Ya yeniden 28 Şubat ya da halkların kardeşliği...

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 494. hafta eyleminde, 28 Şubat sürecinden 18 yıl sonra dahi topluma “iktidara teslim olmakla hedef olmak” dışında bir seçenek sunulmamasını eleştirdi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu’nun 494. hafta eyleminde basın açıklamasını Sakarya Dayanışma Derneği’nden Deniz Çelik okudu. Açıklamaya, “Bugün 28 Şubat darbesinin 18. yıl dönümü.” diyerek başlayan Çelik, sözlerine “Toplum içindeki dindarlığı teslim almak, olmazsa içeriğini boşaltmak, iğdiş etmek, devlete eklemlemek çabası bu topraklarda aslında yüzyıllardır yaşanan bir kavgadır. Devlet karşısında tevhid ve adalet ilkelerinin savunucusu olması gereken Müslüman önderler, resmi dini görüş üzerinden devşirilmiş, devletin memurları haline getirilmiş ve geniş halk kitlelerinin iktidara koşulsuz itaatlerinin aracıları haline dönüştürülmüşlerdir… Bu süreçte Cemaatler, devlet gücü karşısında islam’ın özgürleştirici tezlerinin savunucusu olmak yerine, kapısından kovuldukları saraya, bacasından girebilmenin ilkesiz ve izzetsiz çabalaması içerisinde oldular. İşte 28 Şubat;  bağımsız bir pozisyon almak yerine devlete eklemlenmenin çabalaması içinde olan kesimlerin, tüm şartlarını kabul ederek devlete teslim olmalarının adıdır.” dedi.

28 Şubat sürecinden çıkan siyasetlerin eleştirildiği açıklamada, bugün adı konulmamış yeni bir 28 Şubat süreci yaşandığına da dikkat çekilirken, halk açısından ise durumun hâlâ değişmediği belirtildi. Çelik, konuyla ilgili olarak “Bu ülkenin insanları halen NATO üyesi, ABD müttefiki bir ülkenin vatandaşıdırlar. Hala egemenlerin ekonomisinin tüm riskini ve zenginleşmelerinin bedelini bu ülkenin insanları hep birlikte ödemektedirler. Hala liyakatin değil iktidara yakın olmanın belirleyici olduğu bir alanda, çocuklarının geleceğinden şüphe içindedirler. Hala devletin/iktidarın kendilerini parmak sallayarak terbiye etmeye çalıştığı bir politik atmosferde yaşamaktadırlar. Bu ülkenin insanları dün olduğu gibi bu günde; İktidara teslim olmakla hedef olmak arasında tercih yapmaya zorlanmakta; şerefi ve özgürlüğünü ve hatta hayatını kaybetme riskini her gün ve her gün yaşamak zorunda bırakılmaktalar. 28 şubat’ın yıldönümünde, bu ülkenin yönetenlerinin halkın karşısına çıkıp ta mağdur edebiyatı yapmaları, işte bu yüzden bir tiyatrodan ibarettir.”

Basın açıklaması, Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ın vefat yıldönümüyle ilgili taziye mesajıyla son buldu. 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 494. Hafta Basın Açıklaması

Ya 28 şubat 1000 yıl sürecek ya da Halkların kardeşliği!

Bugün 28 şubat darbesinin 18. Yıl dönümü.

Devlet içindeki cemaatlerin aralarındaki güç kavgasının, seküler/militer cemaatler lehine sonuçlanmasıyla kapanan bu karanlık dönem, bin yıl süreceği iddiasındaydı.

Devlet erkini kendi taraftarları lehine kullanma mücadelesinin tarihsel duraklarından biri idi 28 şubat.

Toplum içindeki dindarlığı teslim almak, olmazsa içeriğini boşaltmak, iğdiş etmek, devlete eklemlemek çabası bu topraklarda aslında yüzyıllardır yaşanan bir kavgadır.

Devlet karşısında tevhid ve adalet ilkelerinin savunucusu olması gereken Müslüman önderler, resmi dini görüş üzerinden devşirilmiş, devletin memurları haline getirilmiş ve geniş halk kitlelerinin iktidara koşulsuz itaatlerinin aracıları haline dönüştürülmüşlerdir.

Cumhuriyetle beraber özellikle Diyanet işleri üzerinden tamamen devlet kontrolü altına giren dini alan, devletin resmi görüşünün temsilcisi haline gelirken; bu alanın dışında, cemaatler üzerinden örgütlenen bir kesim ise bunu devletten bağımsız olmanın verdiği bir avantaja çevirememiştir.

Bu süreçte Cemaatler, devlet gücü karşısında islam’ın özgürleştirici tezlerinin savunucusu olmak yerine, kapısından kovuldukları saraya, bacasından girebilmenin ilkesiz ve izzetsiz çabalaması içerisinde oldular.

İşte 28 şubat;  bağımsız bir pozisyon almak yerine devlete eklemlenmenin çabalaması içinde olan kesimlerin, tüm şartlarını kabul ederek devlete teslim olmalarının adıdır.

Türkiye İslamcılığının tek politik örgütü olan Milli görüş çizgisinin, teslimiyete en yakın olan unsurları bu tarihten itibaren devletin memurları haline gelirken, buna ayak direyenlerde zamanla tasfiye edilmişlerdir.

Ancak meseleye halk açısından baktığımız da karşılaştığımız manzara 28 şubat’ın öncesi ve sonrasında birbirinden çok farklı değildir;

Bu ülkenin insanları halen Nato üyesi, Abd müttefiki bir ülkenin vatandaşıdırlar.

Hala egemenlerin ekonomisinin tüm riskini ve zenginleşmelerinin bedelini bu ülkenin insanları hep birlikte ödemektedirler.

Hala liyakatin değil iktidara yakın olmanın belirleyici olduğu bir alanda, çocuklarının geleceğinden şüphe içindedirler.

Hala devletin/iktidarın kendilerini parmak sallayarak terbiye etmeye çalıştığı bir politik atmosferde yaşamaktadırlar.

Bu ülkenin insanları halen;  barınmadan, eğitime, sağlıktan, iş sahibi olmaya kadar en temel meselelerini dahi çözememiş bir devletin vatandaşı durumundadırlar.

Bu ülkenin insanları dün olduğu gibi bu günde; İktidara teslim olmakla hedef olmak arasında tercih yapmaya zorlanmakta; şerefi ve özgürlüğünü ve hatta hayatını kaybetme riskini her gün ve her gün yaşamak zorunda bırakılmaktalar.

28 şubat’ın yıldönümünde, bu ülkenin yönetenlerinin halkın karşısına çıkıp ta mağdur edebiyatı yapmaları, işte bu yüzden bir tiyatrodan ibarettir.

Zira ülkenin vatandaşları açısından hangi iktidar gelirse gelsin 28 şubat koşulları hayatın her alanında bir karabasan gibi karşılarında durmaktadır.

İktidarın dindar veya seküler olması arasında halk açısından bir fark olmadığını özellikle 12 senelik akp iktidarı tüm çıplaklığıyla göstermiştir.

Tam da şu anda Meclisten geçirilmeye çalışılan “iç güvenlik paketi”, dindar iktidarın bu ülke insanına reva gördüğü yeni 28 şubat’ın bildirgesi hükmündedir.

Ancak bizler,Platform olarak Seküler darbecilere itaat etmediğimiz gibi dindar darbecilere de eywallah etmeyeceğiz.

10 seneden beri her hafta burada sürdürmeye çalıştığımız; İktidarın karşısında, halkın yanında durmak şeklindeki tavrımızı da hiçbir “iç güvenlik paketi”nin teslim alamayacağını buradan bir kez daha Sakarya’nın kadirşinas halkıyla paylaşmak istiyoruz.
 
Açıklamamızın sonunda Milli görüş hareketinin lideri Necmettin Erbakan’ı da vefatının sene-i devriyesinde Rahmetle anıyor Milli görüş camiasına da bir kez daha taziyelerimizi sunuyoruz.

Halk’ı Ümmet bilen platformumuz,sizlerin de desteğiyle,  kimden gelirse gelsin tüm darbe süreçlerinin karşısında “ya hep birlikte ya hiç birimiz” şiarının sürdürücüsü olmaya devam edecek.

9 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]