"Kanunlar Avrupa'dan, yargılama kadı usulü"

Sakarya Barosu tarafından düzenlenen seminere konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Oğuz Atalay, "Kanunlar Avrupa\'dan, yargılama kadı usulü" dedi.

Sakarya Barosu tarafından düzenlenen “Hukuk Muhakemeleri Kanunu\'nun Yargıtay Kararları Işığında İncelenmesi” konulu seminer, baronun yeni hizmet binasında gerçekleştirildi. Prof. Dr. Oğuz Atalay’ın konuşmacı olarak katıldığı seminere; Çağlayan Hukukçular Derneği Başkanı Akif Derviş, Sakarya Barosu yöneticileri ve Sakarya Barosu avukatları katıldı.
Yürürlüğe giren HMK’nın aslında çok önemli değişiklikler getirdiğini anlatan Atalay, kanunun uygulamasında ise değişen bir şey olmadığına işaret etti.

HMK uygulaması


“2011 Ekim ayında yürürlüğe giren kanun önce anlaşılmaya çalışıldı” diyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Oğuz Atalay, “Biz millet olarak çok ayrıntılı bir hazırlık aşaması yapma alışkanlığına sahip değiliz. Hazırlığımızı yeteri kadar olgunlaştırarak yapan bir millet değiliz maalesef. Bildiğiniz gibi HMK ocakta yayınlandı fakat nasılsa daha vakit var okuruz diye çoğumuz ekime kadar okumadı kanunu. Sonradan okumaya başlandığında yavaş yavaş sesler yükselmeye başladı. Hatta bunların uygulaması nasıl olacak diye bir fikrimiz olmadığı için bazı konularda ancak yürürlüğe girdikten sonra ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Bir HMK uygulaması oluştu veya uygulamaması oluştu. Bazı konularda kaos ortaya çıktı. Kanuna aykırı yorumlarla karşılaştık, Yargıtay’ın da bir dizi kararları tebarüz ettiği derin noktalarda dolayısıyla artık biz şu çalışmayı yapabiliriz. Kanunun düzenleme amacı neydi, uygulamada ne oldu, nerede hata var? Eksiklik nerede, kanunda örneği yoktur” dedi.

“Biz kadı dedelerimizin sadık takipçileri olarak kalmışız” diyerek konuşmasını sürdüren Atalay, “Yaptığımız iş aslında bal gibi kadı yargılamasıdır. İçtihat hukukuna doğru şiddetli bir gidişat var. Birçok kanunda İsviçre’den aldığımız kanunların nasıl uygulandığını gören İsviçreliler, kanunları ne hale getirdiğimizi gördüğünde inanamıyorlar çünkü biz içtihat hukukçularının çocuklarıyız. Bu yadsınamaz bir gerçek. Bu kültür öyle 1-2 günde, 20-30 yılda, 50 yılda oluşmuyor. Ve bizim hakimimiz şöyle düşünüyor; ben vicdanıma bakarım, oradan gelecek sesi dinliyorum, asıl olan hakkaniyet gerçekleşiyor mu, gerçekleşmiyor mu, onun gerçekleştiğine inandığım anda ben kanun falan dinlemem, hele usul hiç dinlemem. Mesele hakkaniyet ise gerisi teferruattır. Bu bir protest tavır değil, benim müşahedem bu. Yani hakimlerimiz yargı, yasamaya, yasama erkine protest bir tavırla söylemiyor bunu. Aksine bu ülkeye hizmet düşüncesiyle söylüyor. Ben halkıma adaleti böyle gerçekleştirerek hizmet ediyorum düşüncesiyle bunu söylüyor. Biz bir dosyada herhangi bir rahatsızlık hissedersek, haksızlık yapılmış dersek biz bir sebep bulur bozarız onu. Biz usul hukukuna önem vermeyen bir yargı kültürünün mensuplarıyız. Dolayısıyla yeni usul kanunu yürürlüğe girdiğinde bizde kendi kendimize biraz gelin güvey olmuştuk, artık bir şeyler değişecek diye fakat bu 1-1,5 yıldan sonra gördük ki çok fazla bir şey değişmedi. Bu kanunda hakimlerimizin ilk benimsedikleri ve sadık bir biçimde uyguladıkları bir madde vardır o da gider avansı. Gerçekten çok samimi bir biçimde sahiplendiler ve gider avansı maddesini bu kanunun en önemli maddesi olarak uyguladılar. Çoğunluktan söz ediyorum. Bu sözlerimi belki aktarırsınız ama kanunu ciddi bir şekilde öğrenen ve uygulayan çok değerli hakimlerimizin olduğunun da bizzat şahidiyim” ifadelerini kullandı.
11 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]