9. Anadolu Buluşmaları Sempozyumu sona erdi

Anadolu Platformunca düzenlenen "9. Anadolu Buluşmaları Sempozyumu", yayımlanan sonuç bildirisiyle sona erdi.

Akyazı ilçesinde 4 gün süren sempozyumun ardından yayımlanan bildiride, insanlığın kurtuluşuna öncülük eden İslam dünyasının son yüzyıllarda bu misyonunu kaybettiği vurgulandı.

Uzun zamandır birçok hayati sorunla karşı karşıya kalan Müslümanların problemlerine çözüm bulamamasının fetrete neden olduğuna dikkat çekilen bildiride, "Zahiri dindarlaşma ile batını dünyevileşmenin at başı seyrettiği bir süreçte, asıl hırpalanma Müslümanların ruhu, kimliği ve bilincinde yaşandı" ifadesi kullanıldı.

İlim adamlarının gelişmeleri ve dünyayı yeniden okuması ve yorumlaması gerektiği vurgulanan bildiride, şunlar kaydedildi:

"Hakikatin bütün olduğuna inanıyoruz. Felsefesi ve hakikat bütünlüğü olmayan milletlerin mekteplerinin de olmayacağını biliyoruz. Asıl olan insandır. İslam ise insanın Allah’a yaptığı yolculuğun adıdır. İslam’ın şekil ve sembolleri muhtevanın yerine geçerse İslami bilinç ortadan kalkar. Bu nedenle model merkezli yaklaşım yerine, değer merkezli tasavvuru öne almalıyız. Geçmişte ve günümüzde yaşadığımız her olayın tarihsel arka planı bulunmaktır. Bu görülmeden meselelerin sağlıklı değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. İslam düşünce geleneğinde görülen ve bugün farklı tezahürleriyle karşımıza çıkan Sünnilik, Şiilik, Selefilik, Haricilik gibi akımlar da bu bağlamda değerlendirilmelidir."

İslam’ın siyasallaşması değil, Müslümanların siyaset üretmesinin önemli olduğu belirtilen bildiride, siyasal alanda değerlerle var olabilmeleri gerektiği ifade edildi.

"Cemaatler, kendilerine ve İslam’ın onuruna halel getirmemeli"

Cemiyet ve cemaatlerin, toplumu ayakta tutan ana unsurlar olduğuna dikkat çekilen bildiride, cemaatlerin insan eliyle kurulan yapılar, siyaset kurumunun da bu yapıların yetiştirdiği kaliteli insanları hayatın içine taşıyan sosyal yapılar olduğu kaydedildi.

Bildiride, cemaatlerin ve siyaset kurumlarının belirgin ahlak krizine girdiğine şahitlik edildiği vurgulanarak, şunlara yer verildi:

"Siyasette temel şiarımız herkese adalet, herkese hürriyettir. Dünyada bir kişi dahi özgür değilse, hiçbirimiz özgür sayılamayız. Devletler kendileri için sınırlar tayin edebilir. Derdi, davası ve sorumlulukları olan bizlerin bu sınırlara bağlı kalınan hayatı yaşaması mümkün değildir. Bireyselleşme ve dünyevileşmenin önünde en önemli engel olması gereken cemaatler, küçük hesaplar ve kaygılar dolayısıyla kendilerine ve İslam’ın onuruna halel getirmemelidir. Ahlak olmadan hukuk, hukuk olmadan toplum ve devlet olmaz. Menfaat, yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Müslümanlar devlet içinde adaleti, ahlakı kaim kılmak için bulunurlar.

Artık aynada kendisine dürüstçe bakabilen ve tarihle yüzleşebilen cemaat ve siyasete ihtiyaç vardır. Yeniden yorumladığımız yeni dünyada ve Türkiye’de yükümüz ve yükümlülüklerimiz artıyor. Darbelere, çetelere, faili meçhullere, vesayetçiliğe, parelel yapılanmalara, inkar politikalarına, ayrımcılığa, zulmün ve şiddetin her türlüsüne karşı durabilen Türkiye, millet olarak arınabilir ve güçlü gelecek vizyonu inşa edebilir."

Yeni Türkiye\'nin yüz yıllık sorunlarını çözme konusunda attığı kararlı adımlarını cesaretle sürdürmesi gerektiği aktarılan bildiride, Kürt, Alevi, Ermeni, gayrimüslim ve dindar vatandaşlarıyla sorunlarını çözmüş Türkiye\'nin gerçek Türkiye olacağı vurgulandı.

Türkiye’nin ve İslam dünyasının bir asırdır genetiğiyle oynayan emperyalistlerle her alanda hesaplaşmasının sürmesi gerektiğine işaret edilen bildiride, "Siyasetçilerimizle cemaatlerimiz ahlaki zeminde kendini yenilemeli ve yeni süreçte rol üstlenmelidir. Zamanı anlamlı kılan, şimdiki zamanda yaptıklarımızdır" değerlendirmesinde bulunuldu.
9 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]