Dünya Şokta: "Bu Delilik"

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Başsavcı, iddianamesinde AK Parti'nin 'laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'ni öne sürdü.  
 
Yeni bir demokrasi sınavı başladı...

Mesai saatinin bitimine yarım saat kala yapılan başvuru hem Türkiye'de hem de Avrupa'da şaşkınlıkla karşılandı. Yalçınkaya, iddianamede, eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve TBMM eski Başkanı AK Parti Milletvekili Bülent Arınç'ın da aralarında bulunduğu 71 partili hakkında 5 yıl siyaset yasağı istedi.

Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, AK Parti'ye kapatma davası açtı. Ardından da sessizliğe büründü. DTP davasının aksine hiçbir açıklama yapmadı. Davayla ilgili bilgiyi Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç verdi. Kılıç, geç açıldığı için davayla ilgili herhangi bir işlem yapamadıklarını belirtti. İddianamenin pazartesi günü çoğaltılarak, Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtılacağını ve sürecin başlatılacağını kaydetti.

Kılıç, kaç kişi hakkında siyasi yasak istendiğinin sorulması üzerine, "Doğrusu dava dilekçesine çok fazla bakamadım. Ama sonuç itibarıyla baktığımda 71 kişi hakkında siyasi yasaklı olma talebi var. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve eski Meclis Başkanı Arınç'ı, listenin başında gördüm.'' dedi. Kılıç, parti kapatma davalarında izlenen yolun aynısının AK Parti hakkında açılan davada da izleneceğini vurguladı.

Bir gazetecinin DTP için istenen yaptırımların AK Parti için istenip istenmediği sorusuna, "Dava dilekçesini tam olarak inceleyemedim. Sonucuna baktım, böyle bir talebi görmedim. İddianame 150-160 sayfa civarında." karşılığını verdi.

Başsavcı'nın iddianamesiyle ilgili net bilgiler yok. Kulislerde konuşulan iddialara göre AK Parti'ye ödenen Hazine yardımının bloke edilmesi istendi. Üniversitelerde başörtüsüne serbestiyet getiren anayasal düzenleme sonrası gelişen olaylara değinildi. Danıştay'a yapılan silahlı saldırı olayından da AK Parti sorumlu tutuldu. Başbakan Erdoğan'ın "Dini konular ulemaya sorulmalı." ve "Başörtüsü velev ki siyasi simge olsa ne olur?" şeklindeki sözlerinin de iddianamede yer aldığı belirtiliyor. Arınç'ın ise, "Dindar cumhurbaşkanı istiyoruz." şeklindeki sözlerine işaret edildiği kaydediliyor.

Bikinili reklam iddiası da gerekçede

Dilekçede İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin billboardlarda bikinili afişlere yer vermediği iddiasının da yer aldığı belirtildi. Gazete haberlerine dayandırılan iddiaya göre Çek manken Adriana Karembeu'nun bikinili resimleri sansürlendi. Bazı AK Partili belediyelerin içki yasağı getirdiği, tabelasında İETT yazan araçların Gaziosmanpaşa'daki okullara sadece kız öğrencileri bıraktığı ileri sürüldü.

Yalçınkaya, eski Cumhurbaşkanı Sezer'in son dakika atamasıydı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 3 aday arasından atandı. Seçildiğinde 'sert hukukçu' yorumları yapılan Yalçınkaya, bu göreve geldikten sonra ilk iş olarak DTP'ye kapatma davası açtı. Yalçınkaya, AK Parti'ye kapatma davasını açmak için İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın kapanmasını bekledi ve ekonomik kaygılarla cuma gününü tercih etti. Başsavcı Yalçınkaya ve Başsavcı Vekili Kubilay Özkan, davayı açtıktan sonra saat 17.30'da başsavcılık binasından ayrıldı.

[AYDINLARIN TEPKİLERİ]

Prof. Dr. Ergun Özbudun: Uzaydan yeni halk getirsinler

En iyi ve sağlam yol, halkı kapatmaktır. Uzaydan halk getirmektir. Bu gerekçelerin hiçbiri hiçbir demokratik devlette parti kapatma nedeni olmaz. Türkiye zaten yarı demokrasiye sahip devlet olarak görülüyor. Bundan sonra nasıl görüleceği malum. Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kapatma kararı verebileceğini sanmıyorum.

Prof. Dr. Toktamış Ateş: Böyle saçmalık olmaz
Dava manasız. Böyle saçmalık olmaz. Bunun aksini düşünmek mümkün değil. Kapatma davasını gerektirecek bir şey yok.

Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Milleti kapatmaya çalışıyorlar
Demokrasilerde meşruiyetin tek kaynağı milli iradedir. Bu kapatma davası milli iradeye kilit vurmak demektir. Türkiye'de hukuk çok belirsiz bir kavram. Neyin hukuka uygun, neyin hukuk dışı olduğunu baştan kestirmek mümkün değil.

Milliyet Gazetesi yazarı Taha Akyol: Demokrasiye aykırı
Dava, demokrasiye aykırıdır. Anayasa koyucu parti kapatmayı zorlaştırmıştır. Demokrasilerde anayasa koyucunun üzerinde bir makam yok. Şiddete başvurmuyorsa bir partiyi kapatmak çağa uymuyor.

Milliyet Gazetesi yazarı Derya Sazak: Türkiye, bunları aşmalı
Davayı demokratik bulmuyorum. Yüzde 47 oy almış bir iktidar partisinin kapatılmak istenmesi hukuki yönden değerlendirilebilir; ama demokratik açıdan sağlıklı değil. Siyasi partilerin kapatılması, müdahale dönemleri, ara dönemlerde veya postmodern dönemlerde olmuş. Türkiye, artık bu yöntemleri aşabilmeli.

[İŞ DÜNYASININ TEPKİLERİ]

Hüseyin Üzülmez (TOBB Başkan Yardımcısı): Ekonomi zarar görecek

Halkın verdiği oylarla iktidar olan bir partinin önünün parti kapatma ile kesilmesi yanlış. Gelişmelerden ekonomi olumsuz etkilenecek. Bu tür hareketler, gelişen ekonomiye zarar verir. Türkiye'yi istikrarsızlığa götürür.

İbrahim Kefeli (TÜSİAD üyesi): İş dünyası olumsuz etkilenecek
Demokrasiye zarar veren bu girişime şiddetle karşı çıkıyorum. İstikrar bozulacak, büyüme duracak. Tekrar koalisyon dönemlerine geri dönmek ülkeye herhangi bir fayda sağlamaz. İş dünyası, bu süreçten olumsuz etkilenecek.

Mehmet Kaya (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): İki kişiden birinin oyunu aldılar
AK Parti, her iki kişiden birinin oyunu aldı. Meşruiyetini ispat etti. Bu tür partilerin kapatılması demokrasiye zarar verir; büyüme sürecini sekteye uğratır.

Ömer Bolat (MÜSİAD Başkanı): İnanılmayacak kadar yanlış
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrar aradığı bir dönemde iktidar partisine kapatma davası açmak hukuk ve demokrasi açısından son derece yanlış bir tutum. İnanılmayacak kadar yanlış bir karar. Partileri vatandaşlar değerlendirir, vatandaşlar büyütür ya da kapatır. Bunun yolu da demokrasilerde seçimdir.

Hazim Sesli (Türkiye Genç İş adamları Derneği Başkanı): Gelişmemizi engeller
Böyle bir adım Türkiye'nin gelişmesini engeller. Türkiye demokratik bir ülke, ne olursa olsun bir partinin kapatılması düşünülemez. Kararı demokrasi ve ekonomik açıdan olumlu bulmuyorum. Türkiye'nin daha ileriye gitmesi gerekiyor. Demokrasinin geliştirilmesi gerekiyor.

Savcı, kendini komik duruma düşürdü

Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): Bu, tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. AK Parti demokratik yollarla seçilmiş, kanunları Meclis'in çoğunluğunun desteği ile çıkarmış bir parti. AK Parti'nin laiklik karşıtı bir kanun çıkardığına, bir faaliyette bulunduğuna şahitlik etmedim. Savcılar, bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor. Bu dava, benim de raporumda işaret ettiğim gibi yargının acilen derinden ıslah edilmesi gerektiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

Graham Watson (AP'nin Liberal Demokrat Parti Başkanı): Çok tuhaf bir hadise
Bu habere çok şaşırdım. Bu, Avrupa'da çok tuhaf bir hadise olarak algılanacaktır. Avrupa'da hiçbir savcı ılımlı, muhafazakar bir partiyi hele halktan kısa süre önce çok büyük bir vekalet aldıysa kapatmayı tahayyül dahi etmez. Başörtüsü konusunda son derece kısıtlı bir adım atan bir siyasi partiyi kapatamazsınız.

Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Şoke oldum, bu delilik
Bu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu, Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı. AK Parti'nin nasıl olup da laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi olduğunu anlamış değilim. Bu, tamamen icat edilmiş bir bahane, hakikatle hiçbir irtibatı yok. Bu, açık şekilde Türk demokrasisinin hâlâ ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Türkiye acilen siyasi partiler kanununu tekrar ele almalı ve siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getirmeli.

Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Türk yargısının tarafsız olmadığının göstergesi
Siyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu, tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Avrupa için çok rahatsız edici bir haber ve çok tuhaf. AK Parti'nin gizli gündemi ya da Türkiye'yi İslamileştirdiği iddiası ile girmek büyük bir garabet. Ben AK Parti'nin böyle bir gündemi olduğunu hiçbir yerde görmedim, çıkardıkları kanunlarda bu tür bir iz yok. Başörtüsü konusu da bir sebep olamaz, zira bu yasağı MHP ile birlikte kaldırdılar. Bu olay Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor.

Emine Bozkurt (AP üyesi-Kadın Hakları Raportörü): Avrupa'ya güven veren bir partiydi
Türkiye'de halkın büyük bir kısmının oyunu alan ve Avrupa'ya güven veren bir partiye karşı birdenbire kapatma davası açılması çok tuhaf. Bu partiyi Türk halkı hükümet yaptı. Siyasi bir partiyi kapatmak için çok ağır suçlamalar olmalı ve bu ithamlar ispatlanmalı. Farklı fikirleri, programları olan partilerin sürekli kapatılması demokratik değil. Bu haber benim için de çok sürpriz olmadı, zira Türkiye'de maalesef siyasi partiler sürekli kapatılıyor.

Cem Özdemir (AP üyesi): Devlet, kendisine başka bir halk seçsin
Bu dava Türkiye'nin yüzde 50'sine "siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz" mesajı vermektir. Devlet, kendisine başka bir halk seçsin. DTP'yi de eklerseniz halkın yarısından fazlası bir azınlık tarafından dışlanıyor. Avrupa'da yerleşik bir anlayış var: Parti yasakları demokrasilere yakışmıyor. Almanya'da Nazi partilerini bile yasaklamak zor. Bizim böyle bir müracaatımızı Alman mahkemeleri reddetti. Burada AK Parti'yi de eleştirmek istiyorum. AK Parti siyasi partilerle ilgili kanunu düzenlerken daha net tavır almalı ve parti yasaklamayı imkansız hale getirmeliydi. Türkiye, maalesef bir partiler mezarlığı.

Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): Türkiye'nin, 21. yüzyıla uygun hakim ve savcılara ihtiyacı var
Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Adalet kurumlarından böyle bir karar çıkması çok şaşırtıcı. Türkiye'nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var. Bu her halükarda Türkiye için kötü haber. Türkiye'nin Avrupa'daki imajına darbe vuracak. Umuyorum ki, hakim hemen reddedecek davayı.

16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]