Sakaryalı Obezler, Eğitim Araştırma’dan size müjde var!

Obez hastaları için Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başlanan ameliyatlar umut oldu. Bugüne kadar 4 hasta, mide küçültme ameliyatı olurken, hastaların 6 ay ila 1 sene içinde yüzde 40-45 oranında kilo vermesi bekleniyor.

Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroentereloji Cerrahisi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Kerem Karaman’ın yaptığı ameliyatlar, Sakaryalı obez hastaları için umut oldu. Yaklaşık 1,5 aydır başladığı hastalarını Laparoskopik Sleeve Gastrektomi (Midenin tüp haline getirilmesi) ameliyatları yapan Karaman, yöntemin dünyada en az riskli ve en çok kullanılan yöntem olduğunu söyledi.

Yüzde 45 kilo veriyor

2013 yılında Sakarya’ya gelen ve son olarak Mayıs-Ağustos ayında ABD’de Obezite Cerrahisi ile ilgili son gelişmeleri takip eden Doç.Dr.Kerem Karaman, 1,5 ay içerisinde kadar Sakaryalı 4 obez hastasına operasyon gerçekleştirdi. Doç.Dr.Karaman son olarak 135 kilo ağırlığında olan 24 yaşındaki Cemal Adıyaman’ı ameliyat etti.

İşte Doç.Dr.Karaman ile yapılan söyleşi;

Obezite nedir? Ameliyatlarda sorun yaşadınız mı?

Burada Cemal ile birlikte 4. ameliyatı gerçekleştirdik. Bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadık. Obezite ciddi bir sağlık problemi. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam tarzının değişmesine bağlı olarak, hareket kısıtlığı, fast food tarzı beslenme alışkanlığının artmasıyla yaygınlaşıyor. Daha önce avcı toplumuyken, önce tarım toplumuna geçtik. Bugün ise masa başı bilgisayar toplumu olma yolunda ilerliyoruz.  Bu hareket kısıtlılığı yüksek kalorili gıdalar ile birlikte yüksek kilo alımına yol açıyor. Amerika toplumunun yüzde 30 ve üzeri obez iken ülkemizde ise yüzde 25-30 civarında obez insanlarımız bulunmakta.

Tıbben kimler obezdir?

Vücut kitle endeksine bakıyoruz. Burada da boyun karesine vücut ağırlığının bölünmesi ile buluyoruz. Vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olduğu zaman biz hastalarımızı obez olarak tanımlıyoruz. Örneğin hastamız 180 boyunda. Ve kilosu da 135. 180 cm, 1.8 metre yapar. 1.8X1.8=3.24 yapar. 135/3.24 yaparsak sonuç, 41.7 çıkar. Bu da vücut kitle indeksidir.

Peki hangi hastaları ameliyat yapıyorsunuz?

Vücut kitle endeksleri  40 ve üzerinde olan obez hastaları ameliyat ediyoruz. Ülkemizde de SGK vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan hastaların masraflarını karşılamaktadır.

Obezitenin zararları nelerdir?

Vücut fazla kilo almakla beraber hastalarda şeker, tansiyon, erkeklerde prostat ve kalın bağırsak rahatsızlıkları, kadınlarda meme ve rahim kanseri sıklığı artmakta. Bunun yanı sıra uyku apnesi dediğimiz uyku bozukluğu, eklem rahatsızlıkları, genç bayanlarda infernitine, erkeklerde de sperm azlığına bağlı yine sağlık problemi yaşanmaktadır. Ve yine maalesef vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olan obez hastalarımızın çok azı 65 yaş üstünü görmektedir. Yapılan obezite ameliyatları ile biz hastalarımızın hızlı şekilde kilo vermelerini sağlamaktayız. Ve bu ameliyatlar sonrasında ciddi sağlık problemlerinin önemli bir kısmının düzeldiği bilinmekte.

Bazı kötü sonuçları kamuoyuna yansıyan kelepçe takma yöntemi devam ediyor mu?

Önceki yıllarda mideye kelepçe takılarak yapılan cerrahi müdahale artık güncelliğini kaybetmeye başladı. Bir iki tane majör ameliyat var. Bir tanesi mideyi tüp haline getiren “sleeve gastrektomi” dediğimiz yöntem, diğeri de “gastrik bypass” dediğimiz, hem midenin bir kısmını alıyoruz hem de ince bağırsakların önemli bir kısmının alınması dediğimiz yöntemler var. Bu her iki ameliyat da dünyada son dönemde en çok uygulanan yöntem. Her iki yöntemde de ciddi kilo verilmesi sağlanmakta.

En çok hangi yöntem uygulanıyor. Siz hangisini yapıyorsunuz?

Bunların içinde sleeve gastrektomi özellikle son dönemde en çok uygulanan yöntem. Sebebi ise sadece ve sadece midenin yüzde 70’lik kısmı çıkarılıyor. Başka bir işlem yapılmıyor. Gastrik Bypass yöntemindeki gibi bağırsaklara bağlanmıyor. Dolayısıyla ameliyatın riski daha az. Bunlarda demir eksikliği anemisi gibi, ya da ishal atakları gibi problemler bu yöntemde gözükmüyor.

Kilo verilmesi ne kadar zaman alıyor ve ne kadar kilo veriliyor?

Hastalar 6 ay ila 1 sene süre içerisinde vücut ağırlığının yaklaşık yüzde 40-45’ini bu ameliyat sonrasında vermektedir. Bu kilo verme sonrasında uyku apne sendromu yüzde 90’lar seviyesinde düzelmekte. İnsülin bağımlılığı diyabet yüzde 80’ler oranında düzelebilmekte, tansiyon bazı kişilerde yüzde 100’e yakın düzelmekte. En başta da hastanın hareket kısıtlılığı düzenlemeye başlıyor. Bu dönem hastalar için altın bir fırsat veriyor. Çünkü bize gelen obez hastalara biz egzersiz ve diyet önerdiğimizde, ‘Biz bu dizlerle vücudu zor taşıyoruz. Nasıl koşarız hocam’ diye karşılık veriyorlar. İşte biz ameliyatla altın fırsatı veriyoruz. Diğer yandan iki yöntemde de ameliyat olan hastaların yüzde 10’luk bir bölümünde 2 yıl sonra yine kilo alımı başlamakta. Bu özellikle eski yemek alışkanlığını sürdürmek isteyen ve verilen diyet önerilerine uymayan hastalarda gözlemlenmekte. Önemli olan hasta belirli bir kiloyu verdikten sonra onun yaşam tarzını değiştirerek, diyet ve engersiz programlarıyla kilo vermesini sağlamak. Ameliyat açısından güzel sonuçlar alıyoruz.

İlk olarak diyet mi, yoksa direk ameliyat mı?

Genellikle önce diyet ile halledebiliyorlarsa halletmelerini öneriyoruz. Zaten büyük bölümü bunu denemiş oluyorlar. Biz bu ameliyatları madde bağımlılıkları olan ve ciddi antidepresan ilaçları alan hastaları yapmıyoruz.

Sakarya’da ilgi yoğun mu?

Sakarya’da bu ameliyatlar yeni başladı. Hastanemizin imkanları sayesinde, 25-30 hasta müracaat etti. Bunları belirli bir şekilde ameliyat için hazırlamaya başladık. Önümüzdeki dönemde ameliyatları artıracağız.

Ameliyatın riskleri var mı?

Tabiî ki ameliyatların riskleri var. En önemlisi ameliyat sonrası kaçaklar olabiliyor. Çünkü bir bu ameliyatları laparoskopik yöntemle yapıyoruz. Mide hattını keserken bir takım zımbalar yapıyoruz. Bu zımbalardan bazen kaçak olabiliyor. Dünyada bu oran yüzde 1-2’ler seviyesinde. Önemli olan kaçak olduğu zaman bunu zamanında fark ederek gereğini yapmaktır. Allah’a şükür bugüne kadar biz burada kaçak yaşamadık. Burada cerrahi teknik ve ameliyatın kimin yaptığı çok önemli. En azından 3. basamak hastanelerde yapılırsa daha iyi olacağını savunuyoruz. Böyle riskler var ama ameliyatın faydalarını düşündüğünüzde bunlar göze alınabilecek risklerdir. Zaten hastalarımıza önce endoskopi yapıyoruz. Çünkü bir laparoskopik yöntem ile midenin içini görmeden alıyoruz. Dolayısıyla midenin içinde tümör var mı, ülser var mı diye bakıyoruz. Zımba ülserden geçerse kaçak olabilir.

Peki mide ameliyattan sonra ayak uydurabiliyor mu?

Ameliyat sonrasında mide uyum sağlıyor. Zaten bizim mideden çıkarttığımız bölüm, “fundus” dediğimiz bölüm. Bu bölümde de “Gerelin” dediğimiz iştah artırıcı hormon var. Bu hormon alınan kısım ile birlikte çıkartıldığından, hastaların iştahlarında önemli oranlarda azalmalar oluyor.

Aile çok memnun

24 yaşındaki Cemal Adıyaman ise bir arkadaşının tavsiyesi ile ameliyat olmaya karar verdiklerini belirterek, “Başta doktorumuz olmak üzere tüm hastane personeline teşekkür ediyoruz. Umarım bu ameliyat benim için yeni bir başlangıç olur.” diye konuştu.

8 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]