Hatice Bilen Buğra'nın İmza Günü Yapılacak

Ötüken Yayıncılık’tan çıkan “Bir Tokada Bir Koca” kitabı çerçevesinde yapılacak söyleşi yarın saaat 14-00'de SAİT TANIŞ KÜLTÜR MERKEZİ (Ağa Camii Karşısı)'nde gerçekleşecek.
 

HATİCE BİLEN BUĞRA

1951'de Adapazarı'nda doğdu. İlk, orta ve liseyi Adapazarı’nda, yüksek öğrenimini İstanbul'da tamamladı. Bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra Tarık Buğra'yla evlendi

ESERLERİ:

AYIN UYSAL IŞIĞI

Toplumun farklı tabakalarında yaşayan kadınların mesele ve iç dünyalarının anlatıldığı on altı kısa hikâyeden oluşur. “Oturacak bir kahve, sokulacak bir ağaç altı buluncaya kadar sırılsıklam olmuşlardı. Üstlerinden sular damlaya damlaya kapısına dayandıkları lokantanın garsonu, kendilerini içeriye almadan önce radyonun sesini kısmış ama dinlediği şarkıyı gene de duymuşlardı: Andıkça geçen günleri / Hasretle derinden…”

1914´LERDEN 1940´LARA; TÜRK RESİM VE ROMANINDA GERÇEKÇİLİK

Konusu ve işleniş tarzıyla yazarın farklı bir yönünü ortaya koyar.  Osmanlı Modernleşmesi’nin iki ana eksenini oluşturan “resim” ve “edebiyat” alanlarında ortaya konulmuş eserlerden hareketle, onların yapıldıkları dönemin ruh ve zihniyetini anlamağa çalışan bir eserdir. Siyasi yapı İmparatorluktan Cumhuriyete dönüşürken, sosyal ve kültürel yapıda 17.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar devam ede gelen ve Tanzimat sonrasında hızlanan değişimin 1914-40 arasına nasıl yansıdığı, “gerçekçilik” ışığı altında incelenir.

AYNADAKİ BOŞLUK

Yazarın yayınevimizce yayınlanan tek romanıdır. “Daha bir dikkatle baktı aynaya… Bir köşesinde annesinin ince hayali teessürle ağlıyor, öteki köşesinde Semih’in genç yüzü bozgun ifadesiyle soluyordu. Ev içinin sessizliği aynada derinleşiyor, koyulaşıyor, gölgeler halinde akıyordu. Bu sessizlikte bu gölgelerden ruhuna sinen hüzünle aynadaki boşluk büyüyor, ona her şeyin nafile olduğunu derinden derine duyuruyordu.”  “Yeniden baktı aynaya: Geçmişinin aynasıydı bu; istikbali yansıtmıyordu. İstikbal karanlıktı. Onu karartan da üzerine düşen bir gölgeydi.”

UMURSANMAYAN KADINLAR

Feminizm festivalinin en şaşaalı dönemine rastladığı için kahramanları olan gerçek kadınlara yeterince ulaşamayan, edebiyatımızdaki yeri anlaşılmayan bir eser... Yazarın ilk hikâye kitabıdır. Kırsal kesimin ya da küçük kentlerin umursanmayan kadınları, kültür ortamları, yaşayış tarzları, töreleri ve gelenekleri anlatılır. Onların topluma ve toplumun onlara bakışının resmi çekilir. Oturmuş bir üslup ve şiirli bir dille.

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]