169. Kez Başörtüsü Platformu Düzenlendi

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 169. kez başörtüsü düşmanlığını deşifre etmek için meydandaydı.

Vahdet Vakfı Sakarya çalışma kolu tarafından hazırlanan basın açıklamasında CHP'nin "çarşaf açılımı" değerlendirilerek, sistemin iki yüzlülüğü eleştirildi. Ayrıca hafta içindeki başörtüsüne yönelik zorbalıklara da değinildi.

"Başörtüsü İslam'ın emri müslüman kadının kimliğidir" "Başörtüsü direnişimiz dördüncü yılında, zillet bizden uzaktır" pankartlarının taşındığı eylemde "Tevhid Adalet Özgürlük" sloganları atıldı.

Açıklamayı Vahdet Vakfı'ndan Yusuf Arslan okudu. Açıklamanın tam metni: 

Gündeme getirdiği her konu ile adeta, "yasakçılığın takipçisi" ve "özgürlüklerin önündeki en büyük engel" olduğunu isbat eden ana muhalefet partisi, çarşaf ve türbanlı bayanlara 6 OK'lu rozet takarak, bir polemiğe daha imza atmıştır. 

Bir zamanlar birilerinin: "Bu memlekete Komünizm'in gelmesi gerekiyorsa, biz getiririz" dediği gibi, "Bu memlekette başörtülü ve çarşaflıların siyasete katılımları gerekiyorsa, onu da ancak biz yaparız' dercesine başlattığı "din istirmarcılığı harekatı"  ile ana muhalefet partisi dost-düşman cümle alemin oklarını, 6 OK üzerine çekmiştir. 

Ana muhalefet partisi genel başkanı: "Sıra türbanlı ve çarşaflı kadına geldiğinde:'Hanımefendi, size ben rozet takamam, kıyafetinizi değiştirin, öyle gelin' deseydim, o zaman ben demokrasiyi içine sindirememiş, insani duygulardan kopmuş biri haline dönüştüğümü hissederdim" diyor. 

Rozet takma vesilesiyle farkına vardığı ve Türkiye'de kadınların yüzde yetmişinin örtülü olduğunu ifade eden ana muhalefet partisi genel başkanına soruyoruz: Başörtülü kızların üniversiteye gitmesini engellemek için, üniversitelerde kıyafet serbestliğini sağlayacak anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptal ettirirken, Çankaya'ya hanımı başörtülü bir Cumhurbaşkanı çıkmasın diye "367 ŞARTI" nı ortaya atarken, kendinizi hangi hale dönüşmüş hissediyorsunuz?

Seçim kaygısı ile dini istismar eden genel başkana yine soruyoruz: 6 OK'lu başörtülü hanımları, kadın hakları savunuculuğu adına partinizden milletvekili adayı olarak gösterecek misiniz? Oğullarını askeri yemin törenlerine aldıracak, kızlarını başörtülü olarak üniversitelere girdirebilecek misiniz? Her halde bunları gerçekleştirirsiniz... Çünkü, ilan ettiniz ya; 6 OK' lu başörtülü bayanlar, siyasi simge olarak örtünmüyorlar(!) Bunun garantisi de bizzat sizsiniz. Zira, elinizde hiç şaşmaz "BAŞÖRTÜSÜ ÖLÇER" var(!) 

Ve yine soruyoruz: Dini inancı gereği örtünen bu başörtülü bayanlar inançlarının gereği namaz da kılıyorlardır. Ayrıca belediye başkanlıklarına imam adaylar da gösterileceğine göre bu bayanlar ve imamların namazlarını kılabilmeleri için parti genel merkezinde bir cami açmayı da düşünüyor musunuz? 

Yasakçı ve özgürlük düşmanı aynı zihniyet öğrenime katkı için belediyelerin verdiği öğrenci burslarını da Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru ile iptal ettirerek, ihtiyaç sahibi öğrencileri sıkıntıya sokmuştur. 

Öğrencilerden bahsetmişken önemli bir hususu hatırlatmakta fayda görüyoruz: YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 2010 yılına kadar ÖSS'de köklü bir değişiklik yapılamayacağını beyan etti. Halbuki halen ÖSS ile ilgili çalışmalarını sürdüren komisyonun yapacağı en önemli icraatlardan birisinde katsayı adaletsizliği ni gidermesidir. Dolayısıyla, bu adaletsizlik biran önce giderilmelidir. 

Düşünce, inanç ve ifade özgürlüğüne yönelik üç hususu arz ederek basın açıklamasını bitirmek istiyorum. 

Birincisi; Batman Üniversitesi'nde 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen törenlere başörtülü öğretmenlerin alınmaması olayı ki, ifade özgürlüğüne vurulan bir darbedir. 

Diğeri; Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde çıkan çatışmada şehit olduğu bildirilen Jandarma Er İsmail UYGUN'un, namaz kıldığı gerekçesi ile komutanı tarafından günde 7 saat nöbetle cezalandırıldığı, ailesince iddia edilmektedir. Bu konunun da açıklığa kavuşturularak varsa keyfi uygulamalara son verilerek dini inancı dolayısıyla ibadet edenlere engel olunmaması sağlanmalıdır. 

Son olarak da kendi yayınlarının habercilik, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü adına sansürlenmemesini isteyenler aynı hakları başkaları içinde istemelidirler. Fakat görüyoruz ki, kimi basın yayın organları aleyhine trilyonluk davalar açılabilmektedir. Böylece çifte standart sergilenmektedir. Bu, asla kabul edilemeyecek bir durum olup basın ve düşünce özgürlüğünü engellemeye çalışan ve kimi basın organlarına gözdağı verme girişimi anlamına gelen böylesi bir tutumu şiddetle kınadığımızı buradan ilan ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlar, teşekkürlerimi sunarım.

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]