Ekonomik Kriz, Eğitim Emekçilerini de Derinden Yaraladı

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, ekonomik kriz nedeniyle öğretmenlerin alım gücünün azaldığını belirterek," Ekonomik kriz eğitim emekçilerini derinden yaraladı." dedi.

Çeşitli ziyaretler ve öğretmenlerle fikir alışverişinde bulunmak amacıyla Sakarya'ya gelen Kılıç, Büyükakten Kültür Merkezi'nde (BKM) basın toplantısı düzenledi. Ekonomik krizin eğitim sektörüne yansımaları konusunda değerlendirmede bulunan Kılıç, söylemlerin aksine krizin teğet geçmediğini vurguladı.

Günümüzde Bir Öğretmen İki Kere Yoksul

Bir öğretmenin aldığı maaşın, tespit edilen yoksulluk rakamının yarısına bile ulaşmadığını savunan Kılıç, ekonomik kriz nedeniyle öğretmenlerin alım gücünün azaldığını ifade etti. Öğretmenlerin yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edildiğini anlatan Kılıç, Türkiye'de bir öğretmenin ayakkabı alabilmesi için ayda 16,5 saat çalışması gerekirken, bu rakamın Yunanistan'da 8 saat olduğuna dikkat çekti. Öğretmenlerin maaşlarının temel giderlerin yüzde 49'unu karşılayabilecek durumda olduğunu dile getiren Kılıç, şunları söyledi: Günümüzde bir öğretmen iki kere yoksul. Çünkü bir öğretmenin aldığı maaş tespit edilen yoksulluk rakamının yarısına bile ulaşmış değil. Alınan maaş temel giderlerin yüzde 49'unu ancak karşılayabilir durumda. Bazı kesimler öğretmenlerin az çalıştıklarını belirterek, aldıkları ücretin normal olduğunu savunuyor. OECD ülkeleri arasında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'deki öğretmenler ortalamanın çok üzerinde çalışıyor. Buna karşın diğer ülkelerin 1/3'ü kadar maaş alıyor. Ülkemizde bir öğretmenin ayakkabı alabilmesi için ayda 16,5 saat çalışması gerekirken, bu rakam Yunanistan'da 8 saattir. Ağustos ayından şubat ayına kadar maaşlarımız artmış gibi görülse de bir öğretmenin maaşında 207 dolar, bir araştırma görevlisinin maaşında ise 153 dolar azalma var. Aslında maaşlardaki artış gerçek hayatı yansıtmıyor."

Derslik Eksiğini Gidermek İçin Kaynak Az

OECD ülkeleri arasında öğrenci başına yapılan harcamalarda, Türkiye'nin sonuncu sırada olduğunu vurgulayan Kılıç, eğitime ayrılan bütçede rakamsal anlamda artış görülse de reel olarak değerlendirildiğinde eğitim bütçesinde ve bütçe içindeki yatırımlara ayrılan payda ciddi düşüş olduğunun gözlendiğini dile getirdi. Eğitim harcamalarının milli gelire oranının 2002 yılında 2,66 iken bu rakamın 2009'da 2,50'ye düştüğünü söyleyen Kılıç, "2009 eğitim bütçesi rakamsal olarak 27 milyar TL olarak açıklanmış ve 2008 bütçesine göre 5 milyar TL'lik artış var. Fakat eğitimin devasa sorunlarını düşündüğümüzde bunun hiçbir soruna çare olamayacağını biliyoruz. Yunanistan'ın öğrenci başına yıllık harcaması 5 bin 135 dolar, İtalya'nın 7 bin 723 dolar iken Türkiye'nin ki bin 527 dolarda kalmaktadır. Öğrenci başına yapılan harcamanın ne kadar düşük olduğunu ve bunun eğitimin kalitesine olumsuz yansımasını ölçmek çok kolay. Eğitime yapılan harcamaların merkezi hükümetten giderek hane halkına doğru artış gösterdiğini görüyoruz. Artık hane halkı eğitim harcamalarının çok önemli bir bölümünü üstlenmiş durumdalar." şeklinde konuştu.

Neden Bu Soruna Çözüm Bulunmamaktadır?

İlköğretim çağında yüzde 100 olması gereken okullaşma oranının yüzde 97'lerde kaldığını söyleyen Kılıç, okullardaki derslik sayısının giderek azaldığını belirtti. Bu alanın tamamen hayırseverlere terk edilmiş durumda olduğunu savunan Kılıç, şöyle konuştu: "Okullardaki derslik sayısı giderek azalıyor. Hayırseverler derslik yaparlarsa öğrencilerimiz bu sorunu bir nebze de olsa aşabiliyor. Devletin derslik eksiğini gidermek için ayırdığı kaynak neredeyse yok denecek kadar az. Kamusal bir hizmet olarak verilmesi gereken eğitim tamamen pisayasa terk edilmiş durumda. Çok somut bir ifadeyle parası olan eğitim satın alabilecek, parası olmayan ise ne yazık ki eğitim süreçlerinde bulunamayacak. Öğretmen açığı da ayrı bir sorun. Personel Daire Müdürü 140 bin civarında öğretmen açığı olduğunu ifade etti. Biz birleştirilmiş sınıfları düşündüğümüzde bu rakamın aslında bunun iki katına çıkacağını biliyoruz. Bir yandan da atanmayan işsiz 200 bin öğretmenimiz var. Bir yanda talep, bir yanda açık varken neden bu soruna çözüm bulunmamaktadır ?"

15 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]