Oğullarının Ölümüne Hâlâ İnanmak İstemiyorlar

Marmara depreminde hayatını kaybeden Sakaryaspor paf takımı oyuncusu Serkan Kovar'ın gözü yaşlı anne ve babası depremin 10.yılında oğullarının ölümüne bir türlü inanmak istemiyor.  

Marmara depreminde Adapazarı Çark Caddesi'nde 2 katlı ahşap evleri yıkıldıktan sonra enkaz altında kalan ve 10 saat sonra enkazın altından çıkarıldıktan sonra hayatını kaybeden Sakaryaspor PAF takımının genç oyuncu Serkan Kovar'ın ailesi, oğullarının ölümüne inanmak istemezken, takımı ve oyuncu arkadaşları tarafından unutulması da yüreklerini burkuyor.   
 
Genç futbolcunun babası İsmail Kovar (57), her hafta Sapanca ilçesi Kurtköy'de bulunan biricik oğlu Serkan Kovar'ın mezarını ziyaret ederek dua okuyor. Oğlunun mezarını sulayan baba o günleri gözü yaşlı olarak anlatırken, enkazdan önce kızı Seda'yı sonra oğlu Serkan'ı çıkardıklarını ancak oğlunun iç kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti. Baba Kovar kelimeler boğazına düğümlenerek acı içinde anlatırken, "Olaydan sonra saat 10:00 da önce kızımı çıkarttık, saat 10:30 da ise rahmetliyi çıkarttık.

Çıkarttıktan sonra tümen hastanesine gittik. Tümen hastanesinde yapılacak bir şey olmadığı için, hemen kendi arabamla GATA Hastanesine gittik. GATA'da da kaybettik. Sol ayağı kırıktı.Tümende ki doktorlar sol ayağını keserler dediler. Belden darbe yemiş. İç kanamadan kaybettik. Hiç müdahale edilemedi. Sakarya da ki tüm hastaneler mahşer günü gibiydi. Herkes kendi yakınlarına bakıyordu. Doktorlar ve hemşireler bir o taraf bir bu tarafa koşuyorlardı. Hastane bahçeleri hasta ve ölüler ile doluydu. 2 katlı ahşap binaydı. Fay hattı bizim evin önünden geçiyor ve rahmetlinin odasın da bitiyordu. .Biz de depremde evin altında kaldık. Biz de gece kendi imkanlarımızla çıktık" dedi.  
Oğlunun futbol yaşantısı anlatan Baba Kovar, "Cuma günü Sapancaspor ile Sakaryaspor'un maçı vardı. Sakaryaspo'un paf takımında oynuyordu. Bursa'da genç milli seçmeleri vardı. Ama biz Cebeci'ydeydik. Onun için telefonlarımız evde idi. Biz denize gittiğimiz için telefonu almadık. O sırada bizi aramışlar. Eğer Bursa'ya gitmeseydik  Depreme yakalanmayacaktık. Hakan Şükür komşumuzdu. Ekrem Karaberber hocamız rahmetliyi çok beğeniyordu. Bir Hakan, bir Oğuz, bir Aykut olacak bir yeteneğe sahip derdi. Rahmetli 17 yaşındayken Giray Bulak ve Şenol Güneş genç takımından PAF takımına istediler. Benim misafir ettiğim futbolcular arasında Mahmut Hanefi vardı. 2 ay evimde baktım. Ama Mahmut Hanefi rahmetli öldükten sonra bir kere ne evimize ne de mezarlığa geldi. Hakan Şükür,Tuncay Şanlı oğlumu çok iyi tanırlardı ama bir kere olsun ziyaretimize gelmediler" diye konuştu.  
Depremden sonra oğlunun acısıyla futbol maçlarına veda ettiğini anlatan Baba Kovar "Futbol maçlarını hiç izlemeyi istemiyorum. Rahmetli aklıma geldiği için maçları seyretmek istemiyorum. Rahmetli Hakan'ı çok severdi. Sakaryaspor kulubüne kırgınım. Hiç arayıp sormadılar.Yaşasaydı ahlak yönünden çok iyi bir kişi ve sporcu olacağına inanıyorum. Rahmetliyi çok seviyorlardı.Tüm takım ve hocalar Rahmetliyi seviyordu. İki koltuğa oturtup kahvaltı yaparlardı lokantada deplasmana giderken. Kahvaltıda hocaları ona özel hizmet yaptırırlardı, o kadar severlerdi. Ekrem Karaberber başarılı diyor ve çok seviyordu. Bana diyordu baba Hakan'ı falan yetiştiren bu Ekrem hocaya ben büyük futbolcu olursam transfer parası aldığımda bir araba alacam derdi" şeklinde konuştu.    
Olay gününü hiç unutamayan Baba Kovar, "Benim İzmit'te işyerim vardı. Keresteciydim ben. İzmit'ten Adapazarı'na gittiğim zaman pazartesi günü. Kulüpte Cuma günkü hazırlık maçı ile ilgili neler söylediler, konuşacağım zaman şort giyiyordu. Böyle bir baktım dedim oğlum. Bir pantolon giy. Sana nazar değecek Sapanca'da da aynı şeyi söylediler bana dedim. Baba bir çarşıya gidelim de bana bir siyah çanta al. Kulübe giderken. Ufak çantam olsun. Büyük çantayı gezdirmek zor oluyor. Gittik bir siyah çanta aldık. O gece 01.00'e kadar beraber oturduk evde. Başka da oturamadık" dedi.  

Mezar başında gözyaşlarına boğulan ve hıçkıra hıçkıra ağlayan gözü yaşlı baba, "Neler konuştuk. Bir arkadaş gibiydik. Her şeyi konuştuk. Sporla ilgili konuştuk. Çok zor." şeklinde konuştu.  
Oğlunun mezarına gitmeye dayanamayan geride oğlundan kalan eşyalarla kendini avutmaya çalışan anne Aysin Kovar (54) oğlunun çok özel ve iyiliksever bir insan olduğunu anlatırken gözyaşlarına boğuldu. Anne Kovar, "Çok özel eşi bulunmayan bir çocuktu. Ben depreme uykuda yakalandığım için hatırlamıyorum. O gece beraberdik. Çok neşeliydi. Çok mutluydu. Ben ona oğlum niye o kadar neşelisin dediğimde hakikaten anne bugün çok neşeliyim derken gülerek cevap verdi. Ufak bir şeyden gülüyordu. Çok mutluydu. En büyük ideali iyi bir futbolcu olmaktı. Sakin evine bağlı bir çocuktu. Arkadaş çevresi olsun güzel bir çocuktu" dedi.  
 Anne Kovar oğlunun ölümünden sonra futbol seyredemediğini anlatırken "Futbol maçlarıyla ilgilenmiyorum. O günden sonra ne gazetede okurum nede tv'de bakarım futbolcu arkadaşları vardı hiç arayan soran olmadı onlar gerçek arkadaşları değildi o arkadaşlarına bakar evinde misafir ederdi hepsi iyi gün dostuydu Kulüpten bir kez başsağlığına geldiler onların da hepsini kınıyorum. Benim çocuğum öyle değildi arkadaşlarına çok acıyor ve seviyordu yedirmeyi severdi çok güzel ağırlardı biz arkadaşlarını yatılı olarak kabul ediyorduk ama maalesef benim oğlum sağ olsaydı onların başına bir şey gelmiş olsaydı asla böyle yapmazdı arardı fakirlere çok acıyordu yaşı küçük olsa da aklı çok büyüktü benim oğlumun çark caddesi gibi bir yerde oğlumu büyüttüm ama daha bir kişi oğlumu şikayete gelmedi. Geriye spor kıyafetleri ve yeni aldığı giymeye doyamadığı kramponları kaldı. Kimin evi yoksa ona ev alayım diye düşünürdü çok küçük olmasına rağmen farklı düşüncelemdeanlı oğlumu çok iyi tanndeanlı oğlumu çok iyi tanri vardı ben anne baba olarak oğlumun adını yaşatacağım herkes öldü bilse de o benim için ölmedi yaşıyor" diye konuştu.
14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]