150. Başörtüsü Eylemi

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 150.Başörtüsü Eylemi

"150. Hafta, Yürüyüş Devam Ediyor…!"

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 150.Başörtüsü Eyleminde; ülkede yaşananların iktidar bloğunu şekillendirme amacı taşıdığı dile getirildi. Açıklamada ayrıca, Başörtüsü yasağının sahih Müslüman kimliğin yozlaştırılması ve içeriksizleştirilmesi projesi olduğu ifade edildi.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu tarafından gerçekleştirilen 150.Başörtüsü Eyleminde basın açıklamasını platform adına Sakarya Dayanışma Platformu üyesi Kadrican Mendi okudu. Toplumsal dinamikle şekillenen siyasal gelişmelerin doğru okunması gerektiğini, durumun iktidara şekil verme durumu olduğunu belirten Mendi; “ABD, safralarından kurtulmuş, yeniden yapılanmış Asker ve AKP arasında oluşmaya başlayan yeni iktidar dengesi anlamına gelmektedir. Bu blokta ABD Türkiye’den İslam dünyasına model olacak bir İslam anlayışı isterken, yeni askerler Kemalizmin siyasal İslam’a karşı bir anti tez olduğu argümanını kullanıyor.” dedi.

Açıklamada başörtüsü meselesinin sorunun özü ve tamamı olmadığı, sembolü ve görünür hali olduğu, sorunun eğitim hakkı yada fıkhi bir sorun olmadığı dile getirildi. “Başörtüsü yasağı Türkiye’de sahih Müslüman kimliğin yozlaştırılması ve içeriksizleştirilmesini projesidir. Ve başörtüsü platformları bu saldırı karşısında Türkiye’de ki Müslümanların rüşt ispatı, diz çöktürülmeye karşı dik duruşlarıdır.” sözleriyle devam eden açıklamada ayrıca; Fransa’da ve Amerika’da yaşanan örneklerinden de anlaşılacağı üzere bu yüzyılın küresel sorunları arasında“ başörtüsü”nün ilk sıralarda yer alacağı ifade edildi.

Vahiyle hayat bulan insanların vahyin mesajını hayata taşıma çabalarının zalimleri tedirgin ettiğini söyleyen Mendi, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Türkiye Müslümanları olarak tevhid, adalet ve özgürlük temelli bir gelecek istiyorsak, bunun İslami kimliğimizi ve değerlerimizi sonuna kadar savunan bir mücadele geleneğinin inşasına bağlı olduğunu unutmamalıyız. Bizi birbirimize bağlayan bu halkayı güçlendirmek ve Başörtüsü İntifadası’nı meydanlara taşımak bizim için ibadi bir sorumluluktur. Böyle bir sorumluluk biliciyle verdiğimiz mücadelede tüm onurlu, erdemli ve duyarlı insanları harekete geçmeye davet ediyoruz. Kesintisiz zulme karşı kesintisiz direniş, hemen, şimdi, her yerde!”
Açıklama boyuca; "Tevhid Adalet Özgürlük" pankartı ve "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık", "Yasak Sürüyor, Duyuyor musunuz?", "Sen Değilsen Kim; Şimdi Değilse Ne Zaman" yazılı dövizler taşıyan katılımcılar "Direne Direne Kazanacağız" ve "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz" gibi sloganlar attılar.

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 150’inci Basın Açıklaması

150. Hafta, Yürüyüş Devam Ediyor…

Siyasette tüm taşların yerinden oynadığı bir zaman dilimini yaşıyoruz. Toplumsal dinamiğin siyasal gelişmeleri tetiklediği ve dönüştürdüğü bu süreci doğru okumak zorundayız. Ergenekon soruşturmasıyla açığa çıkan şey yeni bir iktidar bloğunun şekillenmesi durumudur.

ABD, safralarından kurtulmuş, yeniden yapılanmış Asker ve AKP arasında oluşmaya başlayan yeni iktidar dengesi anlamına gelmektedir.

Bu blokta ABD Türkiye’den İslam dünyasına model olacak bir İslam anlayışı isterken, yeni askerler Kemalizmin siyasal İslam’a karşı bir anti tez olduğu argümanını kullanıyor.

Bu noktada AKP’ye düşen rol de bu iki tezden bir sonuç çıkarmak; bizim “Kemalist İslam” dediğimiz şey işte bu son sürecin BOP çerçevesindeki nihai hedefi olarak okunabilir.

Bu süreçte doğru değerlendirilmesi gereken bir diğer unsurda toplumsal yapının gösterdiği gelişmedir. Şehirli okur-yazar oranının yüksek olduğu bu yeni orta sınıf, mevcut siyaset mekanizmasının tıkandığı noktada yeni mecralar oluşturmakta, yeni ifade biçimleri bulmaktadır. Son derece olumlu olan bu durum henüz ideolojik bir önderlik bulamadığı için çok genel liberal motifleri kullanmakta, geniş kitleleri harekete geçirebilmektedir.

Darbelere ve darbecilere karşı çıkarken bağımsız ve ilkeli basın talebini dillendirirken meydanlara çıkıp kendini bizzat temsil ederken oluşan sinerji işte bu toplumsal dinamiğin gücüdür. Bu çerçeveyi göz önüne aldığımızda tüm toz dumanın arasında asıl vakayı daha net görebilme yeteneğini de kazanacağız.

Bir halkasının daha 150. haftasına girdiği başörtüsü platformları geleneği, kendi tezini ve özgün mücadele stratejisini geliştirmeye, aktüel gelişmelerin yönlendirmelerine kapılmadan hassas noktalara dokunmaya teşhis ve tez üretmeye devam edecektir.

Zira başörtüsü meselenin özü ve tamamı değil, sembolü ve görünür halidir. Başörtüsü ne bir eğitim hakları sorunu, ne salt fıkhi bir meseledir. Başörtüsü yasağı Türkiye’de sahih Müslüman kimliğin yozlaştırılması ve içeriksizleştirilmesinin projesidir. Ve başörtüsü platformları bu saldırı karşısında Türkiye’de ki Müslümanların rüşt ispatı, diz çöktürülmeye karşı dik duruşlarıdır.

Başörtüsü küresel istikbarın Müslüman kimliğe açtıkları savaşın kod adıdır. Öyle ki, Müslümanların hayatın içinde etkinlik ve görünürlük kazandığı her coğrafyada, İslam’a karşı duyulan kin ve nefret de deşifre etmektedir. Geçtiğimiz hafta içinde Fransa Danıştay’ı Fas doğumlu Müslüman bir hanımın vatandaşlık talebini tesettür biçiminden dolayı reddederken Amerika’da ise McDonald’s yetkilileri, iş başvurusu yapan iki hanıma sırf başörtülü oldukları için hakaret etmişlerdir.

Görünen o ki, bu yüzyılın küresel sorunları arasında “başörtüsü” de ilk sıralardaki yerini alacaktır! Zira Vahiyle hayat bulan milyonlar vahyin mesajını hayata taşımakta ve zalimleri her gün daha fazla tedirgin etmektedir. Cumhuriyet yazarı İlhan Selçuk’un “tesettür” bahsinde söyledikleri bu oryantalist algılamanın somut örneklerinden sadece biridir. O da tıpkı batılı efendileri gibi örtünmeyi geri kalmışlıkla izah etmeye kalkışarak acınası bir duruma düşmektedir.

Tam da bu arayışların daha yüksek sesle ifade edildiği bir süreçte, belirtmek istiyoruz ki başörtüsü zulmü yokmuş gibi davranarak toplumsal sorunlarımıza çözüm istemek ve yanlış adreslerde “uzlaşı” aramak ele geçen tarihi fırsatı heba etmek demektir. Baskı, sömürü, şiddet ve zulüm düzeni tesis edenlerin resmi ideolojisine sığınarak sorunların halledileceğini ummak gerçekleşmeyecek bir hayaldir. Toplumsal sorunlar, o sorunları üreten zihniyetle uzlaşarak çözülemez. Darbecilerin ideolojisini eleştirmeden darbelere, Ergenekon’u üreten zihniyetle hesaplaşmadan Ergenekonculara ve askeri vesayet sistemine dokunmadan baskı ve yasaklara karşı çıkmak ancak havanda su dövmektir.

Siyasetini, kendi kimliğini sonuna kadar sahiplenerek üretemeyen ve muhalif söylemini, resmi ideolojiye sığınmadan inşa edemeyen bir mücadele; kendi meselelerine kalıcı çözümler üretemez. Sisteme karşı köklü bir eleştiri getirmeyen ve haklı taleplerini kendi kimliği ve söylemiyle savunamayan hiçbir mücadele bizi kuşatan bu zorba sisteme karşı halkı kuşatacak sahici bir alternatif üretemez.

Türkiye Müslümanları olarak tevhid, adalet ve özgürlük temelli bir gelecek istiyorsak, bunun İslami kimliğimizi ve değerlerimizi sonuna kadar savunan bir mücadele geleneğinin inşasına bağlı olduğunu unutmamalıyız.

Başörtüsü yasağına karşı haftalardır yürüttüğümüz mücadele, Resullerin tevhid mücadelesine eklediğimiz küçük bir halkadır. Bizi birbirimize bağlayan bu halkayı güçlendirmek ve Başörtüsü İntifadası’nı meydanlara taşımak bizim için ibadi bir sorumluluktur. Böyle bir sorumluluk biliciyle verdiğimiz mücadelede tüm onurlu, erdemli ve duyarlı insanları harekete geçmeye davet ediyoruz. Kesintisiz zulme karşı kesintisiz direniş, hemen, şimdi, her yerde!

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına Sakarya Dayanışma Platformu

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]