Valilerimizden Hassasiyet Bekliyoruz
Gıda güvenliğinin de önemine değinen Atalay, "Gıda ile ilgili bütün işyerleri de dahil bütün işyerlerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesi konusunda yetki belediyelere ve il özel idarelerine devredilmiştir. Yerel yönetimlerin görevlerinin başında gıda maddelerinin üretimi ve bunların tüketime sunulduğu yerlerin hijyen ve sağlık kurallarına uygunluğunun sağlanması gelmektedir. Yerel yönetimler gıda üretimi ile ilgili işyerleri ruhsatlandırırken, teknik ve hijyenik şartlarını taşıması bakımında daha dikkatli davranmalıdır. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen gıda güvenliği konusunda herhangi bir ruhsatlandırma ve denetim boşluğuna meydan verilmemelidir. Vatandaşlarımızın sağlıklı yaşam için temel şartı olan temiz gıdaya erişebilmesi ve tüketebilmesi hükümet olarak üzerinde önemle durduğumuz konuların başında gelmektedir. Diğer bir konu sağlıklı içme suyudur. İçme suyunun standartlara uygun olması çok önemli. Bu konuda da genelgemizi de yayınladık. Valilerimizden büyük hassasiyet bekliyoruz. İçme suyu konusunda çok duyarlı olmalıyız. Eskimiş su şebekelerinin yenilenmesine önem vermeliyiz. İçme suyu ile ilgili tahlilleri sürekli yapmalıyız ve bunları kamuoyuyla paylaşmalıyız" dedi.

Atalay, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"MOBESE çalışmaları ve diğer güvenlik hizmetlerinde il özel idarelerin katkılarına çok teşekkür ediyorum. Biliyorsunuz ben İçişleri Bakanlığı'na başladığımda yaklaşık 2 yıl önce sadece İstanbul'da MOBESE vardı. Şu anda 60 kadar ilimizde MOBESE çalışıyor. Ama MOBESE'si tamamlanmayan illerimiz var hızlı tamamlamak zorundayız. Bu yılı polis merkezleri yılı ilan ettik. Yani eski karakolların ismi şimdi polis merkezi. Türkiye'de bin 300 civarında polis merkezimiz var. Bu polis merkezlerimizin çoğunun fizik şartları veya iş donanımları yeterli değildir. Şu anda yeterli değil. Hem polisimizin rahat çalışması için hem de gelen vatandaşın temiz bir ortamda daha rahat iyi muamele nezih bir muamele görmesi açısından şimdi yeni bir polis merkezi projesi oluşturduk. Bütün polis merkezlerimizi daha şeffaf, daha temiz daha insani bir ortama kavuşturuyoruz. Bu polis merkezleri güvenliğin vitrinidir, polisin vitrinidir. Ve oralar eskisi gibi vatandaşın çekindiği, vatandaşın rahatça girip derdini paylaştığı, polisle kaynaştığı mekanlar olsun diye çalışıyoruz. Buralarda hizmet görecek polislerimizi özel olarak eğitiyoruz. Vatandaşa nasıl muamele edilir, gelen vatandaş nasıl karşılanacak. Herhangi bir konu için gelen vatandaşa onlara ikramda bulunulsun. Rahat bir ortamda işini görsün, bunu arzu ediyoruz. Ayrıca bütün nezarethaneleri kameralı ve kayıtlı hale getiriyoruz. Hem göz altındaki kişileri korumak hem de polisimizi gelecek şaibelerden kurtarmak için her şeyi şeffaf hale getiriyoruz. Şeffaflık bütün karanlığı ve bilinmezlikleri önleyen bir ilke. Bu polis merkezlerinin 2009 sonuna kadar, yenilenmesi bizim için önemli. Yerel yönetimlerden herkesten katkı bekliyoruz. Biz maddi imkanlarımız el verdiğince, kaynak göndereceğiz ama yerel yönetimlerin de desteği olsun."
