Babasının Böbreğiyle Hayata Döndü

Adapazarı'nda 17 yaşında böbrekleri iflas eden Furkan Kolip, 3 yıl böbrek nakli bekledikten sonra sıra gelmeyince babasının verdiği böbrekle sağlığına kavuştu.

Mürvet ve Ahmet Kolip çiftinin 3 çocuğundan biri olan Furkan (21), henüz 2 yaşındayken böbreklerde bozukluklara yol açan 'nefrotik sendrom' adı verilen hastalığa yakalandı. 17 yaşında hastalığı nedeniyle böbrekleri iflas eden Furkan, 3 yıl diyalize bağlı yaşamını sürdürdü. Doktorların nakil olmadığı taktirde öleceğini söylediği Furkan, 3 yıl boyunca organ nakli bekledi. Sıra gelmemesi üzerine babası Ahmet Kolip, oğluna böbreklerinden birini verdi.

Böbrekleri iflas ettikten sonra diyalize bağlandığında bütün dünyasının elinden alındığını hissettiğini söyleyen Furkan Kolip, CİHAN muhabirine yatığı açıklamada, hastalığı nedeniyle eğitimini düzenli şekilde sürdüremediğini belirtti. Diyalizle birlikte hayatının bir makina ile sınırlı kaldığını anlatan Kolip, "Bir kere gireceğimi sandığım diyaliz ünitesine girmeye başladığımda sonu gelmedi. Devamlı gireceğimi anlayınca bütün dünyam sanki elimden alınmıştı. Artık bir makinaya bağımlıydım ve özgürlüğüm yoktu. İlk zamanlar son defa giriyorum diye kendimi kandırıyordum. Haftanın 3 günü bir makinaya bağlı kalıyorsunuz. Artık hayatınızı o makinaya göre şekillendiriyosunuz . Okula bile artık gidemiyordum. İleride ne olacağımı bile düşünemiyordum. Bütün hayellerim bir makinada sınırlı kalmıştı. Makina bütün hayatımı değiştirmişti. Gezmek dolaşmak bir hayal olmuştu. Dünyadan kopmuştum" dedi.

3 yıl boyunca organ nakli için sıra beklediğini, ancak sıra gelmeyince babasının kendisine böbreğini bağışlama kararı aldığını dile getiren Kolip, babasının böbreğini vermek istediğini söylediğinde çok değişik duygular yaşadığını vurguladı. Ameliyattan sonra hayata kaldığı yerden tekrar başladığını anlatan Kolip, şöyle konuştu: "3 yıl nakil olmak amacıyla sıra bekledim. Ama bana uygun böbrek çıkmayınca babam kendi böbreğini verme kararı aldı. Türkiye genelinde organ bağışı cok az, organ bekleyen hasta sayısı cok fazla. Organ çıkma ümidi yok dediler. Bunun üzerine babam kendi böbreğini verme kararı aldı. Babam böbreğini vermek istediğini söyleyince cok değişik duygular yaşadım. O an anlatılmaz sadece hissedilir. Bir baba çocuğu için her türlü fedakarlık yapar. Size kendi parçasını veriyor ve sizi tekrar hayata bağlıyor. Antalya Akdeniz Ünüversitesi'nde nakil oldum. Nakil sırasında çok korkmuştum. Korkulacak bir şey olmadığını ameliyattan sonra anladım. Nakilden sonra hayata kaldığım yerden tekrar başladım. Artık hayatımda makina yoktu. Hiç bir şey eskisi gibi değildi. Kara bulutların yerini temiz hava pırıl pırıl güneş almıştı. Yeniden doğmuş gibiydim. Ben artık özgürdüm ve kendi kararlarımı sadece kendime göre alacaktım. Cok mutluyum ve yarınlardan umutluyum. Şimdi tek isteğim benim gibi organ bekleyen insanların da sağlığına kavuşması. Onlar da özgür olsunlar, hayata umutla baksınlar."

Sakarya Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Makine Eğitim Bölümünde Öğretim Üyesi olan baba Ahmet Kolip ise doktorların oğlunun kronik böbrek yetmezliğine yakalandığını söylediğinde ailecek büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi. Böyle bir sona hiç hazırlanmadıklarını belirten baba Kolip, organ nakli için sıraya yazıldıklarını ve yıllarca ümitle beklediklerini bildirdi.

Organ naklinden ümitlerini kaybedince oğluna böbreklerinden birini vermeye karar verdiğini belirten Kolip, "Organ nakli kliniğinde çok sayıda nakil olmuş insanla karşılaştım. Kendileriyle konuştum. Canlıdan organ naklinin verici açısından hemen hemen hiçbir zararının olmadığına ikna oldum. Ayrıca oğlumun ve benim kan gruplarımız "0 -rh", kan grubunda ve dokuları uyan bir kadavra bulmak işi zordu. Nakilden sonra oğlumun eski hastalığı yine tekrar edebilirdi. Buna rağmen ben, oğlumun kısa süre bile olsa sosyal hayata katılmasını çok istiyordum ve mevcut durumuna son derece üzülüyordum. Başarılı bir operasyonla nakil gerçekleştirildi. Şimdi ben iyi ki bu kararı almışım diyorum. Oğlumun eski durumuyla, şimdiki durumu arasında her bakımdan mukayese bile yapamıyorum. Gözlerinin bakışı bile soluk soluktu. Şimdi hiçbir farkımız kalmadı. Ben şimdi böbreğimin eksikliğini hiç hissetmiyorum. Üstüne üstlük oğlum hayata daha canla başla sarılıyor, kendini işe yarar bir birey olarak görüyor, en azından hasta ve işe yaramaz görmüyor."

Cihan

16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]