Kocaali Caferiye Köyü

KONUM VE GENEL YAŞAM

Sakarya'nın Kocaali ilçesine bağlı olan Caferiye Köyü 41°4 enlem ile 30°57 boylamlarında yer alır.

Caferiye köyü kuzeyindeki Karadeniz'e sıfır olup doğusundaki Melen nehri ve batısındaki çam ormanlarıyla doğayla iç içedir. Ayrıca köy içlerinde ve çevresinde bulunan fındık ağaçları da bu doğal bütünlüğü tamamlamaktadır. Köy içlerindeki evler genellikle iki ya da üç katlı olup geniş bahçeleriyle hoş bir doğal bütünlük sergilemektedir. Sahil şeridi ise daha çok köy halkı dışındaki yerli turistlerden oluşmaktadır.

Nüfusun 3/2'si büyük şehirlerde ve yurt dışında yaşamaktadır. Kışın nüfusun azaldığı köyde yazın şehirlerde ve yurt dışında yaşayanların gelmesiyle nüfus 2 katına çıkar. Yazın yerli ve yabancı turistlerin gelmesi de nüfusu arttıran etkenlerdendir. Köyde yaşyan halk ise geçiminin büyük bir kısmını fındıktan sağlar.

KÖYÜN KURULUŞU VE ADI

1877 yılında Abhazya’daki Rus zulmünün artması ve can güvenliğinin kalmaması sebebi ile anayurdunu terk etmek zorunda kalan Açba Cafer Bey Osmanlı topraklarına ilk olarak İğneada da ayak basmıştır.

Buradaki bir Rus müfrezesini arkadaşlarının yardımı ile etkisiz hale getirip Osmanlı kuvvetlerine teslim etmiş, bu başarısından dolayı dönemin Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit tarafından takdir ile karşılanmış ve istediği bir yerde halkı ile yerleşmesini sağlayacak bir ferman ile ödüllendirilmiştir.

Cafer Bey yerleşim yeri tercihini hem anayurduna benzeyen hem de kendisinden önce gelip yerleşen arkadaşlarının (Abuğba Hüseyin Efendi, Abuğba Sarı Ahmet Efendi, Abuğba Cerrah İsmail Efendi, Öyüzba Recep Efendi, Argun Hüsrab Efendi) yaşadıkları ve hala torunlarının da yaşadığı bu köyden yana kullanmıştır. Köye ilk 1856 yılında gelen ve diğerlerinin de gelmesine önayak olan kişi ise Recep Efendidir.

Ancak; Cafer Bey ve arkadaşlarının bu köye yerleşmeleri çok kolay olmamıştır.onlardan önce bu toprakları mera olarak kullanan Türk Beyleri buna karşı çıkmış, aralarında uzun ve hararetli tartışmalar yaşanmıştır. Hem Padişah Fermanı hem de Cafer Bey ve Arkadaşlarının kararlı tutumları Türkmenlere geri adım attırtmıştır.

Köye; Cafer Bey’in adından esinlenerek, Onu liderleri olarak gören arkadaşları tarafından CAFERİYE adı verilmiştir. Cafer Bey 1897 yılında 58 yaşında bir düşmanı tarafından zehirlenerek öldürülmüştür ve mezarı Caferiye köyündedir.

TARİHİ EVLER

Şu anda köyde kurulduğu dönemden kalan kullanılır durumda dört ev bulunmaktadır. Bu evler Cafer Bey geldiğinde var olan ve daha sonra büyük oğlu Musta Bey’e bıraktığı ev model alınarak inşa edilmiştir. (bu ev 1979 yılında yıkılmış ve günümüze ulaşamamış)

1- Cafer Bey’in evi; ahşap, iki katlı evi ilginç kılan bir özelliği de 1930 larda köyde bir fabrika kuran Almanlar tarafında onarılmış ve kullanılmış olması

2- Cerrah İsmail Efendi’nin evi; ahşap, 3 katlı Cerrah İsmail Efendinin kendisi tarafından inşa edilmiş

3- Cerrah İsmail Efendi’nin büyük oğlu için yaptırdığı ev

4- Recep Efendi’nin oğlu Kara Mustafa’nın evi; 3 katlı olarak yapılmış ancak daha sonra 1 katı alınmış
(*) Mensup oldukları soylar

DOĞAL GÜZELLİKLER

Marmara Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi sınırında , Karadeniz ile Melen Nehri arasında bir yarım ada şeklindeki köyde yeşil ve mavinin kucaklaştığı kumsalda denizin ve güneşin keyfini çıkarmak, Melen Nehrinin denize kavuştuğu boğaz manzarasında taze balık yemek mümkün… Ayrıca çam ormanı içindeki yollar yürüyüş severlerin, eşsiz nehir manzarası eşliğinde sandal sefası da romantiklerin ve doğa fotoğrafçılarının hizmetinde.

KÖY HALKININ GENEL DURUMU

Köy; Abazalarla 1980'lerin sonlarından itibaren Doğu Karadeniz den göç eden Doğu Karadenizlilerden oluşmakta yanı sıra köyü sayfiye yeri olarak kullanan kent kökenli yazlıkçılarda bulunmaktadır.

Başlıca geçim kaynağı fındık, küçük çapta hayvancılık da yapılmaktadır. Köydeki Abaza topluluğunun çoğunluğu hem kentli hem köylü. Büyük bölümünün İstanbul ve Adapazarı’nda farklı işleri var ancak köye deki evlerini ve yerlerini muhafaza edip hafta sonlarını ve yazlarını köyde geçirmekteler. Köy ile ilgili her türlü faaliyette köyde yaşayanlarla eşit hak ve sorumluluğa sahipler.

GELENEKLER

Köy halkının çoğunluğunu Abazalar oluşturduğu için Abaza gelenekleri baskındır. Abazaların sosyal hayatında gelenek-görenekleri büyük önem taşır ve belirleyicidir. Basit eğlencelerin bile törensel bir havası vardır ve bütün törenler kadın erkek birlikte yapılır.

Cenazeler ve düğünler çok önemlidir, uzak yakın bütün akrabaların, aynı köyden olanların düğün ve cenazelerine katılma zorunluluğu vardır. Bu törenler yalnızca akrabaların değil köy halkının da sorumluluğudur.

Günümüzde düğünler her ne kadar düğün salonlarında yapılsa da bir gün önce mutlaka köyde geleneklere uygun bir tören düzenlenir ve bu törende akordeon eşliğinde Abaza oyunları oynanır, misafirlere yemek ikram edilir. Kendi kültürlerinde olmamasına rağmen davul - zurna uzun zamandır bu eğlencelerdeki yerini almıştır.

İnsanlar arasındaki ilişkilerde ‘yaş’ her türü kariyerin önündedir ve belirleyicidir. “Büyüğe saygı” ilişkilerin özüdür. Aile içi ilişkilerde de bu kural esas alınır.

Çiftler aile büyüklerinin yanında birlikte bulunmazlar. Gelinler eşlerinin aile büyükleriyle -onlar özel bir törenle bu durumu değiştirmeden önce- konuşamazlar. Uzak – yakın akrabalar arasında evlilik kesinlikle yasak olduğu gibi aynı köyde yaşayanlar arasında da evlilik yapılmaz. Akrabalık ilişkileri çok sıkıdır klanlar halinde yaşıyorlar desek abartmış olmayız.

Kullanılan Kaynak:
http://caferiye.com/koyumuz.php

16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]