‘Kimlik, Kültür ve Medeniyet’ Konulu Konferans

İlim Yayma Cemiyeti Sakarya Necip Fazıl Kısakürek Yüksek Öğrenim Erkek Öğrenci Yurdu’ndan Prof. Dr. Tayfun Amman hocamızın “Kimlik, Kültür ve Medeniyet” adlı Konferansı Mücahit Duran kardeşimizin Kuran Tilaveti okumasıyla başlamıştır.

Konuşmacı: Prof. Dr. Tayfun Amman

“ Bismillahirrahmanirrahim “ Hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. İlim Yaymanın çok değerli gençleri; sizlerin bende hususi bir yeri var çünkü: oğlum Sakarya Üniversitesini kazandığı zaman İstanbul’dan buraya gelecek ve nerede kalacak, ne yapacak sorusu geldiğinde ilk aklıma gelen İlim Yayma Cemiyeti olmuştu. Tabii şimdi oğlum mezun oldu, çalışıyor ama burada kurdukları dostlukları İstanbul’da da devam ettiriyor bu nedenle bizde İlim Yayma Cemiyetinin çok önemli bir yeri vardır. Buradan bir davet geldiği anda bende akan sular durur adeta. Çünkü benim ve oğlumun üzerinde İlim Yayma Cemiyetinin hakkı vardır.

Bugün sizlerle ‘ kimlik, kültür ve medeniyet’ konusunu konuşacağız. Başlangıç için hem akademik hem de gönül diliyle siz değerli öğrenci kardeşlerimize bir şeyler aktarmaya çalışacağım.

Sözlerine şu şekilde devam eden Prof. Dr. Tayfun Amman: Burada aslında anahtar kavram Kültür’dür. Kültür, büyüyüp geliştiği zaman veya iz bırakacak hale geldiği zaman biz ona medeniyet diyoruz. Yani her kültür her medeniyet bir kültüre dayanır ama her kültür bir medeniyet değildir. Kültür nedir peki? Kültür: İnsanın insana özgü yanlarını inşaa ettiği beşeri birikiminin tamamıdır. Demek ki bizim diğer canlılarda olmayan bazı hususiyetlerimiz var. Bu hususiyetler, bize benzer sırf bizde olan başka hiçbir canlıda olmayan bir takım durumları ortaya çıkarıyor. Ahlakı kurallar var mı hayvanlar üzerinde? Dini inançlar var mı onların üzerilerinde? Peki hayvanlar aleminde hayatlarını incelediğiniz zaman 10 bin yıl önce yaşamış olanlarıyla bugün yaşayanların hayatları arasında farklılık var mı? Karıncalar binlerce yıldır aynı vaziyette yaşıyorlar, demek ki onların hayatları tekrarlanan bir hayat bizim hayatlarımız ise yenilenen hayatlardır. Benim hayatım ile demenin hayatı arasında çok farklılık var. Bu sadece insana özgü bir durumdur dikkat ederseniz. İşte kültür; değerleri, inançları, ahlakı, sanatı, atmosferi her şeyi içine alan bir birikimin adıdır. Biz bunu kendi içimizde ikiye ayırdığımız zaman kültürün maddi ögeleri deriz. Yani elle tutulup, gözle görülen şeyler kültürün maddi ögeleridir. Bir de kültürün manevi ögeleri vardır; onlar inançlardır, değerlerdir, tutulumlardır, normlardır, manevi ögeleridir. Bir kültürün maddi ögeleri daha kolay değişir. Örnek olarak telefon; telefon kültürün maddi ögeleri içerisine girer. Peki insan kolay bir şekilde telefon sahibi olabilir mi? Evet çok kolay bir şekilde olabilir. Turgut Özal 1983 yılında Başbakan olduğu zaman evlerimizde telefon yoktu fakat birkaç yıl içerisinde modern telekomünikasyon ağı kurarak her eve telefon gelmiştir. Peki telefonla konuşma adabı ise? Birkaç yıl içerisinde olağan bir şey midir? Bu çok uzun zamanda kazanılan bir şeydir. Şurada boş bir araziye bir müteahhit gelip 1 – 2 yıl içerisinde siteler yapabilir ama apartmanda yaşama kültürünü kazanmak baya bir zaman alabilir.

Kültürün tüm ögeleri ile birbirine ilişkilidir. Örnek; Türkiye’ye bir zamanlar ampül geldi değil mi? Diyelim ki 100 sene önce geldi, böyle akşamlarımız aydınlandı. Eğer elektrik gelmeseydi televizyon gelebilir miydi? Gelemezdi! Şimdi elektrikle evlerimizin odaları aydınlanınca biz akşamları oturup daha çok sohbet eder olduk biraz daha geç vakitlere doğru. Televizyon geldiği zaman ise çeşitli filmler, diziler vs. gece daha çok geç vakitlere doğru oturulduğu ortaya çıkmaktadır. Peki gece geç vakte kadar oturursanız sabaha erken başlayamazsın. Ne oldu?

Bizim kültürümüzde manevi öge olarak “günün bereketi sabahındadır.” Diye bir inanç vardır. Ne oldu peki? Bir elektrik, sonra televizyon günün bereketi sabahındadır inancını aşındırmaya başladı.

Dini inançlar 10 yaşlarına kadar kemikleşir, kesinleşir. İdeolojik tutumlarda buna benzemektedir. Biz bunun dünyada din değiştirme olaylarının ne kadar az olduğunu biliyoruz. O halde şöyle bir soru soralım: Kültür genlerden aktarılan bir şey midir? Kesinlikle değildir, sadece fiziksel özellikleri aktarıla bilir. Kültür: Yaşanırsa yaşatılır. Yaşanmayan kültürün yaşatılma şansı yoktur. Eğer dininiz dedeleriz, anneleriniz, babalarınız yaşanmaya değer görmeselerdi yaşatamazlardı. Çünkü söylenilen şeyler önemli değildir, edinilen şeyler önemlidir. Çocuk dünyaya gözünün açtığı zaman etrafına bakar ve anne babası namaz kılıyorsa yatıp kalkar, dua ediyorsa ellerini açar gibi birçok örnek bunların içerisine girer.

Sözlerini toparlayarak İlim Yaymalı olmanın ne kadar değerli olduğu vurgulayan Prof. Dr. Tayfun Amman sözlerine bu şekilde son verdi. Konuşmalarından ötürü Prof. Dr. Tayfun Amman hocamıza hediyelerini takdim etmek üzere İlim Yayma Cemiyeti Sakarya Şube Başkanı Op. Dr. Vadettin Aktaş takdim etmiştir.
9 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]