Adalet ve Özgürlükler eylemi 44'üncü haftayı geride bıraktı

444’üncü hafta adalet ve özgürlükler eyleminde Eğitim İlke-Sen herkesi toplumsal çatışmaya yol açan söz ve eylemlerden uzak durmaya çağırırken, MEB kanun değişikliklerini protesto etti.

Her Cumartesi gerçekleştirilen adalet ve özgürlükler eylemlerinde 444’üncü hafta basın açıklamasını platform adına Eğitim İlke-Sen yaptı. Hafta içi hayatını kaybeden Berkin Elvan ve Burak Can Karamanoğlu için taziye mesajıyla başlayan açıklamada toplumsal çatışmalara dikkat çekildi. Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, “Siyasal gerilim, şiddet boyutuyla toplum tabanına doğru hızla yayılıyor. Güç ve iktidar uğruna mücadele verenlerin karşılıklı uyguladıkları günübirlik politikalar, toplumu kaygı verici ve kör bir çatışma iklime sürüklüyor. Nitekim bu sürecin olumsuz sonuçlarına şehrimizde de tanık oluyoruz. Siyasi partilerin çalışmaları engellenmek isteniyor, basın açıklamalarına ve protesto gösterilerine saldırılıyor. İnsan hayatını, ifade ve eylem özgürlüğünü, siyasal örgütlenme hakkını hedef alan bu tür saldırılar kabul edilemez. Geçmişte sonu can kaybına varan acı tecrübelerden ders alınması gerektiğini hatırlatıyoruz. Herkesi söylediği sözde, gerçekleştirdiği fiilde, politik hırslarını değil insani vasatı, toplumsal faydayı gözetmeye davet ediyoruz” dedi.

"
Ekonomik çıkar gruplarına hizmet etmek çözüm getirmeyecektir"

Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, açıklamasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından MEB kanun ve yönetmeliklerindeki değişiklikleri de protesto etti. Önce, “Son dönemde, yaşanan siyasal gerilim ortamı fırsat bilinerek alelacele atılan bazı adımlara şahit olmaktayız. Tüm okul idarecilerinin bir çırpıda görevden alınmasına yol açacak kudrette bir yönetmelik değişikliğinin iyi niyetle bağdaşır bir tarafı olamaz. Aynı şekilde aday öğretmenlere getirilen sözlü sınav uygulaması da dikkat çekicidir. Her iki adım da, açıkçası hak edişin, liyakatin çiğnenip; yerine torpilciliğin, politik kayırmacılığın getirilmesidir. Bu, “benden olmayana kamuda iş de yok, ekmek de” mantığıdır ve hiçbir şekilde adil değildir. Kabul etmek gerekir ki, dershanecilik savunabileceğimiz bir uygulama kesinlikle değildir. Lakin dershanelerin kapatılmasına karşılık, okulların dershaneye dönüştürülmesi de doğru bir uygulama olmayacaktır. Halkın vergilerinden oluşan bütçenin, eğitimi ranta dönük bir sektör gibi gören piyasa aktörlerine aktarılmasından vazgeçilmelidir. Eğitim sisteminin çok daha temel sorunları varken, bunları bir kenara bırakıp, ekonomik çıkar gruplarına hizmet etmek çözüm getirmeyecektir” diye konuştu.

Basın açıklamasının sonunda 2003 yılında Gazze’de ezilerek öldürülen Rachel Corrie anısına ilan edilen 16 Mart Dünya Vicdan Günü sebebiyle şu ifadelere yer verildi: “Aradan 11 yıl geçti. Kendisi için istediğini başkası için de isteyen, adaleti sadece kendisi gibi olanlar için değil herkes için ayrımsız bir şekilde isteyen ve bu uğurda canıyla bedel ödeyen Rachel Corrie’nin insani ve vicdani örnekliğini unutmuyoruz, unutturmayacağız. 16 Mart aynı zamanda 1986-1988\'de Kürt halkına karşı gerçekleştirilen Halepçe Katliamının da yıl dönümüdür. Gerek bugün, gerekse diğer zamanlarda yaşanan acıları ayrıştırmadan, birbiriyle yarıştırmadan hissetmediğimiz sürece insanlaşamayacağımıza inanıyoruz. İnsanlığımıza sınır çizmiyor, vicdanımızı siyasal konjonktüre ayarlamıyoruz. Bunun için ne Sakarya Roboski’den ayrı düşer, ne Suriye’nin, Filistin’in, Mısır’ın, Afrika’nın çocukları kendi çocuklarımızdan gayrıdır! Gelin bugünde, tüm mazlumları ve mağdurları bir kez daha saygıyla analım. Yaşadıklarını hissetmeye, yeni acıların yaşanmaması için neler yapabileceğimize bakalım.”

Basın açıklaması birlik, dayanışma ve kardeşliğin güçlendirilmesi çağrısı ile son buldu.
10 yıl önce
Yorumlar_
[İlk yorum yapan siz olun]