"Gezi, Kriz ve Kritik Konferansı"

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Siyaset Araştırmaları Direktörü Yrd. Doç. Dr. Hatem Ete, Gezi Parkı olaylarına ilişkin, "Eylemleri yeni Türkiye\'de artık AK Parti\'nin öncülüğünde dindar değerlerin daha baskın olduğu siyasal merkezin kurulacağına dair endişenin tetiklediğini düşünüyorum" dedi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsünce SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi\'nde düzenlenen "Gezi, Kriz ve Kritik Konferansı"nda konuşan Ete, Gezi Parkı protestolarının yekpare olmadığını öne sürdü.

Olayların son günüyle bugünü arasında fark olduğuna işaret eden Ete, "Gezi eylemleri üç başkalaşıma uğradı. Bir toplumsal hareket olarak başladı, siyasi hareket olarak bitti ve siyasi mücadele alanı olarak bugün de devam ediyor. Toplumsal hareket olarak başladığı zaman çok  bereketli, üretken ve kurucu bir siyasal deneyim imkanı sağlayan bir olaydı" diye konuştu.

Ete, toplumsal hareketlerin beklenmedik, kuşatılamaz ve sınırlandırılamaz olduğu için muhalefeti sevindirdiğini aktararak, bu nedenle iktidarın eylemleri tanımlama ihtiyacı hissedeceğini söyledi.

"Gezi Parkı olaylarının yanında ve karşısında durarak yapılan tanımlamalar neticesinde eylemler toplumsal hareket özelliğini kaybetti" diyen Ete, "Gezi, siyasal harekete dönüştü. Siyasal hareket, kolay tanımlanabilen bir hareket. Benim bugün Gezi\'nin zihnimde siyasal olarak nereye denk geldiğiyle ilgili hiçbir şüphe yok" ifadesini kullandı.

"Gezi Parkı olaylarının polis müdahalesiyle ilişkili olduğunu düşünmüyorum"

Ete, Gezi Parkı olaylarının başlamasından bir hafta sonra eylemci kimliğinin dönüşümüne şahit olduğunu belirterek, kimliğin değişmesiyle protestoların misyonunun da değiştiğini ileri sürdü.

"Gezi Parkı olaylarının ikinci haftasından sonra sokakta daha fazla kalma yeteneği olan, polisle nasıl çatışılacağını bilen insanlar, sokağın sözcülüğünü ele geçirdi" diyen Ete, "Eşkıyalık, Gezi olaylarının ilk günleri değil, ilerleyen günlerden sonra çıkmaya başladı. Ben polis şiddetini hiçbir yerde savunmadım. Polis şiddetinin Gezi olaylarıyla ilişkili olduğunu düşünmüyorum. Polis her yerde şiddet uyguluyor, birçok olayda bunun yansımalarını gördük. Niye ısrarla \'Gezi\'de şiddet yoktu\' demeyi hissediyoruz çünkü başka bir Gezi kurgusu daha çok hesabımıza geliyor" şeklinde konuştu.

Ete, Gezi olaylarının nasıl tartışılacağı konusunda ciddi siyasal mücadele olduğuna işaret ederek, her olayın Gezi\'yle ilişkilendirilmeye başlamasının eylemlerin içini boşalttığını savundu.

"Gezi Parkı olaylarında hükümetin siyasal mühendisliği varsa, bu mühendisliğin 10 katı kadarının Gezi\'nin yanında duran insanların ürettiği söylemle bu misyona dönüştüğünü düşünüyorum" diyen Ete, sözlerini şöyle tamamladı:   

"Gezi\'ye ne yol açtı\' diye çok düşündük o zamanlar. Bunun iki yönü olduğunu düşünüyorum. Bu, öfke patlamasıydı. Öfkeli insanların neye öfkelendiğini anlamamız lazım. Bir de öfkenin niye biriktiğini anlamak lazım. Unsurlar çevreci bir duyarlılık, polis şiddetine karşıtlık ve hükümetin ilk günlerde olayı bastırmasına yönelik itiraz. Gezi olaylarının ben bir yeni Türkiye eylemi olduğunu düşünüyorum. Zamanlaması ve biriktirdiği öfke itibarıyla bu, vesayet sonrası Türkiye eylemiydi. Siyasal merkez dönüştü, bu dönüşüm bazı insanlarda tedirginlik, endişe ve yenilmişlik duygusu üretti.

Eylemleri yeni Türkiye\'de artık AK Parti\'nin öncülüğünde dindar değerlerin daha baskın olduğu siyasal merkezin kurulacağına dair endişenin tetiklediğini düşünüyorum."
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]