Vurulan Sensin, Ölen Kardeşin!

Hendek Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği (HENDER), Hendek Anadolu Gençlik Dergisi Temsilciliği (AGD) adına Mehmet Arslan bir basın açıklaması yaptı.

Gazze'de Filistin'de yaşayan halkın içinde bulundukları durumun değerlendirildiği basın açıklaması şu şekilde;

03 – 09 Ekim arasında Yahudilerin Sukot / Çardaklar bayramı kutlandı. Birkaç hafta önceden beri Yahudi aşırı gruplar bu kutsal günlerinde Mescid-i Aksaya baskın düzenlemek üzere çağrıda bulunmakta idiler ve yaptılar. Bilindiği üzere Siyonist cinayet şebekesi İsrail, insanlık coğrafyasının yüreğine ucu zehirli bir hançer gibi saplanmış, şiddet ve imha politikaları ile her gün katliamlar işlemektedir.

Geçtiğimiz kış Gazze kuşatmasının ardından şimdi yine şiddet dozunu arttırarak Mescid-i Aksa üzerine yıllardır derinleştirdiği imha planını devreye sokmaktadır. Arkeolojik kazılar ve sair bahanelerle bu tarihi ve Müslümanlar açısından gerek siyasi gerekse de manevi açıdan değerli mescidi, altından oyarak yıkma hesapları yapmaktadır.

Filistin halkı, topraklarının ortasından acı bir çizgi olarak geçen duvarla kendi evinde mahpus hale getiriliyor. Kuşatma ve ambargo altındaki Gazze’de can kayıpları devam ediyor. İşgal yönetimi ise Kudüs’te Müslüman kimliğin izlerini silmek için her türlü gayreti gösteriyor... Filistinli kardeşlerimiz ise işgale ve katliamlara rağmen Mescid-i Aksa’mızı korumak için canlarını ortaya koyarak direnmeye devam ediyor. Yerel ve küresel egemen güçlerin, Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Örgütü, Avrupa ya da Arap Birliği gibi kurumların kayıtsızlığına ve çıkarcı politikalarına rağmen teslim olmuyor, direnişten vazgeçmiyor ve Mescid-i Aksa’yı gerekirse çıplak elleriyle savunacaklarını ilan ediyorlar… Kardeşlerimiz sadece Mescid-i Aksa’yı, Kudüs’ü ya da Filistin’i korumakla kalmıyor, İntifada’yla aynı zamanda ümmetin onurunu, iffetini, namusunu, umudunu ve geleceğini de savunuyor. Bu direniş örnekliğini kendi yerelimizde diriltemediğimiz takdirde zilletin bizden pek de uzak kalmayacağını anlatmaya çalışıyor. “Hâlâ ibret almayacak mıyız?”diye haykırıyorlar. “Allah’ın kulları, kardeş olunuz!”(Müslim).

 

Bir aydan beridir Kudüs’e gönül vermiş yiğit ve inanmış gençler Mescid-i Aksa’nın artık açıktan yıkılacağı bilgisi üzerine kendilerini buraya kapatarak “Mescid yıkılırsa biz de onunla birlikte gideriz” diyerek bu yıkımın önüne geçmeye çalışmaktadırlar. Kudüs yıkılırsa altında kalalım diyerek gövdelerini zulme ve yıkıma siper eden bu inanmış yürekler aslında şu koca dünyaya çok net mesajlar vermektedirler. İslam dünyasına mensup olduğunu iddia eden pısırıklara, çok açık mesajlar vermekte ve ortaya koydukları hayatlarını, zulme ortak yaşamaktansa şereflice ölmekle taçlandırma yolunu seçiyorlar.

Mescid-i Aksa'nın altında devam eden kazılar, Mağripliler kapısının işgali, Burak duvarının işgali, Mescid-i Aksa'nın kapılarında giriş – çıkışlarda gerçekleştirilen keyfi uygulamalar, Kudüs'lü Müslümanlara yönelik zorunlu göç politikaları, ev gaspları, öteden beri dillendirilen Mescid-i Aksa'nın yerine bir Yahudi sinagogu inşa etme politikalarının bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Mescid-i Aksa’ya yapılan son saldırı, nabız yoklaması olarak telakki edilmekte. İsrail Hükümeti ve birimleri şu anda tepkileri gözlemlemekte, tahlil etmekte ve kararlarını bu tepkilere göre belirleyecekleri düşünülmektedir. Ve neticesinde de şu an İslam coğrafyasından gelen tepkilerle baskına ara verdiler; ama bu vazgeçecekleri anlamına gelmiyor.
Bizler HENDEK’ TEN tüm dünyaya şunu söylüyoruz. Adalet er geç yerini bulacak, zulme uğratılan insanlar elbet hesap soracak ve elbet zalimler hak ettikleri cezayı bulacaktır. Gelin zalimlerin tarafında değil vicdanın ve insanlığın yanında olun, bu yangına bir kova su da siz dökün. İsrail’e ikram ettiğiniz benzinler size de sıçrar ve İsrail’le birlikte sizi de yakar. Hakeza hükümete ve ilgili bürokratik güçlere de seslenerek şunu hatırlatıyoruz. İsrail ile yakınlaşma utancını, mazlumların ahını ve katillerle ortaklığı sonlandıracak açık ve net adımlar atın. Uluslararası çağrılarla yeniden “one minute” deyin ve kendinize gelin.

Bunu başlatacak kapasite ve imkânlara sahip olduğunuzu biliyoruz. Harekete geçin ve hepimizin bu enkazın altında sefilce eriyip gitmesine razı olmayın. Zira Mescid-i Aksa Müslümanların Siyonizm’e karşı kalesi, onurudur. Eğer ümmet fikrinden bahsedilecekse İslam ümmetinin pençelerinin belirdiği yerdir Kudüs. Bu kale dimdik durmalı, Müslümanların siyasi namusu sahipsiz bırakılmamalıdır. Kudüs ve Mescid-i Aksa sadece Müslümanların değil tarih boyunca insanlığın vicdanının inşa edildiği yerdir. İnsanlığın kültür ve dinamizminin atar ve toplardamarı, bir diriliş yatağı, peygamberler meskenidir. Cihan devleti Osmanlı mirası ve II. Abdülhamit’in emanetidir.

Bugün dünya güçleri aslında semboller üzerinden savaşım vermektedir. Mescid-i Aksa bir semboldür. Sembollerini yitirenler, şiarlarını yitirirler. Şiarlarını yitirenlerse kıblelerini… Kıblelerini yitirenlerin ise artık kaybedecek hiçbir şeyleri yok demektir. Onları artık zillet ve aşağılanma beklemektedir.

Hükümetten duygusal sıcaklıklarına sahici ve sonuç getirici tutumlar eklemelerini ve cinayet şebekesini geri adım attırıcı politik bir dil geliştirmelerini bekliyoruz. Siyonizm ve onu peydahlayan emperyalizme karşı yapılacak tek şey onurlu olmak ve bu onur için mücadele verenlere sahip çıkmaktır. Burdan direnişe, Hamas’a, Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya ve tüm mazlumlara bin selam diyoruz… 

“Müminler müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa artık Allah’tan ilişiği kesilmiş olur. Meğerki onlardan gelecek bir tehlikeden dolayı takiyyede bulunasınız. Allah size kendinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allah’adır.” (Ali İmran Suresi 3/28)

HENDEK EĞİTİM KÜLTÜR ve DAYANIŞMA DERNEĞİ(HENDER),HENDEK ANADOLU GENÇLİK DERGİSİM TEMSİLCİLİĞİ(AGD) adına Mehmet Arslan basın açıklamasını okumuştur.

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]