Ağız ve Diş Sağlığı - Merak Ettikleriniz

1 Soru: Diş taşlarını temizletmek zararlı mı?

Cevap: Tabiki zararlı değildir. Hatta bu işlemi temel alan anabilim dalı dahi vardır. Diş taşları bütün dişeti hastalıklarının etken faktörüdür. Nihai itibarı ile ağızdan bilinçli ve ehil ellerce uzaklaştırılması gerekir. Ancak ''nasılsa diş hekimim temizler'' mantığı ile ağız hijyen uygulamalarından uzak durmak her işlemden sonra diştaşı birikimine çanak tutar. Önemli olan diş taşlarını temizletmek değil, dişleri temiz tutmaktır. Çünkü diş taşı temizliği kozmetik bir iş değil, bir tedavi biçimidir. 
 
2 Soru: Hangi aralıklarla diş taşlarımı temizletmeliyim?

Cevap: Bunun bir periodu yoktur. Çünkü muayeneler ve kontroller arası geçirilen sürede amaç dişleri ve ağız dokularını temiz tutmaktır. Bunun yerine 6 ayda bir hekim kontrolü daha uygun bir öneri olacaktır.
 
3 Soru: Hangi diş macununu kullanmalıyım? En iyisi hangisidir?

Cevap: Diş macunu konusunda bir hekimin herhangi bir markaya angajmanı etik olmayacaktır. Zaten önemli olanda hangi macunla temizlik yaptığınız değil, mekanik temizlik prosedürlerini ne ölçüde yerine getirdiğinizdir. Hekimimizin size marka önermemesi size bir şey kaybettirmeyecektir. Bilinen herhangi bir macun işinizi görecektir. Zira su ile yapılan fırçalamalar bile önemli ölçüde yeterlilik gösterebilir.
  
4 Soru: Diş ipi kullanmalı mıyım?

Cevap: Tabiki evet. Diş ipi bize en çok yardımcı oral hijyen araçlarındandır. Diş fırçası ile ulaşamayacağımız diş arası bölgeleri, çürüksel veya diş eti ile alakalı tüm hastalıkların genellikle başlangıç yeridir. Bilhassa çapraşık dişlerde durum daha da önem kazanır. Bu yüzden diş fırçalamaya ek olarak günde bir kere diş ipi kullanmakta fayda vardır. Not: Lütfen hangi diş ipinin size uygun olduğunu ve diş ipinin nasıl kullanılacağınızı hekiminize danışınız.
 
5 Soru: Dişlerimi ara sıra karbonat ya da tuzla fırçalıyorum. Doğru yapıyorum değil mi?

Cevap: Dişlerinizi temiz tutmak için klasik yöntemler dışında başka bir yönteme gerek yoktur. Hatta karbonat yada tuz gibi aşındırıcı maddelerin yanlış kullanımı, dişsel aşınmalara yada travma kaynaklı diş eti çekilmelerine sebebiyet verebilir. Uygun bir diş fırçası ve diş macunu ile yapacağınız metodik bir fırçalama alışkanlık haline getirilebilirse, bir diğer ispatsız yönteme gerek kalmayacaktır.
 
6 Soru: Dişeti hastalıklarını nasıl fark edebilirim? Bu hastalıkların ilk belirtileri nelerdir?

Cevap: Dişeti hastalıkları, kısaca dişi çevreleyen dokuların iltihabı olarak kabul edilir. Genellikle ağrı vermezler. Bu da; kişinin dişeti hastalığının farkına geç varmasına sebebiyet verir. Bu yüzden bu hastalığa sinsi bir hastalık dersek yerinde olur. Sağlıklı dişeti gül kurusu pembe renkte, diş üzerine sıkı sıkıya yapışık ve bıçak sırtı gibi keskin sonlanan, kanamasız ve şişkin olmayan yapıdadır. Sağlığın bozulması ile öncelikle renk kırmızımsılaşır, diş eti hafif şişkinleşir ve diş üzerindeki sıkı sıkıya tutunma özelliğini yavaş yavaş kaybeder. Diş üzerindeki tutunma bölgeleri bıçak sırtı formundan uzaklaşır. Ağız kokusu oluşmaya başlar ama herşeyden önemlisi fırçalarken ve /veya tükürürken yada sert bir gıda ıssırırken kanama baş gösterir. O vakit hastanın yapması gereken, derhal bir diş hekimi yada bir dişeti uzmanı ile kontakt kurmaktır. Aksi takdirde geri dönüşümsüz sonuçlar oluşabilir ve bu durum hastayı ve hekime güç durumda bırakır. Unutulmamalıdır ki dişi ağızda tutan, onu çevreleyen destek dokulardır. Destek dokuların kaybı dişin kaybı demek olacaktır.
 
7 Soru: Diş beyazlatmak zararlı mıdır?

Cevap: Aslında bu konu hekim camiasını da ikiye bölmüştür. Faydasına inanmayan hekimlerin yanı sıra çalışmaların sonuç verdiğini ispat eden meslektaşlarımızda vardır. Biz hekimler olarak, diş beyazlatmanın uygun teknik, uygun ekipman ve uygun nosyon rehberliği ve uygun vaka seçimi kriterlerinin hepsinin aynı andaki beraberliğinde, başarılı olacağını kabul etmekteyiz. Çünkü sağlığın tanımı fiziksel, biyolojik ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali olarak yapılıyorsa, dişlerinin renginden memnun olmayan ve bunu kendisine problem kabul eden kişi sağlıksız sayılır. Bu tanıma uyan kişi için, diş beyazlatma bir tedavi biçimi olacaktır. Ancak kabul etmek gerekirse diş beyazlatma beklentisi ile kliniğimize gelen hastaların asıl sorunu boyayıcı maddelerle kirli görünen dişlerdir ve bunun tedavisi ise profesyonelce ama gayet rutin bir işlem olan diş taşı temizliği ve parlatmadır. Ve tecrübeyle sabittir ki, bir çok kişi için bu işlem en uygun tedavidir. Ancak yinede dişlerinin daha beyaz görünmesini isteyen kişilere vital bleaching dediğimiz yöntem uygulanabilir. Ancak hasta beklentileri gerçeklik sınırlarını aşmamalıdır. Diş beyazlatmada ütopik beklentiler karşılanamaz ve memnuniyetsizlik oluşur. Buna ilaveten örnek verecek olursak; çaydan gördüğümüz zarar kadar ya da tv seyrederken aldığımız radyasyon kadar minimal bir zararı göze almak gerekir ve herşeye rağmen uygun şartların varlığında diş beyazlatma yapılabilir. Ve başarılı sonuçlar almak hiçde zor değildir. 
 
8 Soru: Beyaz dolgu mu daha iyidir, siyah dolgu mu?  

Cevap: Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişin pulpasına zarar vermemesini göz önüne alırlar. Siyah renkli amalgam dolguların sızdırmazlığı, çiğneme basıncına dayanıklılığı, uzun ömürlü oluşu avantajlardır. Dezavantajları ise estetik açıdan olumsuz rengi, kimyasal sertleşmesi ve nadir de olsa içeriğindeki cıvaya olan alerjidir. Beyaz renkli kompozit dolguların avantajları estetik başarı, fark edilmemesi ve ışınla sertleşmesi (sertleşmesi kısa zaman alır 2 saat gibi bekleme süresi gerekmez). Dezavantajları ise sızdırmazlığı amalgam kadar başarılı değildir,ömrü daha kısadır ve daha pahalıdır.Estetik kaygı çok önemli olmadıkça dolgu seçiminin tercihi diş hekimine bırakılmalıdır. 
 
9 Soru: Dişlerimin uçları aşınmış gibi duruyor. Sizce nedeni nedir? Ne yapmalıyım?

Cevap: Sebebi diş gıcırdatma ve/veya diş sıkma alışkanlığıdır. Bruksizm (diş gıcırdatma) genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma olayıdır. Genellikle bu alışkanlığa sahip bireyler bundan habersizdir. • Diş gıcırdatmanın sebepleri; stres ve Malokluzyon (dişlerin diziliş ve sıralanışındaki bozukluklar) dır • Diş gıcırdatması sonucu ağız ve dokularında şu belirtiler görülebilir: Dişlerin çiğneyici yüzünde oluşan aşınma; Dişlerde kırılma; Dişlerde aşırı hassasiyet; Diş etinin geriye çekilmesi ve genellikle bununla birlikte oluşan dişin boynunda diş eti hizasında oluşan çentik şeklindeki aşınmalar; Dişlerde sallanma; Yanaklarda irritasyon (tahriş) ; Kas ağrısı; Baş ağrısı; Çene ekleminde ağrı. • Tedavi: Diş hekimi tarafından uygulanan "gece plağı", diş gıcırdatması semptomatik tedavisinde kullanılan en önemli araçtır. Bunun yanında bazı ek tedaviler de gerekmektedir. Stres terapisi; Rahat uyumayı sağlayıcı önlemler, Hatalı yapılmış diş dolgusu ve kaplamaların yenilenmesi, Eksik olan dişlerin yerine koyulabilmesi için protez uygulamaları. 
 
10 Soru: Benim diş problemim irsi, birçok dişimi bu yüzden kaybettim. Kalanları çektirip diş yaptırayım diyorum. Sizce nasıl olur?

Cevap: Yapılan araştırmalara göre %30 oranında genetik bir yatkınlık vardır. Ayrıca ağız bakımının kötü olması ile başta dişeti hastalığı olmak üzere tüm çürüksel faaliyetlerin gelişme olasılığı 6 kat daha artar. Ailede dişeti problemi yada çürüğe yatkınlık olan bir kişi var ise dişlerinizi kaybetme durumu ile kalmamak için mutlaka bir diş hekimine muayene olunuz. Kalan dişlerinizi çektirmek konusunda ise söyleyebileceğimiz tek şey; kendi ana dişlerinizin çok değerli olduğu ve eğer kalan dişleriniz size yapılacak proteze engel teşkil etmeyecek ve ileride size sıkıntı yaratmayacaksa mutlak suretle tedavisinin yapılıp ağzınızda kalmasını sağlamak yapılacak en doğru şey olacaktır.
 
11 Soru: Dişetlerim sıkça kanıyor, acaba neden?

Cevap: Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi dişeti kanamasıdır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Sağlıklı dişeti gülkurusu açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır. Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen dişe sıkıca tutunmuş, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla dişinizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) dişetlerine zarar verir. Toksinler dişetlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilmek zorunda kalırlar.
 
12 Soru: Çokça çay, kahve içiyorum. Dişlerime zarar verir mi?


Cevap: Çay ve kahvenin aşırı tüketilmesi dişlerde sarımsı kahverengi lekelere sebep olur. Bu estetik bir kayıp olarak algılanabilir.Netice olarak bu alanlar özellikle oral hijyeni yetersiz hastalarda diş taşlarının tutunacağı birikim bölgeleri haline gelir ve dişeti hastalıklarının oluşmasına katkı yapar. Mümkünse çay ve kahve tüketimi azaltılmalı, günde 2 defa dişler en az 2 dk süreyle fırçalanmalıdır. 
 
13 Soru: Çokça şekerli gıdaların tüketimi dişlerime nasıl zarar verir?

Cevap: Şekerli gıdalar fazla tüketildiğinde dişler üzerinden yeterince temizlenemez. Ağızda bulunan bakterilerden oluşan bakteri plağı şekerli yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturur. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olmaktadırlar.
 
14 Soru: Süt dişleri zaten düşecek neden dolgu yapalım ki?

Cevap: Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar. Bu dönemdeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir. Dolayısıyla süt dişlerindeki çürükler, "nasıl olsa yerine yenileri gelecek" yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir. Süt dişlerindeki çürükler; ağrı ile çocuğun çok küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte bazı fobileri olmasına neden olabilir. Ayrıca bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına neden olabilir ve bu da süt dişlerin daimi dişlere sürme rehberliği yapmasına engel olur.
  
15
Soru: Çocuğumu hangi yaştan itibaren size getirmeliyim?

Cevap: Bebek 6–8 aylıkken. (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur. Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur. Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra anne-babanın kontrolü iyi olur.  

16 Soru: Dişlerimdeki lekelenmelerin nedeni nedir?

Cevap: 1-İçten gelen renklenmeler: Travma, uygun yapılmayan kanal tedavileri, amalgam dolgular, çocukluk dönemindeki süt dişi iltihaplanmaları, tetrasiklin lekelenmeleri, aşırı flor alımına bağlı renklenmeler. 2-Dış faktörlere bağlı lekelenmeler: Ağız hijyeni iyi olmayan hastalarda görülen renklenmeler, sigara, tütün, puro renklenmeleri, uzun süre “klorheksidin” gargaralarını kullananlarda sarı-kahverengi lekeler, yaşlanmayla beraber görülen lekelenmeler. 
  
17 Soru: Ağzım çok çabuk kuruyor. Sizce nedeni nedir?

Cevap: İşte nedenler: • Biyolojik yaşlılık: Bu etkili bir faktördür, tek başına etkili değildir. • Sistemik hastalıklar: Romatizmal hastalıklar(Sjogren's sendromu), Bağışıklık sistemi hasarı (AIDS), Hormonal bozukluklar (Şeker hatalığı), Nörolojik bozukluklar (Parkinson) • Çiğneme kabiliyetinin azalması: Eğer beslenme alışkanlıklarınızda sıvı ve yumuşak gıdalar ağırlıktaysa çiğneme fonksiyonu azalır. • Tükürük bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması • Radyoterapi: (Radyasyon tükürük bezlerinde kalıcı hasar yapar) • İlaçlar: (400'ün üstünde ilaç türü ağız kuruluğu yapar: dekonjestanlar, diüretikler, tansiyon ilaçları antidepresanlar, antihistaminikler) • Kafein ve alkol tüketimi 
  
18 Soru: Ağız kokusunun nedenleri nelerdir?

Cevap:
Ağız kokusunun sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve volatile sülfür adı verilen bir gazdır. Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içi kaynaklıdır. Ağız içi bir enfeksiyon, ilerlemiş bir dişeti hastalığı ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar. Kokuya sebep olan diğer sistemik problemler ise: Tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır. Ağız kokusunun öncelikle sebebi teşhis edilmeli ve buna göre tedavisi yapılmalıdır. Ağız içi kaynaklı kokularda yapılması gerekenler ise Tüm çürükler tedavi edilir. Diş eti hastalığı tedavi edilir. Cepler ve diş taşları elimine edilir Gömülü ve yarı gömülü 20 yaş dişleri çekilir 
 
19 Soru: Diş fırçalarken öğürtü refleksim oluşuyor. Sizce ne yapmalıyım?

Cevap: Bunu önlemek için dişler, önce kuru fırçayla daha sonra macun sürülerek temizlenmeli. Diş fırçası kullanımdan önce ıslatılmamalıdır. Burundan derin nefes alıp kısa aralıklarla dişler fırçalanmalıdır. Çocuklar için yapılmış daha küçükbaşlı fırçaları kullanılmalıdır. Zamanla bulantı refleksi azalacaktır. 

20 Soru: Yarın çocuğumu size getireceğim gelmeden önce yapmam gereken bir şey var mı?

Cevap: Kahvaltısını yaptıktan sonra dişlerini fırçalatıp öyle getiriniz. İğne, ağrı, diş çekimi gibi durumlardan bahsederek korkutmayınız. Çocuğunuzun uyku saatini randevu zamanına denk getirmeyiniz. 
    
21 Soru: İmplant nedir?

Cevap: İmplantlar, kaybedilen dişlerin yerine yerleştirilen, titanyumdan yapılmış yapay diş kökleridirler ve lokal anestezi altında çok kısa süren bir operasyonla çene kemiğine yerleştirilirler. Bu yapay diş kökü üzerine yapılacak çeşitli tip sabit yada hareketli protez sayesinde ideal estetik, sağlık ve fonksiyon kriterlerine ulaşılmaya çalışılır. Ağızda ömür boyu sorunsuz fonksiyon görmeleri amaçlanan implantlar, yüzeyleri özel işlemlerden geçirildiği için kemiğe özel bir bağ oluşturarak mekanik ve hücresel tutunurlar. Bağlantının oluşması için 3-6 ay arasında beklenmesi en ideal yöntemdir.

22 Soru: Ağzımdaki şu damak protezinden kurtulmak istiyorum. Ne yapmalıyım?

Cevap: Bahsettiğiniz total protezi kullanmak hakikaten kolay değildir. Zira geç kalınmamışsa yani çene kemiği yapınız müsaitse, implantlardan destek alınarak yapılabilecek bir protez derdinize derman olabilir. Bu sebeple en yakın zamanda bir diş eti uzmanı, bir cerrah yada bir protez uzmanına başvurmanız şiddetle tavsiye olunur. Gerekli ön tetkikler sonrası yapılabilecek uygun bir müdahale ile şu an kullandığınız damak protezden kurtulma şansınız oldukça yüksektir. 
 
23 Soru: İmplantın bünye tarafından kabul edilmemesi diye bir şey duydum. Bu doğru mudur?

Cevap: Tabiri caizse bu ifadeler, delilerin kuyuya attıkları taşlara benzerler. Ehliyetsiz hekimlerin bilimsel olmayan yaklaşımları ile alınmış kötü sonuçlar, işinde başarılı hekimleri de güç duruma düşürmektedir. İmplantlar organizma için herhangi bir yan etkisi olmayan maddelerden üretilmiş ve yıllardır yapılan yoğun araştırmalar sonucu belirli bir düzeye gelmişlerdir. Doku uyumluluğu mükemmel olmakla beraber, başarısızlıklar genellikle hekim yada hasta kaynaklı faktörlerle meydana gelir. Genellikle titanyumdan üretilen bu malzemelerin vücut tarafından, kalp ve böbrek transplantlarında olabildiği gibi reddetmesi mümkün değildir. 
  
24 Soru: İmplant yaparken çok ağrı oluyormuş. Doğru mudur?

Cevap: Öncelikle bilinmesi gerekir ki, diş hekimliğinde ağrılı bir tedavi artık yoktur. Her müdahalenin öncesinde yapılacak olan uygun anestezi ile uygulama bölgesinin sinir blokajı gerektiği şekilde yapılır. Hasta, uygun anestezinin yöntemlerinin uygulanması durumunda operasyon sırasında herhangi bir ağrı hissetmez. Bu hususta hekimin konuya hakim olması gerek şarttır. Hekimin, yapılan spesifik müdahale konusunda ehliyetli olması tercih sebebi olmalıdır. Bunun dışında implant operasyonuna has özel bir ağrı söz konusu olmadığı gibi sıradan bir diş çekimi sonrasında yaşanan basit rahatsızlıkların olması muhtemeldir. İmplantın yerleştirilmesinden sonra oluşabilecek sıradan ağrılar basitçe ağrı kesiciler ile rahatlıkla giderilebilir. Hastalarımızın 98% i operasyon sonrasında geçmiş zaman korkularının ne kadar yersiz olduğunu hissetmekle beraber, herhangi bir operasyon geçirmemiş kadar rahat olduklarını bildirmektedirler.
 
25 Soru: 20 yaş dişlerimi aldırmak zorunda mıyım?

Cevap: 20 yaş dişleri, bulunduğu konum itibarı ile çürümeye yatkın, çoğu zaman fonksiyon dışında kalan ağzın en arkalarındaki dişlerdir. 'Mutlak suretle alınacaktır' diye bir kural olmadığı gibi %70 oranında problem yaratmaktalardır. Örneğin, ağızda yer bulamadığı için çıkamaması istemediğimiz bir hadisedir çünkü böyle bir durumda bulunduğu yerde fokal enfeksiyon kaynağı şeklinde davranması kuvvetle muhtemeldir.Bunun yanısıra ağız açma kapamada güçlük ve yandaki dişleri çapraşıklaştırmaya yönelik kuvvet uygulaması söz konusu olabilir. Bu yüzden bu konuyla ilgili hekim kontrolü şarttır.
 
26 Soru: Dişlerim gittikçe birbirinden ayrılıyor. Bunun nedeni nedir?

Cevap: Ağız yapısı oldukça statik olduğu gibi ağızda nedensiz hiç bir şey olmaz. Eğer dişleri birbirinden ayırmaya yönelik bir kuvvet varsa ve dişler kendine gidecek yer bulabiliyorsa o vakit dişlerde aralanma olabilir. Eğer çenede yer darlığı söz konusu ise o vakit dişler muhtemelen çapraşıklaşır.Buna sebep veren mutlak patolojik kassal yada eklemsel bir etken vardır ve o etken hekiminiz tarafından teşhis edilip ortadan kaldırılmalıdır.
 
27 Soru: Bu çarpık dişlerle ne yapacağım? Bu durum beni son derece rahatsız ediyor.Gülerken elim otomatik olarak ağzıma gidiyor ve utanıyorum dişlerimin görünmesinden. Sizce ne yapmalıyım?

Cevap: İnanınız ki, çözümsüz hiç bir sorun yoktur aslında.Sorunun ne olduğuna bağlı olmak üzere her türlü kozmetik tedavilere sahip olabilirsiniz. Burada önemli olan konu, önce sağlık sonra fonksiyon ve en son olarak ta estetik kriterlerin etik yaklaşımlar şemsiyesi altında vicdan muhasebesi yaparak uygulanıp uygulanmadığıdır. Lütfen hekiminizin güvenilirliğine inanınız.
 
28 Soru: Ortodontik tedaviyi kaç yaşına kadar yaptırılabilirim?

Cevap: Büyüme ve gelişim potansiyeli devam eden her hastaya her yaşta ortodontik tedavi uygulanabilir. Ancak her hastalığın, her vakanın,her ağız koşulunun olduğu gibi her yaşın kendine özgü bir takım dikkat edilmesi gereken şartları vardır.Bunları hekiminizden öğreniniz.
 
29 Soru: Ortodontik tedavi görüyorum ama doktorum braketleri taktıktan sonra dişetlerimin kanaması arttı. Sizce ne yapmalıyım?

Cevap: Ortodonti sanatı, dişlerin muntazam bir şekilde,sağlıklı olarak ağızda dizilmesini hedefler. Ancak braketlerin varlığı bir takım temizleme güçlüklerini beraberinde getirir. Bu dönemde oral ijyen kriterlerine olması gerekenden daha fazla önem gösterilmelidir. Aksi takdirde dişler çok hızlı bir şekilde kaybetme periyodu içerisine girer ve tabir caiz ise 'kaş yaparken göz çıkarılmış' olur. Böyle bir durumda diş etleriniz ortodonti uzmanınız ile bir diş eti uzmanı tarafından aynı anda gözden geçirilmelidir.
 
30 Soru: Dişim ağrıyınca hangi antibiyotiği alayım?

Cevap: Dişiniz her ağrıdığında antibiyotik kullanmanız doğru değildir. Biz diş hekimleri, hastada akut enfeksiyon durumu olmadığı sürece antibiyotik önermeyiz. Eğer dişiniz ağrıyorsa antibiyotik kullanımı yerine parasetamol gibi ağrı kesici ilaçları kullanıp, ağrı kaynağını saptamak ve tedavi etmek için en kısa sürede diş hekimine başvurmanız en doğru çözüm olacaktır. Unutmayınız ki, diş ağrıları için ağzınızı alkol, rakı ve kolonya gibi sıvılarla çalkalamak, bölgeye aspirin tablet koymak veya hidrolik yağı gibi uygunsuz ve alakasız kimyasallar uygulamak tamamen yanlış ve sakıncalıdır. 
 

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]