Siyonist Lobilerin Türkiye ziyaretlerine tepki

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 544. hafta açıklamasında Suriye’deki krizin siyasi çözümle sağlanması gerektiğini belirtirken, İsrail lobilerinin Türkiye’de en üst düzeyde ağırlanmasını eleştirdi

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 544. hafta açıklamasında Suriye’deki kriz, mülteci sorunu, İsrail lobilerinin Türkiye ziyaretleriyle Filistinli gazeteci Muhammed el-Gig’in açlık grevi ve Kürt meselesindeki çatışma ortamı konuları gündem oldu. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi’nin okuduğu açıklamada “Suriye’de, geride kalan 5 yılın yol açtığı trajik yıkıma yakından tanık oluyoruz. Cenevre’de başlayan ve Münih’te devam eden toplantılardan sonra, taraflar arasında ülke genelinde şiddetin durdurulması ve insani yardımın sağlanması konularında anlaşmaya varıldığı duyuruldu… Her ne olursa olsun, bu saatten sonra, daha fazla insanın ölmemesi için öncelikle kalıcı bir ateşkesin sağlanması şarttır. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesiyle ilgili söylem değişikliğine gitmesinin, Suriye için yeni bir askeri müdahale tezkeresiyle sonuçlanması ihtimalinden derin kaygı duyuyoruz. Meclis, halkımızı böylesi bir kanlı savaşın doğrudan içine çekme potansiyeli taşıyan her türlü karardan kaçınmalıdır.” denildi.

 

Son dönemde İsrail ile Türkiye arasında canlandırılan ilişkilerin eleştirildiği açıklamada “Siyonist lobi temsilcilerinin hem Cumhurbaşkanlığı sarayında, hem de hükümet köşkünde en üst düzeyde ağırlanmaları dikkat çekicidir. Türkiye’den sonra Mısır’a geçerek, darbe yönetimiyle görüşmeler yapan bu lobilerin amacının, siyonist işgalin kalıcılığına hizmet edecek politikalara destek arayışı olduğu kesinlikle göz ardı edilemez… Türkiye Hükümeti’ni, siyonist rejimle her türlü ilişkisini kesmeye çağırıyoruz.” denilirken, “Bölgemizdeki ateş çemberi daralırken, Türkiye’de devam eden çatışma ortamı da maalesef bizi yeni bir Suriye olmanın eşiğine doğru sürüklüyor… Bunun gerçekleşmesini engellemek istiyorsak, öncelikle Kürt meselesinin sonuçlarıyla değil, sebepleriyle yüzleşmemiz gerek. Eğer Hükümet, Mardin’de yaptığı gibi, meseleyi de çözümü de anlamaktan uzak, büyük ama boş laflardan ibaret planlarla, çözümsüzlükte ısrar edecekse, yükselecek şiddet sarmalının bedelinin hepimiz için acı olmasından endişe duyuyoruz. Barışın ve adaletin tesis edilmesi için acilen, bir kez daha siyasal çözümlerin devreye sokulmasını istiyoruz.” denildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 544. Hafta Basın Açıklaması şu şekilde

 

"Değerli basın mensupları, sevgili Sakarya halkı;

 

İnsanlık kendi kıyametini kendi elleriyle hazırlamaya devam ediyor. Devletler sisteminin güç savaşları ile küresel kapitalizmin çıkar hırsları, hem halkların hem de tabiatın sonunu hızlandırıyor. İktidar sahipleri için; güçten, çıkardan, menfaatten, makam ve mevkiden, banka hesaplarından, mal varlıklarından başka bir değer yok. Onların azgınlıkları, tüm yeryüzünü fesada uğratıyor.

 

Afganistan’ın, Irak’ın hali ortada. Libya ve Mısır’ın birkaç yılda vardıkları noktayı gördük. Yemen’de işgal koalisyonunun yaptıkları ise kasıtlı bir şekilde gündeme dahi getirilmiyor. Ve hemen yanıbaşımızda, Suriye’de, geride kalan 5 yılın yol açtığı trajik yıkıma yakından tanık oluyoruz.

 

Milyonlarca insan yerini, yurdunu terk etmek zorunda kalırken, yaklaşık 250 bin insan hayatını kaybetti. Ege’de her gün onlarca insan Avrupa’ya geçmek isterken boğularak can veriyor. Ülkemize sığınan milyonlarca mülteci, Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında pazarlık unsuruna dönüşebildi! Böylece muktedirler için insan hayatının bir değeri olmadığı da bir kez daha anlaşıldı. Tüm o “vicdani politika” argümanları, son kertede, siyasi ve ekonomik bir kriz stratejisinin öğesi kılınabildi!

 

Ne yazık ki, Platform olarak, bu sürecin ilk başlarından beri sağlanmasını istediğimiz siyasi çözüm, ancak böylesi ağır bedellerden sonra masaya gelebildi. Cenevre’de başlayan ve Münih’te devam eden toplantılardan sonra, taraflar arasında ülke genelinde şiddetin durdurulması ve insani yardımın sağlanması konularında anlaşmaya varıldığı duyuruldu. ABD ve Rusya gibi emperyal güçlerin bölgeyi yakıp yıkmaları yetmezmiş gibi, şimdi çözüm mercii kılığına bürünmeleri elbette ibretliktir. Ama bu halde, bölge devletlerinin vebali de kesinlikle unutulmamalıdır.

 

Her ne olursa olsun, bu saatten sonra, daha fazla insanın ölmemesi için öncelikle kalıcı bir ateşkesin sağlanması şarttır. Türkiye Hükümeti de, bu süreçte, bugüne kadar izlediği yanlış dış politikadan dönmeli, çözümsüzlüğün parçası daha fazla olmamalıdır. Dileriz, önümüzdeki günlerde, Suudi rejiminin peşine takılarak, Suriye’de bugünkünden daha büyük ve tarihi bir gaflet çukuruna yuvarlanmayız.

 

Bu uyarı yapıyoruz, çünkü son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesiyle ilgili söylem değişikliğine gitmesinin, Suriye için yeni bir askeri müdahale tezkeresiyle sonuçlanması ihtimalinden derin kaygı duyuyoruz. Meclis, halkımızı böylesi bir kanlı savaşın doğrudan içine çekme potansiyeli taşıyan her türlü karardan kaçınmalıdır.

 

Kaygılarımızı arttıran bir diğer unsur da, İsrail işgal yönetimiyle son dönemde artan diplomatik ilişkilerdir. Cenevre'de yapılan Türkiye-İsrail görüşmelerinin ardından, bu hafta siyonist lobi temsilcilerinin hem Cumhurbaşkanlığı sarayında, hem de hükümet köşkünde en üst düzeyde ağırlanmaları dikkat çekicidir. Türkiye’den sonra Mısır’a geçerek, darbe yönetimiyle görüşmeler yapan bu lobilerin amacının, siyonist işgalin kalıcılığına hizmet edecek politikalara destek arayışı olduğu kesinlikle göz ardı edilemez.

 

Kudüs’ün kanlı işgalcileriyle ilişkileri normalleştirmeye yönelik tüm girişimler, Filistin halkının özgürlük mücadelesine ihanettir. Mescid-i Aksa’nın evlatları İslam ümmeti adına İntifada’nın ağır yükünü yeniden omuzlamışken, öz vatanında mülteci kılınmış Filistinlilerden gazeteci Muhammed el-Gig, siyonist rejimin tutuklamalarına karşı 82 gündür açlık grevi yaparken, 40 kadar Filistinli esir çocuk zindanlarda ağır hastalık çekerken, İsrail lobilerinin Türkiye’de bu şekilde kabul görmelerini kınıyoruz.  Türkiye Hükümeti’ni, siyonist rejimle her türlü ilişkisini kesmeye çağırıyoruz.

 

Değerli dostlar, duyarlı Sakarya halkı,

 

Bölgemizdeki ateş çemberi daralırken, Türkiye’de devam eden çatışma ortamı da maalesef bizi yeni bir Suriye olmanın eşiğine doğru sürüklüyor. Eğer iktidar medyası, yaşanan insani felaketi gizlemeye, gerçekleri çarpıtmaya devam ederse; siyasal iktidar, onlarca yıldır uygulanıp sorunu derinleştirmekten başka sonuç vermemiş şiddet politikalarını sürdürürse; hukukun yerini bir kez daha 90’lı yıllardaki gibi faili meçhullerin, toplu infazların, işkencelerin almasına göz yumulursa; korkarız ki bu kez, hepimizin ortak geleceği ve barış içinde yaşama fırsatı, bir daha geri dönmeyecek şekilde yok edilmiş olacak.

 

Bunun gerçekleşmesini engellemek istiyorsak, öncelikle Kürt meselesinin sonuçlarıyla değil, sebepleriyle yüzleşmemiz gerek. Eğer Hükümet, Mardin’de yaptığı gibi, meseleyi de çözümü de anlamaktan uzak, büyük ama boş laflardan ibaret planlarla, çözümsüzlükte ısrar edecekse, yükselecek şiddet sarmalının bedelinin hepimiz için acı olmasından endişe duyuyoruz.

 

Barışın ve adaletin tesis edilmesi için acilen, bir kez daha siyasal çözümlerin devreye sokulmasını istiyoruz. En temelde yatan ve bir halkı onlarca yıl yok sayan, her türlü hakkını teslim etmekten kaçan sistem sorunu çözülmek zorundadır. Bunu sağlayamadığımız sürece, memleketin doğusundan batısına hiçbirimiz için huzurlu bir gelecekten bahsedemeyiz.

 

Bizler inanıyoruz ki, halklarımız kardeştir ve kardeşliğimiz, herkesin hakkının, hukukunun korunmasını gerektirir; bir kardeşin, diğer kardeşinin uğradığı haksızlığa göz yummasını değil!

 

O halde, gelin; bizi birbirimize kardeş kılan Rabb’imizin, Maide Suresi’ndeki uyarısını, bir de bu mesele için hatırlayalım:

 

“Siz ey iman edenler! Allah için, hakkı ayağa kaldırarak adaletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi adaletten sapmaya sevk etmesin! Adil olun, bu Allah'ın koruması altına girmenin en kestirme yoludur: Artık Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”"

8 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]