundan batısına her ocağa düşecek ateşe körükle gidebiliyor! Bu tehlikeli gidişata karşı ses verenler ise hedef haline getiriliyor. Neredeyse “barış” demek, insanların ölmemesini istemek suç, savaş çığırtkanlığı yapmak marifet sayılır oldu! Böyle bir vasatta, yeni bir anayasadan önce, baskı, korku ve sindirme siyasetinin bitmesi gerekiyor. Hepimiz, toplumsal barış ve kardeşliğimizin aldığı ağır yaraları sarmak için, iyileşmek için sulh ve sükunet dönemine ihtiyaç duyuyoruz. Yeniden birbirimize kulak vereceğimiz bir ortam istiyoruz.

Evet; herkesin ister siyasal, dini veya kültürel, isterse ekonomik hakları ve özgürlükleri olsun; tüm taleplerinin karşılık bulacağı bir anayasa şart. Böyle bir anayasa, şahsileştirilmiş bir iktidarı tescillemek üzere tepeden dayatarak olmaz. Yukarıdan sipariş edilmiş bir metnin, kendi öz iradesine sahip çıkmaktan aciz düşmüş sivil kuruluşların sürece sos olarak katılmasıyla, çatışma ortamlarındaki ipotekli oylamalarla yasalaşmasının çözüm sağlamayacağı doğru anlaşılmalıdır.

İhtiyacımız, halkın bir arada yaşama iradesini, hakkaniyete dayalı bir hukukla teminat altına alacak adil bir toplumsal sözleşmedir. Bu, halka tektipçi bir resmi ideolojinin şart koşulmaması demektir. Siyasal hakların herkese eşit olarak sağlanmasıdır. İstendiğinde, halkın kendisini doğrudan yönetebileceği mekanizmaları da kurabilmesidir. İnsanların inancını özgürce yaşayabilmesidir. Düşüncelerini korkmadan ifade edebilmesidir. Sosyal ve ekonomik adaletin tesisidir. Güç ve çıkar gruplarının değil, kamu yararının gözetilmesidir. İşte böyle adil bir sistemi sağlamak üzere yeni bir anayasa elbette yapılmalıdır, ama bunu yapacak olan toplumdur.

8 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]