139. Başörtüsü Platformu

Sakarya Başörtüsü Platformu, 139. Basın Açıklaması Başörtüsü sorununda uzlaşı yok, direniş var!

Başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin yasal değişikliği krize dönüştürenler; toplumu ve siyaseti dar bir boğaza sıkıştırdı. Görünen o ki, başörtüsü sorunu sürecin düğüm noktasıdır. Bu sorun ile yüzleşmeden; başörtüsüne şartsız-sınırsız çözüm getirilmeden bu darboğazdan çıkış yoktur.

Sistem bu noktada kilitlenmiştir ve geriye dönüş yoktur. Bu gerçeği görenler, bir süredir hükümete “Bu işe niye bulaştınız! Başınıza iş açtığınıza değdi mi?” mesajı vermektedir. Küçümsedikleri, önemsiz buldukları, ya da “sırası mı?” dedikleri yasağın zulüm boyutunu görmeyen bu bakış açısını ancak zulme ortaklıkla izah edebiliriz. Yasak sınır tanımazken, her geçen gün yeni bir zulüm yaşanırken, Müslümanlara “sabır” tavsiye etmek nasıl bir iki yüzlülüktür?

Geçtiğimiz hafta başörtülü iki doktorun akademik bir toplantıdan güvenlik görevlilerinin zoruyla atılmasına nasıl sessiz kalınabilir? Çözüm için acele edildiğini söyleyenler, bu tavırlarıyla, başörtülü hanımları her ortamdan kovma cüretini gösterenlere destek olmaktadır. Halen her sınav başvurusunda “başı açık” ibaresi defalarca vurgulanırken, üniversite kapılarındaki utanç odaları dururken, medyada örtünenlerin artması “türeme” gibi adice ifadelerle tanımlanabilirken, kim; hangi hakla “şimdi başörtüsünün sırası değil” diyebilir!

Kartel medyasının muhbirleri her köşede başörtüsü takibindeyken, gündeme her gün yeni bir jurnal düşerken, gizli kameralarla çekilen görüntülerle başörtülü hanımlar ya da sakallı erkekler inançları gereği büründükleri kılık-kıyafetler içinde adeta birer suçluymuş gibi gösterilirken, kim; hangi gerekçeyle “asıl sorunun başörtüsü olmadığını” iddia edebilir!

Başörtüsünü sorun haline dönüştürenler, şüphesiz haksızlığı ve zulmü düzenin sistematiği haline getirenlerdir. İnsanları din, dil, inanç ve hayat tarzlarına göre ayrıştırıp, aralarına nifak tohumları ekmeye kalkışanlar; egemenlerin ta kendileridir. Darbe anayasasını ve 301. maddeyi ısrarla savunmaları da bu gerçeklerin ifade edilmesini dahi engelleyebilmek içindir.

Böylesine kritik bir süreçte “gerginlik çıkmasın, ekonomi sarsılmasın” bahanelerinin ardına sığınan AKP hükümeti iyi bilmelidir ki; izledikleri politika ne topluma ne de adalete hizmettir. Başörtüsü sorunun çözümünde ısrarcı olmayarak, darbe plancılarından ve muhtıracılardan hesap sormayarak, paramiliter yapılanmaları sonuna kadar deşifre etmeyerek, yönetimden 12 Eylül ruhunu kazımayarak; sadece egemenlerin ekmeğine yağ sürmektedir! Zorbaları tatlı dille ikna edeceğini sanıyorsa yanılıyor; o tatlı dil ancak yılanı besler, büyütür. O zulüm yılanı ki, on yıllardır halkın boynuna dolanmış, sürekli sıkmakta, zehrini akıtmaktadır!

Adalet ve özgürlük; hayati sorunların çözümü; ekonomik gerekçelerin arkasına sığınılarak, anlamsız bahaneler sunarak, zalimlerden korkarak ve zillete razı olarak gerçekleşmez.

Adalet ve özgürlük; ancak Allah’a güvenerek, direnişi, Hakkı ve sabrı tavsiye ederek, zulme karşı kesintisiz bir salih amel çabası içinde kalarak gelir.

O halde Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyan herkesi; tevhid ve adalet mücadelesi için bu sorun etrafında kenetlenip, kaynaşıp, dayanışmaya davet ediyoruz. Rabb’imizin ayetlerinin üzerini örtmeye kalkışanlara, örtümüzle karşı durmaya çağırıyoruz!

Yılgınlık yok, direniş var!

SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU

www.basortusuplatformlari.org

16 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]