Hükümet Acilen Tedbir Almalıdır

Saadet Partisi'nin fındık üretimi ve çiftçinin son durumu hakkında yaptığı basın açıklaması aşağıdaki gibidir:

Muhterem Basın Mensupları;


Hoş geldiniz. Sizleri hürmetle selamlıyorum. Bugün sizlerle hükümetin tarım politikasını değerlendirmek istiyorum. Peşinen ifade edeyim ki AKP’nin tarım politikası tam bir fiyaskodur. Milyonlarca köylümüz, çiftçimiz uygulanan yanlış politikalarla perişan olmuştur.
Üreten köylümüz, çiftçimiz zarar etmiş, üç tane rantiyeci haksız kazanç elde etmiştir. Üretici korumasız bırakılıp insafsız, merhametsiz piyasa çarkları arasında ezilmeye mahkûm edilmiştir.

Bunları, bana hükümetin uygulamaya koyduğu insaf ve adalet ölçüsünden uzak tarım politikası söyletiyor. Türkiye bir tarım ülkesi. Ancak son yıllarda uygulanan politikalarla, ülkemizde tarımla ilgilenenler hep mağdur edilmiştir. En son açıklanan buğday ve fındık taban fiyatları çiftçimizin, köylümüzün ne kadar mağdur edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Önce şu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi gerekir. Buğday, sadece buğday üreticisinin meselesi değildir. Buğday stratejik bir üründür. Toplumun bütününü ilgilendirmektedir. Bu nedenle hükümetin bu konuya ivedilikle eğilip, çiftçiği tatmin edecek çözümler ortaya koymalıdır. Ki bunların bir kısmını basın toplantısının sonunda açıklayacağım.

Başta buğday olmak üzere tarımsal ürünlerin taban fiyatları açıklanırken, mahsulün maliyetinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Mahsulün maliyeti dikkate alınmadan yapılan bir fiyat belirlemesi ise sadece fiyat açıklamaktan öteye geçmeyeceği gibi çiftçiyi de mağdur etmektedir.

2009 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları için Anadolu kırmızı sert buğdayı yani ekmeklik buğdayın müdahale alım fiyatı, AKP Hükümeti tarafından 50 kg/kuruş olarak açıklanmıştır. Eylül ayı için ise 51 kg/kuruş, Ekim ayı 52,Kasım ayı için ise 53 kg/kuruş olarak belirlenmiştir. Ayrıca 2009 yılı için 5 kg/kuruş prim ödeneceği belirtilmektedir.

Rakamların küçüklüğü, hükümet yetkililerini çok etkilemiş olacak ki taban fiyatlarını açıklarken kg fiyatlarını değil, ton fiyatlarını açıklamaktadırlar. Çiftçinin kullandığı mazot, ilaç ve gübre fiyatlarındaki artış göz önüne alınırsa verilen taban fiyatın tatmin edici olmaktan son derece uzak olduğu görülecektir. Bu haliyle çiftçi kardeşlerimiz 1kg buğday satacak 1bardak çay içemeyecek, 3 kg süt satıp 2,5 litre kola alamayacak duruma düşürülmüştür.  REFAHYOL hükümetinden sonra bir türlü yüzü gülmeyen köylü ve çiftçimizi daha da zor günler beklemektedir. AKP hükümeti yedi yıllık iktidarında çiftçinin, tarımın meselelerini görmedi, kavramadı ve yönetemedi.

Çiftçinin üretim gücü kalmadı. Geliri masrafını kurtarmıyor. Üretim girdilerinin fiyat artışı, mahsul fiyatlarının artışının çok önünde. Temel üretim girdisi gübre, mazot, ilaç ve tohuma para yetiştiremiyor. Türkiye’yi besleyen çiftçinin kendisi aç. Tarımın her sahasında durum bu.
Bizde çiftçi dar gelirlidir. İşletme sermayesi yoktur. Mazotu, gübreyi, ilacı ve tohumu borçla alır. Evinin geçimini de borçla yürütür. Bütün bu borçları harmanda, mahsul hasat edilince ödeyecek ve tekrar borçla yola devam edecektir. Tüccardan da mahsul karşılığı borç almıştır.
Geçen iki yılda kuraklık ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenlerle mağdur olan çiftçilerin, üretimin biraz daha iyi olduğu bu yıl, ürettikleri hububattan alın teri ve emeklerinin karşılığını almayı beklerken yapılan uygulamalar çiftçimizde hayal kırıklığı meydana getirmiştir.


Borçlu çiftçi hasattan sonra malı acele satma baskısı altındadır. Piyasa simsarları da bunu bilir ve nazlı alıcı durumundadır. Bu tabloda çiftçi acele satmaya mahkûm, piyasa hâkimdir. Çitçi malını yok pahasına satmaya mahkûm hale getirilmektedir.  Çiftçilerimiz, bankalara karşı borç batağı içindedir. Bu borcunu ödeyebilmek için arabasını, evini, tarlasını satmaya başlamıştır. Milli Görüş Hükümetleri bu tabloyu gördüklerinden dolayı, çiftçinin üretime devam edebilmesi ve ayakta durabilmesi için, iktisadi ve sosyal politika gereği olarak destekleme alımları ile çiftçiyi desteklemişlerdir.

Destekleme, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve mahsul fiyatlarının desteklenmesi şeklinde olmalıdır. Bunun için makul fiyatla getirenin malı alınacak ve peşin ödeme yapılacaktır. Piyasa bu desteği görürse buna göre davranır ve çiftçi ezilmez. Destek politikası ve kurumu olmazsa çiftçi mahkûm satıcı, piyasa nazlı alıcı olacağı için çiftçinin malı yok pahasına, zararına satılır, çiftçi ezilir. ANASOL-M Hükümetinin, IMF, Dünya Bankası baskısı ile 1999’da başlattığı ve AKP hükümetinde de inatla yedi yıldır devam ettirdiği politika hayvancılıktan bitkisel üretime, tarımın her çeşidini perişan etti. Hükümetler hayali projelerle oyalanırken çiftçinin dayanma gücü kalmadı. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin de alımları vadeli yapması, borçlu ve acil nakde ihtiyacı olan çiftçiyi piyasaya daha çok itmektedir. Bu uygulamalarla çiftçimiz korumasız, savunmasız eli kolu bağlı hale getirilip, soydurulmuştur. Bu çiftçimize yapılmış en büyük haksızlıktır, zulümdür. Toprak Mahsulleri Ofisinin ödemeleri peşin yapması bu piyasa koşullarında çiftçimizi azda olsa rahatlatacaktır. Kısacası TMO hızlı ve peşin alım yapmalıdır.

Tarımsal üretim faaliyetinde bulunan üreticilerimizin bugün içinde bulunduğu sorunlardan biri de elektrik borçlarıdır. Daha önceki borç yapılandırmasından tarımsal sulama abonesi olan üreticilerimizin sadece yüzde 30'u faydalanabilmiş ve yapılandırma amacına ulaşmamıştır. Yapılan zamlarla tarımsal sulamada kullanılan elektriğin birim fiyatı yüzde 50 artmıştır. Amacına ulaşmayan bir yapılandırma, 2007 ve 2008 yıllarında yaşanan kuraklığın yol açtığı zarar ve elektriğe yapılan zamlar sebebiyle çiftçilerimiz borçlarını ödeyemez duruma gelmiştir. Ödenemeyen borçlar nedeniyle çiftçilerimizin elektrikleri kesilmiş ve icralık olmuşlardır.

Değerli Basın Mensupları;

Elektriğinin kesilmesi nedeniyle sulama yapamayan, bu nedenle ürünü kuruduğu için feryat eden çiftçi borcunu nasıl ödeyecek? Bu sorunun çözümü aciliyet kazanmış ve artık bıçak kemiğe dayanmıştır. TEDAŞ'ın 2008 yılı verilerine göre Türkiye'nin toplam elektrik tüketiminin yüzde 3,4’ü, toplam abone sayısının ise yüzde 1,4’ü tarımsal sulama abone grubuna dâhil üreticilerimize aittir. Abone sayısı ve tüketim miktarı bakımından büyük miktarda olmamasına rağmen yaşanan sorun bu güne kadar çözülememiştir. Bugün gelinen noktada, üreticilerimizin ödenemeyen elektrik borçları nedeniyle oluşan faiz tutarı anapara seviyesine gelmiştir. Üreticinin borcunu ödeyebilmesi ve üretim faaliyetlerini sürdürebilmeleri için faiz affı yapılarak elektrik borçları uzun vadeli olarak yeniden yapılandırılmalı ve kesilen elektriklerde acil olarak açılmalıdır.

Hükümet acilen aşağıdaki tedbirleri almalıdır.

*Çiftçiye yönelik destekleme sembolik olmaktan çıkarılıp, gerçekçi ve yeterli olmalı ve zamanında ödenmelidir.
*Toprak Mahsulleri Ofisi, piyasaya çiftçi lehine girmelidir ve “Müdahale Kurumu Olarak” görev yapmalıdır.
*Toprak Mahsulleri Ofisi hemen bu günden itibaren peşin alımlara başlamalıdır.
*-%65'i bulan vergilerle çiftçimiz dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor. Çiftçimizin kullandığı akaryakıttaki vergi kaldırılmalıdır.
*Çiftçimizin susuz arazilerine ilişkin ülkenin bütününde hükümet seferberlik ilan etmeli ve ülkenin bütününü kapsayan bir “Sulama Tesisleri Acil Eylem Planı” hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

FINDIK ÜRETİMİ BİTİRİLMEMELİDİR? 

"Dünya fındık üretiminin yüzde 70'i ülkemizde yapılmaktadır ve son yıllarda fındıktan elde edilen ihracat geliri 2,5 milyar dolara yaklaşmıştır. Bu nedenle de çiftçinin ayakta kalabilmesi için girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve mahsul fiyatlarının desteklenmesi gerekmektedir. Makul fiyata peşin ödeme uygulaması getirilmelidir. Biz Saadet Partisi olarak çiftçinin şevkle üretime devam etmesi ve ayakta kalabilmesi için girdi desteği ve mahsul alımları destekleme politikalarını uygulayacağımızı şimdiden ifade ediyoruz. Bu bağlamda hükümet derhal fındık taban fiyatını açıklamalıdır. Fiskobirlik'in devlet adına çiftçi menfaatlerini gözetecek tarzda yeniden organize edilmesi gerekmektedir. Fındıkta stok yönetimi olması gerekmektedir. Bunu Fiskobirlik yapabilir. Dünya fındık borsası Karadeniz illerinden birinde kurulmalıdır. Alternatif ürünler üzerine çalışmalar yapılarak, buna göre yöntem belirlenmelidir. Alternatif ürün seçiminin kısa zamana sıkıştırmak telafisi zor durumlara yol açabilir. Tarımda destek ürüne verilir alana verilmez. IMF baskısı ile alana destek verilmiştir. Ürüne destek verilmesi ticareti de kayıt altına alır. Arz fazlası ürün için tüm dünyada Pazar araştırmaları yapılması gerekir. Bu stratejinin hazırlanmasında TZOBB; Ticaret odaları, Fiskobirlik ve diğer ilgili kuruluşlardan, çiftçiden görüş alınmamıştır. Böyle bir kararın başarılı olması mümkün değildir. Bu açıdan yeni fındık stratejisi uygulaması iptal edilerek bütün kesimlerin katkısı ile gerçek ve milli bir strateji oluşturulmalıdır" 

Sonuç olarak, hükümet yedi yıldır uyguladığı tarım politikasıyla, ülke tarımını ve hayvancılığı yok etmiştir. Buna karşı top yekûn mücadele etmenin dışında bir çare kalmamıştır. Hep birlikte, buğdayımıza, arpamıza, fındığımıza, etimize, sütümüze, toprağımıza, suyumuza ve geleceğimize sahip çıkmalıyız.

Biz Saadet Partisi olarak çiftçinin şevkle üretime devam etmesini sağlayacak girdi desteği ve mahsul destekleme alımları politikalarını uygulayacağız. İnşallah.

14 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]