Nihal Akar: "Dünyada gıda terörü yaşanıyor"

KANSERDER yönetim kurulu başkanı Nihal Akar “Dünyada gıda terörü yaşanıyor” dedi. Akar kanser riskini arttıran boyalı gıdalardan ve sahte bakliyatlardan uzak durulması konusunda vatandaşları uyardı.

Nihal Akar gazeteci Hülya Sürücü’ye konuştu. Akar, gıda endüstrisinin, güçlü bir lobi ile dünya üzerinde otoriter hale geldiğini, bunun sonucunda ise kazanan tarafın gıda ve ilaç endüstrisi, kaybedenin de insan sağlığı olduğunu öne sürdü.
İşte KANSERDER yönetim kurulu başkanı Nihal Akar’ın ağzından, yaşanan gıda terörüne ilişkin çarpıcı açıklamalar ve gıda boyaları ile sahte bakliyatlara karşı vatandaşlara uyarıda bulunduğu o mesajlar:

“Gıda boyaları kanser riskini arttırıyor”

“Bugün gıda boyaları ve sahte bakliyatlar yüzünden kanser vakaları ve bu hastalığa yakalanma riski artıyor. Gıda boyalı besin maddelerini özellikle evhanımlarının satın almasına anlam veremiyorum.

“Para kazanmak uğruna sağlık hiçe sayılıyor”

Dünyada Gıda Terörü var. Daha çok kazanmak uğruna sağlıklı bünyeler hastalıklı hale geliyor. Bir tarafta insanlar para kazanma hırsı ile insan sağlığını hiçe sayarken,  diğer tarafta öteki insanlar sağlıklarını kaybediyor. Bazı gıda (sağlıksız gıda) endüstrisi hep kazanmanın derdinde, sadece kazanmaya endekslenmiş durumda. İnsana verdiği zarara hiç bakmıyor. Dünyada durum böyle olunca ülkemizde de yaygınlaşıyor.

“Reklamlarda çocuklar kullanılıyor”

Reklamlara bakıyorum, içim yanıyor. Katkı maddesi bulunan besinlerin reklamlarında çocukları kullanıyorlar. Zararlı bir gıda maddesinin reklamlarında çocukların kullanılıyor olması, hangi noktaya geldiğimizin de göstergesi…
Gıda boyalarının kansere,  alerjiye ve astıma neden olduğu söyleniyor. Hassas olalım. Boyalı gıdalardan uzak duralım. Rengarenk şekerlere aldanmayalım.   

Annelere uyarı

Son yıllarda alerjik hastalıklar ve kanserde artış gözleniyor. Bunu dikkate alalım. Boyalı gıdaların hiperaktiviteye yol açtığı ve kanser riskini arttırdığı söyleniyor.
Teknolojik çağda yaşıyoruz. İnternet ağı geniş. Annelerden araştırma yapmalarını istiyoruz. Ayrıca satılan gıdaların üzerinde, içinde ne olduğunun anlaşılır şekilde yazılması lazım. Yediklerimizi ve satın aldıklarımızı sorgulamak lazım.

“Resmi ve sivil otorite halkı bilinçlendirmeli”

Sahte bakliyatlara gelince… Onları belirlemek zor. Resmi ve sivil otoritelerin kamuoyunda çok etkin çalışmalarla halkı her alanda bilgilendirmesi gerekir. Hangi yiyecekte ne gibi sıkıntı varsa, küçük yaşta öğretilmesinden yanayız. Sağlıklı ve bilinçli toplum olmak zorundayız. Sosyal gelişim merkezleri ve tüm eğitim ve öğretim kurumlarında sağlıklı tüketim ile ilgili bilgiler verilmeli. Toplum eğitilmeli.

“Bazı ülkelerde çocuklar rahat ulaşıyor”

Anne ve babanın izni ve bilgisi olmadan İsviçre’de küçük çocukların cips ve asitli içecek almaları yasak. Aile o marketten şikâyetçi olabiliyor. Oysa diğer bazı ülkelerde ve ülkemizde çok rahat ulaşılabiliyor. Yasaklar tamam ama, bilinç de şart. Eğitim önce ailede başlamalı, sonra da okulda devam etmeli.

“Suni besleniyoruz”

Beslenmeyi unuttuk, yapay ve suni beslenmeye döndük. Geldiğimiz bu durum oldukça üzücü ve tedirgin edici.
Önünüze geldiğinde ne yiyeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Birbirinden güzel renklerle cazip hale getirilen tehlikeli gıdalar bizi cezbediyor. Renkler bizi yanıltan aldatan bir tatlılık veriyor. Yani bu bir sahte mutluluk… Maalesef renkli gıdalar çocukların hoşuna gidiyor.

“Sorgulayalım, aldanmayalım”

Tarımsal olarak zengin ülkede yaşıyorken, bu görüntüler anlamsız. Anneler çocuklarına gıda boyalı değil, daha doğal kekler yapmalı. Örneğin kırmızı kan erik kaynatılırsa ondan da renk çıkar. İşin kolayına kaçıyoruz. Sağlığımızı kendi ellerimizle yok ediyoruz. Ne kadar bilinçli ve sorgulayıcı olursak bunun önüne geçilebilir. Aldanmayalım.

“Doğal beslenmeyi unuttuk”

Çocukların çoğu hasta. Gençler de hasta. Neden hastalanıyorlar bunlar? Hiperaktivite olan bir çocuğun neden bu hale geldiğini araştırmak gerek. Doğal ve sağlıklı beslenmeyi unuttuk, suni ve yapay beslenmeye döndük.
Bu durum hem doğru, hem de hoş değil. Bayanlara çok görev düşüyor. Alışverişte bilinçli olsunlar. Gıdaların her alanda dejenerasyona uğraması bizi kayba götürüyor. Sosyal medyanın ve bilginin yaygın olduğu noktada, araştırıcı ve bilinçli tüketici olmazsak, kimseyi suçlamaya hakkımız yok.

“Hangi renk gıda boyası, neyi tetikliyor?”

Kaynaklar gösteriyor ki, parlak mavi renkli gıdalar böbreklerde tümörü, kromozom tahribatını ve astımı tetikliyor. Bunların da fırınlanmış besinlerde, mısır gevreğinde ve içeceklerde olduğu hatta Fransa’da ve Finlandiya’da yasaklandığı kaydediliyor.
Çivit mavisi rengindeki boyalı maddelerin beyin tümörünü tetiklediği, kanserli hücrelerin çoğalmasına neden olduğu ifade edilirken, bunların da içecek ve köpek mamasında bulunduğu, Norveç’te sınırlama getirildiği söyleniyor.
Yeşil mesane rengindeki boyalı maddelerin ise tümörü tetiklediği, depresyon vs ruhsal hastalıklara yol açtığı anlatılırken, bunların da dondurmada, içeceklerde ve kozmetiklerde bulunduğu ifade ediliyor. Aynı şekilde Avrupa ülkelerinde kullanılmadığı anlatılıyor.  
Koyu kırmızı kromozomları olumsuz etkiliyor Hiperaktivite ve kan kanseri riskini arttııyor. Fırınlanmış gıda, mısır gevreği ve içeceklerde var. Her ülkede kullanılıyor.
Açık kırmızı renkteki boyalı maddelerin alerjiye sebep olduğu, bunların sosislenmiş şekerlemelerde ve kiraz liköründe bulunduğu söyleniyor.
Sarı renkli gıda boyalarının kan kanserini, astımı, uykusuzluğu, hiperaktivite ve tiroid tümörünü tetiklediği ifade edilirken, bunların fırınlanmış besinler ve içeceklerde olduğu kaydediliyor.
Turuncu renkli gıda maddelerinin ise hiperativite, tiroid tümörü, alerji, astım ve egzamaya yol açtığı anlatılırken, bunların da fırınlanmış gıdalarda, sosislerde, mısır gevreği ve kozmetik ürünlerde olduğu söyleniyor. Aynı zamanda Norveç ve İsviçre’de yasaklandığı hatırlatılıyor.
Sonuç olarak, çok iyi denetleme yapılmasının şart olduğu bir durumla karşı karşıyayız.

“Dur denmeli, denetim şart”

Son yıllarda gıda boyalarının çocuk sağlığına çok olumsuz etki ettiğini ve alerjik reaksiyonların arttığını gözlemliyoruz. Renkli şekerler sağlığı olumsuz etkiliyor. Buna bir an önce dur denmeli. Denetleyici mekanizmalar etkili çalışmalı. Gıdalarımızın hangi maddelerle ve ne tür boyalarla renklendirildiği üzerlerinde anlaşılabilir şekilde yazılmalı.

“Saldırı altındayız”

Her koldan saldırı altındayız. O kadar masum sunuluyor ki önümüze, kanıyoruz… Çocuklar rengarenk boyalı gıdalara ilgi duyuyor.
Hatta bazı ülkelerde buna “tatlı hastalık, tatlı ölüm” gibi isimler dahi konuluyor… Yine bazı ülkelerde yasaklamalar devam ederken, bizim ülkemizde de uygulanmasını temenni ediyoruz.

“Vicdan bir kenara bırakılmış”

İnsan sağlığını bir kenara bırakanlar, vicdanını da bir kenara bırakmış demektir. Burada denetleyici mekanizma anneler olmalı. Çünkü alışverişe genelde anneler gidiyor. Önlem alınmazsa gelecekte daha çok tehlikeler bizi bekliyor.
Gıda endüstrisinin bazı çıkarcı ve tehlikeli gıda üretenlere para kazandırmak yerine, kanser tedavisine yatırımın sonu gelmeyeceği dikkate alınarak, önleyici tedbirlere yatırım yapılmalı.”

9 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]