Sakarya Başörtüsü Platformu 185. Kez Bir Araya Geldi

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 185. basın açıklamasını gerçekleştirdi.

BBP genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun geçirdiği elim kaza sonucu hayatını yitirmesi dolayısıyla rahmet okunmasıyla başlayan basın açıklaması YSK'nın sandık başında başörtülü görevli bulunmasını yasaklayan kararı ile ilgili gelişmeler değerlendirildi.

Seçim kampanyaları boyunca gerek iktidarın gerekse muhalefetin seviyesiz diyalogları eleştirilirken oy kullanacak olanların seçim sandıklarında başörtüsü yasağına karşı tepki göstermeleri istendi.

Açıklama Mazlumder genel merkezinin İsrail'in işlediği insanlık suçuyla ilgili olarak yaptığı şikayetin 53 gündür adalet bakanlığında sümen altı edilmesinin kınanmasıyla sona erdi.

"Başörtüsü direnişimiz 4. yılında zillet bizden uzaktır"," Başörtüsü İslamın emri müslüman kadının kimliğidir " pankartlarının taşındığı eylemde "Sakarya uyuma Başörtüne sahip çık" sloganları atıldı.

SAGBP adına İlim ve Hikmet Vakfı'ndan av. Haluk Can 'ın okuduğu açıklamanın tam metni aşağıdadır:

Değerli Sakaryalılar, sayın basın mensupları;

Öncelikle, geçirmiş olduğu helikopter kazasında hayatını kaybeden, Türk Siyasi hayatının temiz, dürüst, ilkeli ve dik duran, tek başına bile olsa doğru bildiğini söyleyen ve söyledikleri gibi davranan ender şahsiyetlerinden birisi olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı nedeniyle, kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz.  

Değerli Sakaryalılar;

Yarın yapılacak olan  yerel seçimlerin arifesindeyiz. Özellikle iktidar ve ana muhalefet partilerinin  seçim meydanlarında sergilemiş oldukları sığ, seviyesiz ve faydasız tartışmalar  ile  birbirlerine karşı küfürlere varan hakaretlere bolca şahit olduk. Halkın refah ve kültürel seviyesini arttıracak, birbiriyle kenetlenmesine katkı sağlayacak, hak ve özgürlükleri genişletecek  sosyal ve siyasi projeleri olmayan insanların, ülkemizi yönetmeye talip olmalarını üzüntü ve ibretle izledik.

Değerli Sakaryalılar;

Bu seçimler öncesinde, vermiş olduğu tartışmalı kararlar ile dikkatleri üzerinde çeken YSK da, en son verdiği başörtüsü kararı ile    yasakçılar kervanına katılmış bulunmaktadır. Tıpkı daha önce de örneklerini gördüğümüz, kendini millet iradesinin üzerinde görme, hukuk katletme pahasına zorlama yorumlar ve sonuçta ortaya çıkan hukuka ve insan haklarına aykırı kararlar YSK, yayınlamış olduğu genelgeyle, Sandık Kurullarını kamusal alan ilan ederek,  Sandık Kurulu üyelerinin de  hizmet veren konumunda olduğunu belirtmiş ve kurul üyelerinin  başı örtülü olarak görev yapamayacaklarına karar vermiştir..

YSK bu kararını herhangi bir yasal  düzenlemeye dayandıramadığı için 2007 yılında verdiği münferit bir kararına istinaden yayınlamıştır. Mevcut Anayasa ve yasalarda, seçimlerde sandık başında  görev yapacak vatandaşların kıyafetlerini tanımlayan bir hüküm   bulunmadığından, YSK önce kendisi karar alıp, sonra bu karara istinaden genelge yayınlamaktadır. Bu tür hukuk oyunlarının önceki yıllarda da denendiğini unutmadık. YSK bu genelge ile süregelmekte olan “başörtüsüne karşı fiili zorbalığı” yeni bir alana daha yayma girişiminde bulunmuştur. Hukuk devleti ve demokrasi iddiasının olduğu her devlette, yasakların ve özgürlüklerin sınırları yasalar ile belirlenir. YSK kendi yetkisinin dışına çıkıp, böylece yeni bir hukuksuzluğa imza atmıştır. Hukuki olmayan değerlendirmeler ile zaten tartışılmakta olan kamusal alan kavramı iyice genişletilmektedir. Devlet memurlarına uygulanan kılık kıyafet dayatmasının dahi kabul edilmesi mümkün değilken,  devlet memuru sıfatını taşımayan sandık görevlileri için böyle bir yasağın konulmuş olmasını anlamak ve kabul etmek mümkün değildir.  

Sakarya Başörtüsü Platformu olarak, ülkemizde yaşayan  hiçbir insanın, dini inancından, kimliğinden, ırkından, mezhebinden, meşrebinden dolayı ikinci sınıf muamelesi görmemesi gerektiğini bir kez daha belirtiyor ve yarın yapılacak seçimlerde, bütün Sakarya Halkını, YSK'nın bu hukuksuz kararına karşı direnmeye ve başörtülü seçim görevlilerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.

YSK bu kararı ile negatif ayrımcılık yapmıştır. Bu kararla toplum vicdanı yaralanmıştır. Ancak, bu  yanlışın düzeltilmesi için bugüne kadar harekete geçmeyen ve doğru dürüst bir tepki dahi vermeyen siyasi partileri buradan kınıyoruz. Bu konuda sadece Mazlum Der Genel Merkezi tarafından, genelgenin iptali ve yürütmesinin durdurulması için dava açıldığını, ancak istediği zaman bir günde karar çıkartan Danıştaydan,  seçimler gelmesine rağmen bu güne kadar herhangi bir kararın çıkmadığını belirtmek istiyoruz.

Yine Mazlumder Genel Merkezi ve bazı şubeleri tarafından, İsrailin Gazzede gerçekleştirdiği katliamlarla ilgili olarak  yapmış olduğu, Soykırım ve insanlığa karşı işlen suçlarla ilgili şikayetin de, aradan 53 gün geçmesine rağmen, Adalet Bakanın önünde bekletildiğini, davanın açılması için gerekli iznin bugüne kadar Adalet Bakanı tarafından verilmediğini, konunun sürüncemede bırakılarak sündürülmek istendiğini, ancak bizlerin bu davanın da takipçisi olacağımızı belirterek bu haftaki basın açıklamamamızı sonlandırıyoruz

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]