'İslam yoksa, çıkışta yok!'

Sakarya’daki 445. hafta Adalet ve Özgürlükler Eylemi\'nde siyasal ve kültürel kaostan tek çıkışın İslami değerlere dayalı, tevhid ve adaletin temelini oluşturduğu bir düzen olduğu söylendi.

Sakarya’da her Cumartesi yapılan Adalet ve Özgürlükler Eylemi\'nde 445. hafta basın açıklamasını Diriliş Saati Dergisi’nden Muhammed Emin Duman okudu. Duman, son dönemde yaşanan siyasi krizi değerlendirirken; “Bizi biz yapan ve dinimizden beslenen değerler sistemimiz ayaklar altında... İslami değerlerin yerine hiçbir ahlaki sınır ve ahiret endişesi tanımayan liberal değerlerin ikame edildiğini söylemek hiç abartılı olmaz.  “Fazilet, adalet, eşitlik, tevazu, kanaat, kardeşlik, dayanışma” gibi erdemlerin yerine “rekabet, güç, tüketim, enaniyet, kibir, mevki, para” gibi liberalizmin tanrılaştırdığı süfli hasletlerin ve kavramların ön plana çıktığını görüyoruz. “Ne yapmalıyız” sorusuna cevap ararken öncelikle hastalığın nedeninin uygulanan liberal politikalar olduğunu tespit etmek zorundayız. Dini değerleri yok sayan, seküler değerler üzerine inşa edilen liberalizmin söz konusu sonuçları doğurması kaçınılmazdır” dedi.

Ülkemizde dindar kesimlerden oy alan muhafazakar partilerin iktidarda olduğu dönemlerde de sekülerleşmenin devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, “Müslüman halkımız artık batı medeniyetinin ürettiği siyasi formlar olan muhafazakarlık veya liberalizmin kendisine huzur getirmediğinin farkına varmalıdır. Son yaşanan tecrübeler batı menşeli siyasi düzenlerin ne denli sorun ürettiğini; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi planda toplumları nasıl bir kaosa sürüklediğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İslami değerlere dayalı, tevhid ve adaletin temelini oluşturduğu İslami düzen halkımız için tek çıkış yoludur. Amerika ve diğer egemen güçlerden bağımsız, adaletin mülkün temeli olduğu bir İslam devleti yegane çözümdür. Tüm halkımızı bu ideal etrafında kenetlenmeye davet ediyoruz” çağrısı yapıldı.     

Suriye’de yaşanan krizin hem Suriye halkı hem de komşu halklar için derin yaralara yol açan bir risk olarak devam ettiğine dikkat çekilen basın açıklaması, Filistin İslami hareketlerinden Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in anılmasıyla son buldu. 2004 yılında Gazze’de İsrail’in suikastında hayatını kaybeden Ahmed Yasin için “Bugün onun şehit edilişinin 10. yıldönümü. Şeyh Ahmed Yasin’i rahmetle anarken, mücadelesinin tüm İslam ümmetine ışık tuttuğunu, örnekliğinin İslam coğrafyasında yeni Ahmed Yasinlerin zuhur etmesinin önünü açtığını hatırlatmak istiyoruz.” denilerek son buldu.

İslami düzen, halkımız için tek çıkış yoludur!

Yerel seçimler öncesi siyasi ve toplumsal gerginlik zirve yapmış durumda…

Hükümet ile cemaat arasındaki düello son gaz devam ediyor.

Bu hengamede tüm ahlaki değerlerin yerlerde süründüğünü görüyoruz. Kapitalist ahlakın oluşturduğu dejenerasyonun bireyi ve toplumu ne hale getirdiğini ibretle izliyoruz.

Bir tarafta cebini şişirmek için her yolu mübah görerek yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi bir dizi ahlaksızlığı adeta normalleştirmiş vatandaş tipi hızla yaygınlaşırken; diğer tarafta insanların gizlisini araştırmayı, dedikoduyu, şantajı, ispiyonculuğu birey için sıradan haslet olarak kabul eden anlayışın topluma hızla nüfuz ettiğini gözlemliyoruz.

Evet, bizi biz yapan ve dinimizden beslenen değerler sistemimiz ayaklar altında... İslami değerlerin yerine hiçbir ahlaki sınır ve ahiret endişesi tanımayan liberal değerlerin ikame edildiğini söylemek hiç abartılı olmaz.

“Fazilet, adalet, eşitlik, tevazu, kanaat, kardeşlik, dayanışma” gibi erdemlerin yerine “rekabet, güç, tüketim, enaniyet, kibir, mevki, para” gibi liberalizmin tanrılaştırdığı süfli hasletlerin/kavramların ön plana çıktığını görüyoruz.

“Ne yapmalıyız” sorusuna cevap ararken öncelikle hastalığın nedeninin uygulanan liberal politikalar olduğunu tespit etmek zorundayız.

Dini değerleri yok sayan, seküler değerler üzerine inşa edilen liberalizmin söz konusu sonuçları doğurması kaçınılmazdır.

Ülkemizde son 60 yılda ağırlıklı olarak dindar kesimlerden oy alan muhafazakar partilerin iktidarda olması ve bu süreçte sekülerleşmenin hız kaybetmeden devam etmesi son derece dikkat çekicidir.

Müslüman halkımız artık batı medeniyetinin ürettiği siyasi formlar olan muhafazakarlık veya liberalizmin kendisine huzur getirmediğinin farkına varmalıdır. Son yaşanan tecrübeler batı menşeli siyasi düzenlerin ne denli sorun ürettiğini; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi planda toplumları nasıl bir kaosa sürüklediğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

İslami değerlere dayalı, tevhid ve adaletin temelini oluşturduğu İslami düzen halkımız için tek çıkış yoludur.

Amerika ve diğer egemen güçlerden bağımsız, adaletin mülkün temeli olduğu bir İslam devleti yegane çözümdür.

Tüm halkımızı bu ideal etrafında kenetlenmeye davet ediyoruz.

Suriye’de iç savaş devam ediyor. Artık hiç kimse bu savaşın nasıl ve ne zaman sonlanacağı ile ilgili net bir yorumda bulunamıyor.

Kaosun tam anlamıyla hakim olduğu bir ülke bugün Suriye… 200 bine yakın insanın katledildiği, milyonlarca insanın mülteci konumuna düştüğü, açlık ve hastalıkların kol gezdiği bir ülke bugün Suriye…

Suriye’de kazanan sadece Amerika ve İsrail oldu. Tüm İslam coğrafyasında Suriye üzerinden mezhebi tefrika zirveye taşındı. Suriye İsrail’in güvenliği için tehdit olmaktan çıktı.

Türkiye’de başta Dışişleri Bakanı Davutoğlu olmak üzere tüm iktidar yetkililerinin Suriye politikasındaki yanlışlığı hala görememeleri veya geldikleri noktadan geriye dönememeleri tüm vicdanları sızlatıyor.

İktidarın artık barışın öncüsü olma zamanı geldi geçiyor. Ahirette altından kalkılamayacak bir vebalin oluşmaması için barışın dilini konuşmak ve barışa katkıda bulunmak tek çözüm yoludur.

Bugün  Şeyh Ahmed Yasin’in 2004 yılında Gazze’de şehit edilişinin 10. yıldönümü.

Şeyh Ahmed Yasin’i rahmetle anarken, mücadelesinin tüm İslam ümmetine ışık tuttuğunu, örnekliğinin İslam coğrafyasında yeni Ahmed Yasinlerin zuhur etmesinin önünü açtığını hatırlatmak istiyoruz. 

Basın açıklamamıza şehidimizin şu sözleri ile son veriyoruz:

“Allah için ve ümmetin namusu için sesini yükseltecek bir halk yok mu?

Bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak şerefli direnişçiler hiç mi yok?”
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]