II.Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi 14-17 Ekim'de

2012 yılında ilki düzenlenen Ortadoğu\'da Siyaset ve Toplum Kongresi\'nin ikincisi 14-17 Ekim 2014 tarihlerinde Sakarya\'da gerçekleşecektir.

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Merkezi tarafından düzenlenecek olan "II.Ortadoğu\'da Siyaset ve Toplum Kongresi"nin açılış konuşmasını University of Colombia, Los Angeles\'tan Prof. Dr. Michael Mann yapacak.

Şu anda kongreye katılımı kesinleşen konuşmacılar arasında: Hamid Dabashi, Bobby S. Sayyid, Fawas Gerges, Omar Ashour, Thomas Pierret, Khalil Al-Anani, Michael Lüders ve Madawi Al-Rasheed gibi Ortadoğu üzerine çalışmaları ile bilinen bilim insanları bulunmaktadır.
 
2012 yılında ilki düzenlenen Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin ikincisi yarın açılış konuşması ile başlıyor. Kongre 14-16 Ekim 2014 tarihlerinde Sakarya'da, 17 Ekim 2014 tarihinde ise İstanbul'da SETA'da gerçekleşecektir.

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Merkezi (ORMER) tarafından düzenlenen "II.Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi" yarın saat 09.00'da Rektör Muzaffer Elmas, Kemal İnat ve Yasin Aktay'ın açılış konuşmaları ile başlayacak ve Keynote konuşmasını University of Leeds'ten Bobby Salman Sayyid yapacak.

Dünyanın birçok ülkesinden misafirlerini ağırlayacak olan Kongre'ye; Khalil Al-Anani, Yasin Aktay, Omar Ashour, Kayhan Barzegar, Kudret Bülbül, Burhanettin Duran, Richard Falk, Michael Lüders, Jotair Mahmood, Mesut Özcan, Thomas Pierret, Ali Resul Usul gibi dünyaca tanınmış ilim ve bilim adamları katılacak.

Kongre programı ve detaylı bilgi için tıklayınız.

2012 yılında ilki düzenlenen Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin, ikincisi 09.00'da yapılan açılış konuşmaları ile başladı.

II.Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin açılış konuşmalarını sırasıyla; Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ve Ak Parti Dış İlişkilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay yaptı.

Yapılan konuşmaların ardından Kongre resmen başladı. Açılış konuşmalarına ve Kongre programlarına katılımın yoğun olduğu gözlemlendi.

Ayrıca Kongre'ye Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da katıldı.

Kongreyi canlı seyretmek için tıklayınız.

Sakarya Üniversitesi'nde devam eden II. Ortadoğu’da Siyaset ve Toplum Kongresi'nin açılış panelinde konuşan Prof. Dr. Burhanettin Duran Yeni Türkiye’nin yola çıktığını, Yeni Ortadoğu için ise zaman ihtiyaç olduğunu söyledi.

Türkiye’nin yenileşme konusunda tecrübe sahibi olduğunu belirten Duran, “Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de bölge ülke ve halklarına “model” olarak sunulmaktadır. Türkiye model olmaktan ziyade, üstesinden geldiği sorunlar, geliştirdiği çözümlerle deneyim sahibi olmuş bir ülkedir. Bunun yerine, ‘tecrübelerinden istifade edilecek ülke’ olarak görülmesinin daha sağlıklı olacaktır” dedi.

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORMER) ve SETA tarafından düzenlenen Ortadoğu’da Siyaset ve Toplum Kongresi sürüyor. Kongrenin ilk gününde “Yeni Ortadoğu’da Yeni Türkiye” başlığında düzenlenen panelde Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan değişim konuşuldu.

Panelde söz alan SETA Genel Koordinatörü Sabah Gazetesi yazarı Prof. Dr. Burhannetin Duran, gerek Cumhuriyet gerekse Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde “yeni arayışının” hep olduğunu söyledi. Batılılaşma hareketlerinden, Cumhuriyetin kuruluşuna, çok partili döneme geçişten Özallı yıllara Türkiye’de yenileşme hareketlerinin var olduğunu hatırlatan Duran, “AK Parti ile başlayan ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle gelişen ‘Yeni Türkiye’ söylemi gelişmiştir ve çok önemli bir söylemdir. Türkiye, bundan sonraki dönemde Cumhuriyetin temel niteliklerini de koruyarak demokratikleşme süreci devam edecektir” şeklinde konuşan Duran, endişelerin aksine dar bir ideolojik anlayışın yerleşmesinin zaten sosyolojik olarak mümkün olmadığını belirtti.

Ortadoğu, Batı medeniyetinin de şekillendiği yerdir

Panelde ikinci konuşmayı yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dış İlişkiler Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, Ortadoğu denilen bölgenin aynı zamanda Osmanlı coğrafyası olduğunu ve o dönemde sorunsuz olmamakla birlikte çok daha bütüncül bir yapı sergilediğini söyledi. Prof. Dr. Aktay, Ortadoğu’nun sadece zengin petrol yatakları ile değil aynı zamanda Batı medeniyetini oluşturan Yahudi ve Hıristiyan kültürünün şekillendiğin coğrafya olmasıyla da ilgi çektiğine değindi. Bu anlamda Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik ilgi veya ilgisizliğinin sadece rasyonel nedenlere dayalı olmayabileceğini ifade eden Aktay, IŞİD gibi örgütlerin, Batı’da var olan algıya dayalı beklenti ve korkuları haklı çıkarmaya yaradığını belirtti.

‘Ortak Medeniye Havzası’

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ali Resul Usul ise Türk dış politikasının Ortadoğu ve dünyada meydana gelen gelişmelere karşı geliştirilen stratejilere değindi. Türkiye’nin sadece devletlere yönelik değil bölge halklarına yönelik politikalar geliştirdiğini söyleyen Usul, bu anlamda çıkış noktasının “ortak medeniyet havzası” olduğunu ifade etti.

SAÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde devam eden Ortadoğu’da Siyaset ve Toplum kongresi 17 Ekim Cuma gününe kadar sürecek. 
- Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü İşbilir:
- "Küresel medyanın bize ezberletmek istedikleri algının gerek Mısır Devrimi'nde, ondan sonraki darbe sürecinde, Rabia Meydanı'nda, Gazze saldırılarında ve Suriye'deki rejimin yapmış olduğu işkenceler ile katliamların ortaya çıkartılmasında ulusal medyadan sadece Anadolu Ajansı ve TRT kurumlarını zikretmek mümkün"

Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, "Küresel medyanın bize ezberletmek istedikleri algının gerek Mısır Devrimi'nde, ondan sonraki darbe sürecinde, Rabia Meydanı'nda, Gazze saldırılarında ve Suriye'deki rejimin yapmış olduğu işkenceler ile katliamların ortaya çıkartılmasında ulusal medyadan sadece Anadolu Ajansı ve TRT kurumlarını zikretmek mümkün" dedi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi'nce, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "2. Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum" kongresinde konuşan İşbilir, son 4 yılda Ortadoğu'da algıları yönetenlerin savaşlara hükmettiklerini söyledi.

Algı yönetimi yapanların bölgesel ve küresel medyayı maniple ettiğine işaret eden İşbilir, yapılan her türlü haberlerin vücutta dolaşan bir kan gibi her yerde dolaştığını kaydetti.

İşbilir, akademisyen, siyasetçi, karar alıcıların bu algı yöneticilerinin haberlerine bakıp veya sosyal medyaya bakıp bilgi devşirmeye çalıştığını ifade etti.

Sosyal medyanın geleneksel medyadan daha hızlı, etkin ve günlük tepkileri değiştiren bir yönünün olduğunu vurgulayan İşbilir, tarihi bir medya okuması yapıldığında Ortadoğu medyasının 18. yüzyıl birikiminden yoksun olduğunu iddia etti.

Bölge medyasının birkaç istisna dışında daha çok devlet ve istihbaratların kontrolünde olan medya organları olduğunu dile getiren İşbilir, bunların da ekseriyet itibarıyla kendi statü koltuklarını, pozisyonlarını korumak için kullanılan aygıtlar olduğunu söyledi.

İşbilir, statükoyu değiştirmek için devlet altı organların veya kitlesel hareketlerin medyayı kullanarak kalkışmış olduğu uyanış, direniş, bahar gibi bu hareketlere yönelik devlet kanallarının pozisyon aldıklarını ifade ederek, "Bölgedeki bazı ülkelerin yapmış oldukları yatırımlarla yeni medya araçlarını da yine kendi pozisyonlarını korumak adına kullandıklarını gayet iyi biliyoruz. Türkiye'deki 'Gezi Parkı olayları' gibi benzer olaylar nasıl bir sosyal medya operasyonuyla tetiklenip yürütüldüyse aynı operasyonların karşı devrim hareketlerine merkezi bir adeta kumanda masasından yönetilerek nasıl çalıştığını yakından takip edebiliyoruz" şeklinde konuştu. 

- "Anadolu Ajansı küresel medyanın algısını bozdu"

Küresel medyayla bölgesel medyanın büyük bir kısmının ortak bir zeminde buluştuğunu kaydeden İşbilir, Ortadoğu'da birkaç istisna dışında hiçbir devlet kanalının kendi istihbaratından bağımsız yayın yapmadığını ve hiçbirisinde açık, şeffaf bir habercilik ağının olmadığını belirtti.

İşbilir, bugün yaşanan mezhep gerilimini İran ve İsrail haber ajanslarının kontrol ettiğine işaret ederek, "Gezi Parkı kalkışmasına benzer bir şekilde Beşer Esed rejimi, Maliki rejimi, Şii rejimi ve Hizbullah ile ilgili operasyonla Irak Şii milislerinin işlediği katliamların üstünün örtülmesi IŞİD, El Kaide gibi örgütlerin yapmış oldukları faaliyetlerin yine yerel direniş ve barışçıl örgütlerle irtibatlandırmak için kullanılmasını çok yakından takip ediyoruz" ifadesini kullandı.

"Irak işgalinden sonra El Cezire'nin Katar gibi bir ülkeden çıkarak küresel medyaya kafa tutması, küresel medyanın algılarını bir nebze ters düz etmesine şahit olduk" diyen İşbilir, şöyle devam etti:

"Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin silaha yatırım yapmadığını, dışarıdaki Ortadoğu yıllıklarına baktığımızda neredeyse aynı oranda medyaya yatırım yaptıklarını görüyoruz. AK Parti, Hamas, Nahta, İhvan gibi teşkilatları işkillendirmek üzere nasıl bu yatırımları kullandıklarını sosyal medya çalışmalarından görebiliyoruz. Bu algı bozma, algı yönetme, ezber bozma ve küresel medyanın algı operasyonlarına darbe vuran ve onları akim bırakan da belki Türkiye'den sadece Anadolu Ajansı görebiliriz. Son Gazze saldırılarında da TRT bu noktada bir fonksiyon icra etti. Küresel medyanın bize ezberletmek istedikleri algının gerek Mısır Devrimi'nde, ondan sonraki darbe sürecinde, Rabia Meydanı'nda, Gazze saldırılarında ve Suriye'deki rejimin yapmış olduğu işkenceler ile katliamların ortaya çıkartılmasında ulusal medyadan sadece Anadolu Ajansı ve TRT kurumlarını zikretmek mümkün."

9 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]